Last one translate Turkish
16,761 parallel translation
This is the last one.
Bu da sonuncusu.
No offense to my friends, but this is the worst engagement party I've ever been to, and that's including my last one.
Kimse alınmasın ama bu bulunduğum en kötü nişan yemeği ve sonuncu da buna dahil.
But every last one of those pathetic souls will suffer the same fate as your snakes.
Ama sonuncusu her Bu zavallı ruhların Aynı kaderi yaşayacak
Sorry, last one.
- Kusura bakma, sonuncusuydu bu.
Last one was that gal Lisa Peyton. She...
En son Lisa Peyton denen kıza olmuştu.
We got three out the door and last one ready to break.
Üçü kapıda, sonuncusu kaçmaya hazır.
Last one knocked up one of the pledges and got booted, so...
Sonuncusu çaylaklardan birini hamile bıraktı ve kovuldu.
The last one is still a toddler, so the maid's might be fine for now.
En küçüğü daha yeni yürüyor şimdilik hizmetli odası işimizi görür.
Every last one of us.
Hepimiz.
Asmodeus is the last one.
Asmodeus da sonuncu.
First two safes weren't much help, but on the last one...
İlk iki kasa pek de işe yarar değildi ama sonuncusunda...
Okay, that was my last one.
Tamam bu sonuncuydu.
Wow, so not a deadbeat looking for a green card like the last one.
Geçen seferki gibi yeşil kart için uğraşan bir beleşçi değilsin o zaman.
Last one's in the fridge.
Sonuncu buzdolabında.
Well, I'm just gonna tell you this one last time.
Sana bu son kez söyleyeceğim.
They got into a fight with some guy during one of our last parties.
Son partilerimizden birinde biriyle kavga ettiler.
The last I checked, the U.S. is Egypt's number-one aid provider.
Son baktığımda Mısır'a en çok yardımı Amerika sağlıyordu.
We just had one last night.
Dün gece oynaştık ya.
No, last night I thought maybe you were one of the good guys.
Hayır, geçen gece iyi adamlardan biri olduğunu sanmıştım.
Katie, all due respect, the last time I checked, I'm the one with a doctorate in Infectious Diseases.
Katie, seni kırmak istemem, ama en son hatırladığım kadarıyla, buradaki enfeksiyon hastalıkları üzerine doktorası olan tek kişi benim.
This guy has got the one thing we were severely lacking last time : an actual plan.
Adamda geçen sefer bizde olmayan bir şey var, gerçek bir plan.
Get ready to eject the meteor, and pray that we have enough power for one last jump.
Meteoru fırlatmaya hazır ol ve dua et ki son bir zaman atlamasına yetecek kadar enerjimiz olsun.
It must be all of six years since we last encountered one another.
En son karşılaşmamızdan bu yana 6 yıI geçmiş olmalı.
The last thing they're expecting is for one of us to go out that door.
Onların beklediği son şey ikimizden birisinin o kapıdan çıkması.
And I can't die without seeing Constance's face one last time, can I?
Ve Constance'ın yüzünü son bir kere daha görmeden ölemem, değil mi?
- I'm just glad that we got to talk one last time, D'Artagnan.
- Son bir kez konuşabildiğimiz için memnunum sadece D'Artagnan.
One last chance?
Son bir şans?
Jessie, Gil from last night, and, uh... there's another one, Shawn.
Jessie, dün geceki Gil ve bir de Shawn var.
Could be maybe this old gun come in handy for one last thing.
Belki bu tabanca son son işime yarayabilir.
In last night's interview of DS Arnott you produced a piece of evidence - - item reference MRC-2 - - namely the golf tee and the envelope found at Danny Waldron's flat.
DÇ Arnott'ın son sorgusunda, bir delil öne sürdünüz. Delil MRC-2. Yani golf çubuğu ve Danny Waldron'ın evinde bulunan zarf.
It's funny, because the last time we met, I was the desperate one and you held all the cards.
