English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Let them be

Let them be translate Turkish

846 parallel translation
Let them be.
Aman, bırak söylesinler.
If you put clothes night and morning, let them be my clothes.
- Hayır, akıllı olduğu için. Sabah akşam giysileri hazırlayacaksan, onlar benim giysilerim olsun.
Do you hear? Let them be well used, for they are the abstract and brief chronicles of the time.
Saygıyla karşılanmalarını istiyorum çünkü çağımızın özeti, kısacık tarihidir onlar.
I'd let them be free as nature intended in a very large meadow.
Doğada olmaları gerektiği gibi çok büyük bir çayırda serbest bırakırdım.
Let them be.
Gidelim.
Let them be first whose hands have drawn the water.
Elleriyle su çekenler önce kullansın.
Let them be as if you had never come here.
Hiç gelmediğini sansınlar.
And as for these cowards... let them be buried, too.
Ve bu korkaklara gelince, onlar da gömülsün.
And if you should change your mind, let us say, within the next two years... I will only be too glad to take them back.
Fikrinizi değiştirirseniz, diyelim iki sene içinde memnuniyetle geri alırım.
Let them know what it means to be lynched.
Anlasınlar bakalım linç edilmek nasılmış.
Let's have them. You can be King Solomon, and teach us wisdom.
Bizim Kral Süleyman'ımız olursun, bize ilim irfan öğretirsin.
If the Yankees don't let us be... we'll have to teach them manners.
Eğer yankeeler işimize karışırsa,... onları terbiye etmek zorunda kalırız.
Don't you know that the greatest men in the world have told lies... and let things be misunderstood if it was useful to them?
Gelmiş geçmiş en büyük şahsiyetler de yalan söyleyip ve onlara faydası dokunacaksa işlerin yanlış anlaşılmalarına sebebiyet vermemişler midir?
Let them not be blurred by the common events of life.
Hayatın günlük olayları içinde yitip gitmesine izin vermeyin.
Let them dance and be happy.
Bırak dans edip eğlensinler.
Clive, if you let yourself be defeated by them just because you are too fair to hit back the same way they hit at you, there won't be any methods but Nazi methods.
Clive, sana arkandan vuranlara aynı şekilde vuramayacak kadar adil biri olup kendi teslim bayrağını çekersen geriye Nazi metotlarından başka bir şey kalmaz.
I told them there'd be death and destruction if they didn't let you sing.
Şarkı söyletmezlerse sana, ölüm ve yıkım olacak dedim.
If these are to be my last moments, let me live them in peace.
Eğer bunlar benim son anlarımsa bırakın da huzur içinde yaşayayım.
Wouldn't it be simpler if we just lay down and let them walk over us?
Yere yatsak da üzerimize basarak yürüseler daha kolay olmaz mı?
Let them, it will be a very small fire.
Onlar ancak küçük bir yangın çıkarır.
Let's drag them out. Let them hang me for the past, and be done with it.
Yani bunları anlatalım ve beni geçmişim için asmalarına izin verelim, öyle mi?
And let those that play your clowns speak no more than is set down for them, for there be of them that will themselves laugh to set on some barren quantity of spectators to laugh too, though some necessary question of the play be then to be considered.
Söyleyeceklerinden fazlasını söyletmeyin soytarılarınıza. Öylelerini gördüm ki, kendi başlarına gülmeye ve seyircinin en anlayışsızlarını güldürmeye kalkışıyorlar. Hem de oyunun en ciddiyet isteyen, en can alıcı yerinde.
If I may offer a bit of advice, well, don't be in too much of a hurry. Don't show your hand at once. Let them take the first step.
Lütfen, size bir parça tavsiyede bulunmama izin verirseniz... çok fazla acele etmeyin,... elinizdekileri bir kerede göstermeyin,... ilk adımı onların atmasına izin verin derim ; aceleye gerek yok.
Most mighty Caesar, let me know some cause, lest I be laughed at when I tell them so.
