It has to end translate Turkish
307 parallel translation
But it has to end for me sometime.
Ama bir yerde son vermek gerek.
It has to move or it has to end.
Ya ilerlemek ya da bitmek zorunda.
It has to end here.
Burada bitmek zorunda.
It has to end for me sometime.
Benim için bazen bitmeli.
It has to end tonight.
Bu gece son bulmalı.
The pleasure has barely arrived when it has to end.
Neşe hep geç kalır bitmesi gerektiği zaman.
We have a smashing affair for two months, we know it has to end then, we never see each other again.
2 ay boyunca inanılmaz bir ilişki. O zaman bitirirsek bir daha asla görüşmeyiz.
It has to end now.
Oyun bitmek zorunda.
Trying to end your life before it has begun.
Daha başlamadan hayatına son vermeye çalışıyorsun.
I'm afraid we must only do absurdly, what it has been given to us to do right to the end.
Korkarım, bize verilmiş olan bu saçmasapan konuşma yeteneklerimizle, dosdoğru bir yere varamayacağız.
Too bad it all has to end tomorrow morning.
Yarın sabah bitmek zorunda olması çok kötü.
The time to end it has come.
Buna bir son vermenin zamanı geldi.
I'm sorry it all has to end like this.
Bu şekilde sona erdiği için üzgünüm.
When a man has been wounded, you've got to end it.
Bir adamı yaraladıysan, sonunu getirmelisin.
Even if it all has to end badly... I am delighted to have known you, Madame.
Herşey kötü bitse bile sizi tanıdığıma sevinirim, bayan.
Sir kenneth clarke has said he will talk to any painting if it can help bring a speedy end to the strike.
Sör Kenneth Clarke, greve son verecekse resimlerle konuşabileceğini söyledi.
It has to be the end.
Bu son olmalı.
It has to be by the end of this week.
Bu hafta sonuna kadar olması şart.
Ladies and gentlemen, it is always a nostalgic moment when we come to the end of a season, especially one that has been as successful as this one.
Bayanlar baylar bir sezonun sona ermesi, Hep nostaljik olmuştur, Hele de böyle başarılı bir sezondan sonra.
But once war has been forced upon us... there is no other alternative... than to apply every available means... to bring it to a swift end.
Ancak savaş kaçınılmaz olduğunda onu en kısa sürede bitirmek için gerekli bütün yolları denemekten başka çareniz kalmaz.
"believe it has come to an end"?
yani "Sona erdiğine inanmak"?
Well, it sounds as if Michael has lived up to his end of the bargain.
Evet, Michael anlaşmada üzerine düşeni yapmış gibi görünüyor.
This thing has dragged on too long for it to end in all sweetness and light.
Bu iş, güzel şekilde bitemeyecek kadar çok uzadı.
God has declared an end to it, at last.
Tanrı buna bir son verecek nihayet.
It's no joke when a tall man has to take a foot off his stature for several hours on end.
Böylesine cüsseli bir adamın sonunu hazırlamak için saatlerce uğraşmanın şakaya gelir tarafı yok.
- In actual fact, this is 17, unfortunately... one of the'I'has dropped off, what is left is 16 and there's an end to it.
- Aslında burası 17, maalesef... 'I'lardan biri düşünce geriye 16 kaldı.
But when I consider the passionate determination and the unfailing generosity of spirit it took to achieve this end, I'm filled with admiration for this old, unlearned peasant, who was able to complete a task worthy of God.
Ama bu maksadın hasıl olmasına gereken ruhun tutkulu kararlılığı ve eksilmez alicenaplığını nazarıitibara alınca Tanrı'ya şayan bir işi tamamına erdirebilen bu ihtiyar, tahsilsiz köylüye hayranlık duyuyorum.
But Bill Parrish has been on the receiving end of machinations so Machiavellian... that it has rarely been my experience to encounter.
Ama Bill Parrish, entrikaları sonlara doğru fark etmeye başladı. Öyle ki Makyavelcilik, deneyimlerim arasında nadiren karşı karşıya geldiğim bir durumdur.
in this year for Seth he has gone from no friends to a few friends no girls to girls and now he's gonna chuck it, an leave it all behind and see where the current takes him where we left at the end of last season everyone was miserable
Onu sonsuza dek kaybedecek olmaya dayanamıyor. Aslında bu sezonun sonunda, Marissa, onu sonsuza dek kaybetmemiş olmayı umuyordu. Bu arada bilgin olsun diye söylüyorum.
This is our month, and it never has to end.
Bu bizim ayımız ve bitmesine gerek yok.
But, since money is a way of thinking, it destroys... itself once it has thought economics through to the end.
Ama, para dusunmenin bir yolu oldugu icin... o kendi kendini yolun sonuna dogru yoketti.
It's a means to an end. This war has two fronts.
