English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Line' em up

Line' em up translate Turkish

90 parallel translation
Tex will line you up on'em.
Tex, seni onlara yönlendirir.
Line'em up and disarm'em! - Get back there.
Sıraya sokup, silahlarını alın!
All right then. Line'em up there against the wall.
Pekala, hepsini duvara karşı dizin.
What became of the line of jive that "mows'em down"? I didn't have a chance. Just watch me when we catch up with her.
- Onları eriten lakırdıya ne oldu Meadowville Spesiyalitesi?
I was bucking horses across the line and selling'em tame up in Bisbee.
At sürüsünü yönettim. Bisbee'ye zamanında satışa yetiştirdim.
Line'em up.
Sıraya geçsinler.
Let's line'em up for physicals.
- Bu ayarlanabilir. - Bir de şu genç, sarışın olanı.
Line'em up! You first, honey.
İlk sen, tatlım.
Line'em up.
- Yaklaşın! - Sıralayın!
Maybe I can get'em to slow up at the line.
Belki çizgide yavaşlamalarını sağlayabilirim.
Line'em up.
Hazırlanın.
It's like you walk into McDonald's, and they just line the cows up... and they bump'em all off for you and you never have to see it happening.
Aynı senin McDonalds'a girdiğinde, onların inekleri sıraya dizip hepsini senin için boğazlamaları ve senin bu olurken görmek zorunda olmaman gibi.
OK, let's get those folding chairs. Line'em up right here.
Tamam, bu sandalyeleri kaldırıp oraya koyun.
So line up against the wall, hands above your head, and spread'em.
Duvara dizilin, eller başınızın üstünde, bacakları ayırın.
Line'em up!
Sıraya girin!
Gonna line'em up like this.
Şimdi şunları şöyle dizeyim.
Line'em up.
Hepsini diz.
They went through these towns, and a sniper hit one of'em, they'd line the whole goddamn town up and say,
Onlar bu kasabalara gittiler, ve onlardan birine bir çarpış, Onlar bütün kahrolası kasabada hat çizip söylediler,
The other three, line'em up.
Diğer üç kişi, sıraya girin!
Let's line'em up!
Onları sıraya sokun.
Yeah, there are about 15 ships out there. They got'em set up like a picket line.
Evet, orada 15 gemi olacak ve onu yakalayacaklar.
Mealtime! Line'em up!
Yemek vakti!
- Line'em up, Michael!
- Hizala onları, Michael!
- All right. Tell'em to come on in here. - And line'em up.
Hadi gönder hepsini buraya!
- Line'em up, Jimmy. Rubin, listen to me now.
- Sıraya geçsinler!
Line'em up. Line'em up, boys and girls.
Sıraya girin, sıraya girin, bayanlar baylar.
- Line'em up, now!
- Dizelim şunları, haydi!
Line'em up for execution!
İnfaz için bağlayın.
- Bring'em here, do a line-up.
Kimlik teşhisi için buraya getirmeliyiz.
You try to take my bucks, I line'em up like ducks
Mangırlarımı almaya çalışırlarsa Ördek gibi hizaya gelirler.
Hey bartender, line'em up here, two more right here please, would ya?
Hey, barmen, buraya bakar mısın. Aynısından iki tane, daha getirir misin, teşekkür ederim.
- Line'em up.
Sıraya girin.
Line'em up!
İşini bitirin!
Gotta go feed the meter. Line'em up.
Ben parkmetreye para atarken siz kahveleri dizin.
You just line'em up.
Aslında, sen şu bir kaç kızı idare etmeyi sevenlerdensin, değil mi?
We line up some planks, when that wall comes down... we roll'em out.
Duvar çöktüğünde sıraya dizeriz onları dışarı yuvarlarız.
Smack'em, throw'em on the line and write'em up.
Onlara vur, sıraya sok.
Well, we'll pick `em up on the way, and I hope you've got us a real Jumper pilot because I don't trust him and I can't fly the damned thing in a straight line.
Onları yolda alırız ve umarım bize gerçek bir Jumper pilotu ayarlamışsındır çünkü ona güvenmiyorum ve ben lanet şeyi düz bir çizgide uçuramıyorum.
Line'em up, Maya!
Onları hizaya sok, Maya!
Maxie, line'em up.
Maxie! İçkileri çıkar.
Line'em up!
Sıraya geçin!
We pay a hundred people, age one to a hundred, line'em all up and see which one Kelso looks like.
Bir yaşından yüz yaşına kadar yüz insana para veririz, hepsini sıraya dizeriz ve hangisine en çok benzediğine bakarız.
# Line'em up
# Onları sıradan geçir
Line'em up.
Sıralayın.
Jim Conroy, we called him Roy, he slaps his credit card on the bar and challenges us to go shot for shot with him, I'm like "Line'em up, Jimmer."
Jim Conroy, ona bazen Roy derdik. Kredi kartını bar tezgahının üzerine vurup içki yarışması yapmak için bize meydan okudu. Ben de "Diz bakalım, Jimmer" dedim.
Line'em up in front of the car.
Onu arabanın önüne koy.
You line'em up, I'll knock'em down.
Siz sıraya dizin, ben hepsini nakavt ederim.
Line'em up.
Doldurun bakalım.
Bring'em round, line'em up.
Toplayıp getirin onları.
You know Vince's new motto - line'em up.
Vince'in yeni düsturunu biliyorsun :
Line'em up we will.
Sıraya diz. Hepsini sıraya dizeceğiz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]