English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Leave that alone

Leave that alone translate Turkish

914 parallel translation
Leave that alone.
Bırak onu.
Leave that alone and get out of here!
Bırak onu ve dışarı çık!
Leave that alone.
Sakın o yazıya dokunma.
You leave that alone!
Bırak onu çabuk!
Leave that alone.
- Kural bu. Dokunmayın.
- Leave that alone.
- Bırak şunu.
Leave that alone!
Bırak onu!
If anyone talks foul about him again, I won't leave that person alone, no matter who. Got it?
Ona tavır koyan kimseyi affetmem.
He will probably know that I will ignore everything and leave Team Leader Kang alone.
Her şeyi görmezden gelip Şef Kang'ı rahat bırakacağımı biliyordur.
If you leave me all alone after telling me something like that. It's scary.
Öyle laflar edip beni yalnız başıma bırakıp gidersen korkarım ama...
I'm just asking you to please respect that and leave me the hell alone.
Bu kararıma saygı duymanızı ve peşimi bırakmanızı istiyorum.
Leave me alone with that nonsense.
Şu saçmalıklardan yalnız bırakın beni.
Leave that bat alone!
Bırak şu sopayı! - Hadi!
Get off of there and leave that bag alone!
Uzak dur oradan, o çantayı da bırak!
No, that's enough, please, leave me alone.
Hayır, bu kadarı yeter, beni yalnız bırakın.
Now that you've asked for help, I'll never leave you alone.
Madem yardımımı istiyorsun, seni asla yalnız bırakmayacağım.
Leave that woman alone.
- Kadını rahat bırak.
Well, I'll leave you alone with that lady, but if you behave like a gentleman, I'll break your neck.
Seni o bayanla baş başa bırakıyorum. Ama bir centilmen gibi davranırsan, kafanı koparırım.
I meddled in things... that man must leave alone.
İnsanoğlunun bulaşmaması gereken işlere bulaştım.
I told you to leave that fellow alone.
Onu yalnız bırak demiştim.
For that reason alone, I beg you, leave this place at once.
Bir tek bu nedenle, yalvarırım buradan hemen git.
Get away from that door and leave us alone.
Çekil şu kapıdan, bizi rahat bırak.
Leave him alone, Carl. It ain't a guys dog that matters, its the way a guy feels about his dog.
Bırak onu Carlson önemli olan köpek değil, insanın köpeğe karşı olan duygusudur.
Leave that wood alone!
Bırakın odunları!
I hate to go to that banquet and leave the old man alone.
O ziyafete gidip babamı bir başına bırakma fikri hoşuma gitmiyor.
Leave that trolley alone!
Tramvayı rahat bırakın!
The Japs wouldn't leave them alone that long.
Japonlar onları o kadar yalnız bırakmazlar.
We can't leave her alone with him now that we know.
Onu bu durumda böyle yalnız bırakamayız.
I swear I think I'll leave that Rand alone, let him grow up, Just to see what happens to you when he's big enough to start asking questions.
Büyüyüp de sorular sormaya başladığında neler olacağını görmek için Rand'i şimdilik rahat bırakacağıma söz veriyorum.
And leave Eunice alone with that...
Ve Eunice'i bununla yalnız bırakacaktık...
Leave that poor old man alone!
Zavallı yaşlı adamı bırak!
Leave that coal alone, you rascal.
Bırak o kömürleri serseri!
That's my business! Leave me alone!
İstediğimi yaparım!
- But leave that girl alone.
- Kızı rahat bırak.
Oh. I thought it was kind of funny that old Sam would go off and leave Tom here alone.
Sam'in, Tom'u yalnız bırakıp gitmesi, tuhafıma gitmişti.
Oh, I can understand the crazy thinking of a road agent or a trigger-happy renegade... but how a man could leave a woman and baby... alone with an animal like that, I — I just don't understand it.
Tetiği çekmeye hazır bir kanun kaçağı olduğunu anlayabiliyorum. Ama bir adam, masum bir kadın ve çocuğu öyle bir hayvanla bir başına nasıl bırakır bunu anlamıyorum.
About that arrow - just leave it alone.
Oka gelince, kendi haline bırak.
- It's not that I'm - - Leave me alone!
- Bu benim...
Leave that stinkin'kid alone!
Bırak şu kokuşmuş çocuğu!
- That's no fair. Leave me alone.
- Mızıkçılık yapmayın.
Let him think you're away and that you're not here and he'll leave you alone.
Bırak senin burda olmadığını ve dışarda olduğunu düşünsün. Ve seni rahat bıraksınlar.
That's all, just leave me alone.
Hepsi bu, sadece beni yalnız bırakın.
- I told you to leave that man alone.
- Sana bu adamı rahat bırakmanı söyledim.
YOU LEAVE THAT HORSE ALONE!
O atı rahat bırak!
Leave that glass alone.
Şu kadehi bırak artık.
Now that you've met, I'll leave you two alone.
Tanıştığınıza göre sizi baş başa bırakayım.
Now look here, you leave that chess board alone.
Şimdi buraya bak, o satranç tahtasına dokunmayın.
Leave that set alone.
O cihaza dokunma.
Leave that money alone.
Bırak o parayı.
- If you feel that way, leave us alone.
- Öyle hissediyorsanız bizi rahat bırakın.
That's all I ask. Leave us alone.
Tek söyleyeceğim bizi rahat bırak.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]