Ama FBl mümkün olup olmadığını görmek için tüfeği denedi.
Her entire existence has been orchestrated for this moment, and she intends to go through with it to help her people end the war.
Tüm varlığıyla bu an için hazırlanmış ve halkının savaştan kurtulması için bunu yapmaya da niyetli.
The end of the academic year it is something that it would never be going to lose, in spite of this time has been for somewhat!
Akademik yılın sonunu asla kaçırmam. Gerçi bu sefer ramak kalmıştı.
Well, it looks like Sucklegate much like my career, has finally come to an end.
Görünen o ki, emzirmeler aslında daha çok benim kariyerim bitti sonunda.
My crusade against television has come to an end so formulaic... it could have spewed from the PowerBook of the laziest Hollywood hack.
Televizyona karşı yaptığım savaş aptal Hollywood yazarlarının senaryolarından çıkmış gibi.
We salute not only his life, but the manner in which he has chosen to end it.
Sadece hayatını selamlamıyoruz, ama bu tarzda hayatını sonlandırmak onun seçimi.
It would therefore seem that my usefulness has come to an end.
Öyle görünüyor ki, programım kullanılmaya gerek duyulmaz durumda.
I know it hurts. But now the time has come to end your suffering... Forever.
Canının yandığını biliyorum, Ama şimdi acını sonsuza dek... sona erdirme zamanı geldi.
It has been preordained that we fight each other to the end.
İkimizin sonuna kadar birbiri ile savaşması önceden belirlenmiş.
When life has become futile, meaningless, unendurable, it must be allowed to end.
Hayat, faydasızlaştığında anlamsızlaştığında, sonlandırılmasına izin verilmeli.
A long time ago, you told me the cycle of hate has to end. And the only way to end it is through love.
Uzun zaman önce, nefret döngüsünün sona ermek zorunda olduğunu... ve bunu sona erdirmenin tek yolun sevgiyle olduğunu söylemiştin.
The pilot at the end of the system has nothing to do with it.
Emir komuta zincirinin en dibindeki pilota bir şey söylenmez sanırsam.
While it is clearly stipulated in Article 9 that, and I quote, seized ships and cargo are to be returned entirely to their proprietary, the end of quote, it has not been shown to the court's satisfaction
Maddesi'nde açıkça belirtildiği gibi - okuyorum - "Ele geçirilen gemiler ve yük " tümüyle hak sahiplerine iade edilecektir. "
The sawing has a difficult start, then it goes a bit better and by the end it's back to,
Testere ile keserken başlangıç zordur, ondan sonra biraz daha iyi bir hal alır ve sonunda ise tekrar şu hali alır :
But Bill Parrish has been on the receiving end of machinations so Machiavellian that it has rarely been my experience to encounter.
Ama Bill Parrish, entrikaları sonlara doğru fark etmeye başladı. Öyle ki Makyavelcilik, deneyimlerim arasında nadiren karşı karşıya geldiğim bir durumdur.
The "Peace For All Time" treaty- - or P-FAT... as it has been dubbed by its author and champion, the President of the United States- - marks the culmination of one valiant person's heroic crusade... to end strife, no matter where it may occur.
"Her Zaman Icin Baris" anlasmasi- - veya P-FAT... yazari ve en büyük destekleyicisi tarafindan can buldu, Birlesmis Milletler Baskaninca- - tipki yigit savascinin kahramanca mücadelesinin doruk noktasinda... neye mallolursa olsun son darbeyi vurmasi gibi.
Purgatory has an end to it.
Çilehanelerin bir sonu vardır.
This has been a delightful evening... and I am reluctant to be the one to end it, but it is late and we must be leaving at first light.
Bu çok hoş bir akşamdı ve bunu bitirme konusunda oldukça gönülsüzüm, ancak geç oldu ve sabah ilk ışıkla ayrılmalıyız.
The Dax symbiont has lived for over 300 years. Experienced eight lifetimes. And now it's all going to end with an execution on Cardassia.
Dax symbiont'ı 300 küsur yıl yaşadı, sekiz ömür geçirdi ve şimdi hepsi Cardassia'daki bir infazla son bulacak.
I will empower you to one end alone to give power back to the people of Rome and end the corruption that has crippled it
Sana tek bir amaç için yetki vereceğim- - iktidarı Roma halkına iade etmek... ve Roma'nın kolunu kanadını kıran yolsuzluklara son vermek.
it has been a long time 28
it has been a while 26
it has begun 40
it has 378
it hasn't 96
it has been 74
it has nothing to do with you 93
it has happened 17
it hasn't happened yet 22
it hasn't been easy 41
it has been a while 26
it has begun 40
it has 378
it hasn't 96
it has been 74
it has nothing to do with you 93
it has happened 17
it hasn't happened yet 22
it hasn't been easy 41