Komik, çünkü en son buluştuğumuzda, çaresiz olan bendim. Kartlar senin elindeydi.
All right, let's give this one last try.
Tamam, son bir deneme yapın.
Buy a plane ticket at the last minute so no one had a chance to find out.
Uçak biletini son anda alacak, böylece kimse anlamayacak.
- Nah, I've got one last play, man.
- Hayır, son bir kozum daha var.
Tonight they'll be dancing together for one last time.
Bu gece son kez birlikte dans edecekler.
He has an alter ego named Mark Raymond who wears different clothes, uses a different computer, and last night, one of them started sleeping with an envelope that he got from a woman at a diner.
Farklı giyinen, değişik bilgisayar kullanan Mark Raymond adı altında başka kimliği olan birisi, ve dün gece, ikisinden birisi akşam yemeğinde kadının birinden aldığı zarfla uyudu.
If one of my guys is alive, the last thing I'm doing is chasing down some elephant.
Eğer adamlarımdan biri hayattaysa yapacağım son şey bir fili takip etmek.
No one's been down here since the last time we showed the property, and that was about six months ago.
Bayağıdır buraya inen olmadı. En son evi gezdirdiğimizde altı ay önce biri inmişti.
But his lawyer has only 48 hours to file one last petition.
Ama avkatın son dilekçeyi verip... dosyayı tamamlaması için 48 saati kaldı.
- I have one last thing I must try.
- Denemem gereken son bir şey kaldı.
Oh, and, uh, one last thing.
Son bir şey daha...
But to be honest, Paul showed the greatest signs of improvement over the last months while working with one of our volunteers.
Ama dürüst olmak gerekirse Paul son aylarda gönüllülerimizden biriyle çalışırken büyük ilerlemeler kaydetmişti.
And I can see that your love for one very lucky man will last... .. forever.
Senin aşk bağının şanslı bir adam için olduğunu görebiliyorum ki uzun yıllar sürecek sonsuza dek.
So it only remains for us to secure your approval to divert this quarter's profits for the last time one final push.
Yani bize kalan, bu çeyreğin kazancını son patlamayı gerçekleştirmek üzere kullanmak için onayınızı almak.
Just one last piece needs to fall into place.
Sadece son bir kısmın yapboza eklenmesi kaldı.
The oil you extract from the seeds of Roarke's Delphinium... It's one of the last ingredients in the booster shots that Senator Morra gives you.
Roarke'un Bitotu'ndan alınan tohumlardan çıkarılan yağ Senatör Morra'nın sana verdiği aşıların içindeki malzemelerin sonuncularından biri.
I timed my last attempt to one of Zukov's vacations, but his security was too good.
Son denememi Zukov'un tatillerinden birine göre ayarladım ama güvenliği çok iyiydi.
Give her one last great day.
Ona mükemmel bir son gün vermek.
I have... one last question for you.
Son bir sorum daha var.
She stole Luke's blanket... the one we couldn't find last night.
Luke'un battaniyesini çalmış. Dün gece bulamadığımız battaniyeyi.
And I want to tell you one last time.
Ve son kez birşey söylemek istiyorum.
ones 44
one day at a time 90
one moment please 57
one more time 797
one day 2293
one month later 23
one thing at a time 106
one more 931
one more shot 23
one year ago 42
one day at a time 90
one moment please 57
one more time 797
one day 2293
one month later 23
one thing at a time 106
one more 931
one more shot 23
one year ago 42
one more day 57
one more hour 17
one more chance 34
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more thing 865
one moment 967
one more round 22
one more drink 18
one more hour 17
one more chance 34
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more thing 865
one moment 967
one more round 22
one more drink 18
one and two 35
one second 1230
one sec 340
one night 558
one at a time 318
one time 516
one week 142
one game 29
one point 33
one's missing 20
one second 1230
one sec 340
one night 558
one at a time 318
one time 516
one week 142
one game 29
one point 33
one's missing 20