English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Las

Las translate Turkish

7,919 parallel translation
Can we go to Las Vegas?
Las Vegas'a gidebilir miyiz?
Mayonnaise that never expires- - his.
Sizi temin ederim... Wanda, o tapılası bebek keçi ne alemde?
But when told that same wine was a $ 100 bottle of Chà ¢ teauneuf-du-pape, the pleasure center lit up like the Las Vegas strip, which tells us even though we may not be snobs, our medial orbitofrontal cortices are.
Ama aynı insanlara aynı şarap verilerek içtikleri şarabın 100 dolarlık Chateaauneuf-du-pape olduğu söylenince zevk merkezi Las Vegas ışıkları gibi aydınlanmış. Bu da bize şahsen olmasak da orta orbitofrontal kortekslerimizin tam bir züppe olduğunu anlatıyor.
You look like you could cuddle me long time.
Epey sarılasınız var gibi sizin.
We know all of them relocated to Las Vegas.
Hepsinin, Las Vegas'a yerleştirildiğini biliyoruz.
Las Vegas.
Las Vegas.
Oh, he's at a conference in las vegas.
Las Vegas'a bir konferansa gitti.
Las vegas, please.
- Las Vegas lütfen.
Las Vegas university.
Las Vegas Üniversitesi.
It's just outside Las Vegas.
Las Vegas'ın hemen dışındaymış.
You didn't come with Alice from Las Vegas?
Sen Las Vegas'tan Alice'le birlikte gelmedin mi? Vegas mı?
Me, if a Roman civilian wanders his way... I will show him, but ask no more.
Başıboş dolaşan bir Romalı siville karşılaşırsam yolu gösteririm ama daha fazlasını isteme derim.
Las medianoches.
Gece yarısı.
It's adorable.
Tapılası.
Otherwise, why get so obsessed with mine?
Diğer türlü, neden benimkine bu kadar takılasın ki?
You only meet two kinds of creatures in the woods... the hunters and the hunted.
Ormanda iki tür yaratıkla karşılaşırsın... Avcı ve av.
My office and the office of Greg Simpson at CIA will be spearheading this angle, but if you encounter anything that waves near this, notify me.
Ofisim ve CIA'den Greg Simpson bu fikre öncülük edecek. Bunun haricinde her hangi bir şey ile karşılaşırsanız, beni bilgilendirin.
"A person often meets his destiny on the road he took to avoid it."
"İnsan çoğu zaman kaderinden kaçarken gittiği yolda kaderiyle karşılaşır."
Maybe you will end up with them again.
Belki de onlarla yeniden karşılaşırsın.
No, no, no, no, y-you'll cross the landing.
- Hayır, olmaz, inişte karşılaşırsınız.
But then suddenly something's different.
- Ama sonra birden bir şeyler farklılaşır.
It's just so difficult to get them to see the bigger picture. But I'm sure a man in your position has that problem all the time.
Büyük resmi görmelerini sağlamak gerçekten çok zor ama sizin konumunuzdaki birisi eminim böyle sorunlarla hep karşılaşıyordur.
But you have to do me a favor, Richard, if you run into Gavin ever you have to act really upset about it, you know?
Ama bana bir iyilik yapmalısın Richard olur da Gavin'le karşılaşırsan çok sinirlenmiş gibi yapman lazım, anlarsın.
If we meet any chicks, you're my daughter.
Çıtır bir kızla karşılaşırsak, sen benim kızımsın ona göre.
We are dealing with an authority, with all its wrinkles, with all this knowledge.
Tüm kırışıklıklarıyla ve tüm bilgisiyle, bir otorite ile karşılaşıyoruz.
We thought it was a fable or an invention of the Jesuits, until the end of the forties, when we contacted them again.
40'lı yılların sonuna, onlarla tekrar karşılaşıncaya kadar Cizvitler'in bir efsane olduğunu düşünüyorduk.
People get the face they deserve.
İnsanlar hak ettikleri yüzle karşılaşırlar.
And if you face off with the guy you've accused on TV, it is going to be a lawless food fight with irreversible, irretrievable consequences.
