Just talk to him translate Turkish

Just talk to him like a person.

Onunla bir yetişkinmiş gibi konuş.

Just talk to him, Barn. Look...

Onunla konuş Barn.

Shouldn't I just talk to him now?

- Gidip şimdi konuşsam olmaz mı?

Why couldn't you just talk to him? !

Neden sadece onunla konuşmadın?

Just talk to him and see how it goes.

Çok kabaydım. Sadece konuş onunla ve nasıl gittiğine bak.

Just talk to him.

Onunla sadece bir konuş.

Do you mind if I just talk to him for a sec?

Pardon kendisiyle bir saniye konuşabilir miyim?

- Can't you just talk to him again?

- Onunla yeniden konuş.

Here, just talk to him.

İşte, onunla biraz konuş.

- I don't have a vice principal, - Just talk to him!

- Rehberlikçi yok,

We just wanna talk to him about a teacher that's gone missing.

Onunla, kaybolan öğretmeni hakkında konuşmak istiyoruz.

I just want to talk to him!

- Hayır Robert, hayır.

I just wanted to talk to him about Adam.

Onunla Adam hakkında konuşmak istemiştim.

Could you please fill this out? - I just want to talk to him.

- Sadece konuşmak istiyorum.

I just wanted to talk to him.

Ben sadece onunla konuşmak istedim.

Just put him on. - Sir, she wants to talk to you.

- Sizinle konuşmak istiyor.

I just want talk to him.

Sadece onunla konuşmam gerekiyor.

We just wanted to talk to him before he leaves. Leaves? You're leaving?

Yani, benim için beyin ve entelektüel merak..

Just... Talk to him.

Hadi söyle ona.

Just give him the number... and ask him to talk to Zameer-bhai tomorrow

Ona numarayı ver sadece... ve Zameer-bhai'nin yarın onunla konuşmaya davet ettiğini söyle

I just have to talk to him, knock some sense into him

Onunla konuşmam lazım, biraz idrak etmeli.

I just want to talk to him.

Bak sadece konuşmak istiyorum.

I'm just gonna talk to him!

Konuşup çıkıcam!

- Just try to talk to him.

- Onunla konuşmayı denesene.

I just need to talk to him.

Sadece onunla konuşmam gerek.

- I understand... if you won't talk to me, I was hoping you could just give him a call.

Anlıyorum... Benimle konuşmazsanız, En azında onu bir kez aramanızı umuyorum.

Just tell Sal I want to talk to him.

Sadece Sal'e onunla konuşmak istediğimi söyle.

Could you just come talk to him?

Gelip onunla konuşabilir misin?

I just wanted to get you away from Jake so I could have some time to talk to him.

Sadece seni Jake'den uzaklaştırmak istedim Böylece bende biraz onunla konuşabilirim.

Oh, uh... maybe I can just go talk to him.

Oh, belki gidip onunla konuşmayı deneyebilirim.

Just go talk to him, you'll feel better.

Kendini daha iyi hissedeceksin.

- Just gonna talk to him. You better start praying, bitch.

Dua etmeye başlasan iyi olur, fahişe.

Never, ever do anything with Don't talk to him, don't look at him, don't even associate with guys his age on the outside chance that they just shared a steam together in that never ending Klan meeting that they call a "country club" ; right? Bob Kelso.

Bob Kelso ile asla ve asla hiçbir şey yapma.

I just have to go and talk to him.

Yapmam gereken onunla konuşmak.

Let me just go talk to him.

Bırak gidip onunla konuşayım.

We just need to talk to him on an unrelated matter.

Hayır. Onunla başka bir konuda konuşacağız.

I just need to talk to him.

Bugün bununla uğraşamam.

Why don't you just go and talk to him yourself?

Neden onunla gidip kendin konuşmuyorsun?

It's just that I normally talk to him every day, and I haven't been able to get ahold of him. It's fine.

Bir şey yok.

You just need to talk to him. Just set a time to meet.

Sadece onunla konuşmaya ihtiyacın var bir buluşma ayarla.

Why are you making this so hard? I just need to talk to him.

- Saçma ötesi.

I just need to talk to him.

- Konuşmam gerekiyor.

Why don't you just go talk to him, work it out.

Neden gidip onunla konuşup bu sorunu düzeltmiyorsun?

I just want to talk to him.

Herifle sadece konuşmak istiyorum.

Look, we just wanna talk to him.

Bak, onunla konuşmak istiyoruz sadece.

Hey, I just wanna talk to him.

Onunla konuşmak istiyorum.

I just want to talk with him.

Tek isteğim onunla konuşmak.

But it really is fascinating just to hear him talk with a London accent. He's really good at it.

Onun o Londra aksanıyla konuşma biçimi gerçekten çok etkileyici.

You just happen to get kissed by so many people at the school... I see him at school now you forget to talk about it? I just run the other way.

Okulda o kadar çok insanla öpüşüyorsun ki bahsetmeyi bile unutuyorsun, o yüzden mi?

Don't make it worse. I just want to talk to him.

- Jack, daha da kötüleştirme.

We decided to let Audrey talk to him first. They just started.

- Audrey'nin konuşmasına izin verdik.