Yüce Sezar, bir sebep söyle ki gelmeyişine söylediğim zaman gülmesinler bana.
You gotta be screened before they'll let them put you in there.
Özel. Seni içine koymadan önce yerleşim planı yapıyorlar.
Let them scurry around like rats - we won't be there.
Boş ver artık, bize ne onlardan!
But be careful, and this is important, not to let Attila see them.
Atilla'nın onları görmemesi çok önemli.
Then why wouldn't you be willing to let one of them take over for you in town?
Neden birinin kasabada seni temsil etmesine izin vermiyorsun?
If he says these men are to be hanged then let them hang.
Bu adamların asılması gerektiğini söylüyorsa, asalım o zaman.
It might be a good idea to let them know whether you're alive or dead.
Onlara yaşayıp yaşamadığını bildirmek iyi bir fikir olabilir.
They wouldn't be able to if ya didn't let them.
Sen müsaade etmesen, yapamazlardı.
- Let them kill us and be done with it.
- Bırak bizi öldürsünler de bitsin.
I wouldn't be here unless you let them bully you into it.
Onlar seni onca lafla kandırmasaydı, şimdi burada olmazdım.
Let us be discreet and forget them.
İhtiyatlı davranalım ve onları unutalım.
I won't let them in. Don't be frightened.
Ben onları içeri sokmam.
Let's give them to Edera, she has lots, that way she'll be elected Miss.
Bunları Edera'ya verelim, onda çok var, belki birinci seçilir.
You better be getting back to your place and let them know that the Sinclairs are still in the business.
Yerine geri dönsen ve.. ... ve onlara Sinclair'lerin hala işin başında olduklarını söylesen iyi olur.
Let's try to be adult about this, work out some schedule where I can make my business calls and you can make your... whatever you call them.
İki yetişkin gibi davranıp güzel bir plan hazırlayalım, ben iş görüşmelerimi yapabileyim, siz de... o görüşmeleri her nasıl adlandırıyorsunuz, bilemem.
We'd be glad to let them all go.
Hepsini göndersek çok güzel olurdu.
Let's be sure they don't surprise us while we surprise them.
David arkadan atlayacak.
Let them know at home, otherwise Mama will be worried.
Ama eve de söyle... yoksa annem merak eder. Olur.
But before we allow ourselves to be led by them, let us consider some other words that have been spoken.
Ama onlar tarafından yönetilmemize izin vermeden evvel söylenmiş başka sözleri bir düşünelim.
Never let them know they could be my heir.
Benim mirasçım olabileceklerini onlara hissettirmeyin.
I'd let them marry, but it'd be another mouth to feed.
Evlenmelerine izin verirdim ancak bu beslenecek yeni boğaz demek olurdu.
We just let them know where we'll be meeting.
Onları tekrar birleştiğimize inandıracağız.
I don't mean to be bad, Mike, but don't let them take me back again.
Yaramazlık yapmak istemiyorum Mike, ama beni götürmelerine izin verme.
I know how disagreeable those folks across the river can be, but you're not to let them provoke you.
Şimdi köprünün karşısındakilerin ne kadar nahoş olabileceğini biliyorum, fakat onların sizi provake etmesine izin vermeyin.
If we wanted them to be happy, we'd have let them stay home.
Mutlu olmalarını isteseydik, bırakırdık, evde kalırlardı.
I wouldn't be if I hadn't got rid of that Addams family. - Please, let's not mention them again.
Hediyen kaçmış.
I offered them my life, and told them that if it is not for the good of Rome that I be Caesar, then let me be killed.
Onlara hayatımı sundum... ve dedim ki "Sezar olmam Roma için eğer iyi olmayacaksa... o zaman öleyim."
I'm leaving you all, but don't let them know, or they'll call it off again and all will be lost.
Ayrılıyorum sizlerden. Ama bunu bilmesinler yoksa düğünü iptal ederler ve her şey heba olur.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]