Suçladığın adamla televizyonda karşılaşırsan geri alınamaz ve telafi edilemez sonuçları olan kanunsuz bir kavgaya gireceksin.
I always hoped to meet you to do it. Although I was hoping there more.
Bir gün seninle karlılaşıp af dilemek istemiştim ama bir şekilde böyle karşılaştık.
Waking up with a college boy, coffee and crosswords.
Üniversiteli bir çocukla uyandığında kahve ve bulmaca ile karşılaşırsın.
No offense, but oddballs like yourself.
Alınma ama sürekli senin gibi garip insanlarla karşılaşıyorum.
and I imagine if you're cleaning brown varnish off a brown painting and you suddenly start to see some very exciting impasto, it's Rembrandt, it can be quite exciting, and we can't be absolutely certain, but for example,
Resimde, alttaki kompozisyonda bu tür kabartılar kalmış. Şimdi şunu düşünelim : kahverengi boyanın üzerindeki kahverengi verniği temizlerken birden şaşırtıcı bir impasto ile karşılaşıyorsunuz. İşte bu Rembrandt, değil mi?
Wake the fuck up!
Uyan amına koyayım! Eyalet polisi eyaletler arası 97. otoyola barikat kurdu ve sürücülere Gilcrest'le karşılaşırlarsa derhal 911'i aramalarını önerdi.
If we ever meet a third time, it's'cause someone's told me to kill you.
Olur da üçüncü kez karşılaşırsak, bil ki birileri seni öldürmemi istiyordur.
Richard : If we ever meet a third time, it's'cause someone's told me to kill you.
Olur da üçüncü kez karşılaşırsak, bil ki birileri seni öldürmemi istiyordur.
They think you're so great at first, and then they get Danny'd.
İlk başta seni harika biri sanıyorlar sonra gerçek Danny'yle karşılaşıyorlar.
What if you come across Gallic barbarians?
- Ya Galyalı barbarlarla karşılaşırsak?
And it seemed like every time we went hiking, we'd come across a fox trap, an empty one, after the fox had- gnawed off his leg.
Ne zaman aymaya gitsek tilki tuzağıyla karşılaşırdık. Boş bir taneyle. - Tilki yakalandıktan sonra...
But it's different when the evidence in question belongs to someone overseas.
Ama kanıt, denizaşırı ülkeden olan birine aitse... durum farklılaşıyor.
That's why I chose this field, to be honest, hoping one day I might meet a real monster.
Bir gün gerçek bir canavarla karşılaşırım umuduyla.
Cadence, rhythm... Woke up this morning... harmony.
Tempoyu, ritmi harmoniyi algılamamız tamamen farklılaşır.
Haven't we got to stop meeting like this, pal?
Bu şekilde karşılaşıp durmayı bırakmalıyız artık birader.
I kept running into him outside the courthouse and I was like...
Onunla adliye binasının dışında karşılaşıp durdum ve sonra...
What if
Ya ilk kez büyükannemle karşılaşırsam ne olacak?
Gravity, unfortunately, is one of our most complicated theories in the way it interacts. And what happens is as you do these calculations, very quickly you start encountering expressions which no computer in the world, or all the world's computer - - they couldn't possibly do those calculations.
Yerçekimi ne yazık ki açıklaması en imkansız teoridir ve bu hesaplamalara başladığınızda dünyadaki hiç bir bilgisayarın yapamayacağı yada tüm bilgisayarlar bir araya gelse yapamayacağı rakamlarla karşılaşırsınız.
As objects fall toward a massive body, they experience an ever stronger gravitational pull.
Vücudun içinde bulunan atomlar görebilecekleri en şiddetli çekimle karşılaşırlar.
This is twice in one week.
Bu hafta ikinci kez karşılaşıyoruz.
Meeting you here, suddenly I'm craving Korean food.
Seninle burada karşılaşınca birden canım Kore yemeği çekti.
So, you just happened to come across us?
- Bizimle karşılaşıverdin?
But it encounters an obstacle course of epic proportions.
Tabii, destansı bir engelle karşılaşır.
Most hurdle onwards to the far reaches of the cosmos,
Çoğu evrenin uzak köşelerine ulaşana kadar birçok engelle karşılaşır.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]