English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Little more

Little more translate Turkish

14,447 parallel translation
Makes a little more sense what Tim was doing in your den.
Tim'in neden odana girdiğini de açıklıyor.
I'm just gonna get a little more speed!
Birazcık daha hız yapacağım!
Now the next part of this can get a little more difficult.
Bir sonraki aşaması biraz daha zor olabilir.
Widen the entrance a little more.
Girişi biraz genişletin.
But if a person throws a little more sand and, and more..
Ancak insan biraz daha kum atarsa ve biraz daha, biraz daha atarsa..
A little more...
Biraz daha...
Give a little more sauce to your child.
Çocuğuna biraz daha sos ver.
Some place a little more equatorial.
Daha Ekvatoral bir yer.
And they've killed all these people just to make everyone else a little more afraid.
Tüm o insanları herkesi biraz daha fazla korkutmak için öldürdüler. Sikerim böyle işi!
I just want a little more time.
Sadece biraz daha zaman istiyorum.
Just think about putting a little more fruits and vegetables on that tray and then trying to eat them.
Büyük Patlamadan bahsettiniz. Ondan önce ne vardı?
You know, maybe someplace a little more progressive.
Belki biraz daha gelişebileceğin bir yere.
A little more, I think, than your Los Angeles Coliseum.
Sizin Los Angeles amfiteatrından biraz daha büyük sanırım.
Could've used a little more motivation.
Biraz fazla motivasyon kullanabilirdik.
Can you explain that to me a little more?
Biraz daha açıklayabilir misin?
- It's a little more.
- Biraz öyle.
Yeah, no disrespect to your profession, Natalie, but it seems like if this is a one-shot audition thing, why not just do something a little more, I don't know, risqué?
Yaptığın işe saygım sonsuz Natalie ama eğer bu işi almak için tek şansın bu yazıysa neden daha müstehcen bir şeyler yazmıyorsun?
And you'd think as a medical student you'd be a little more familiar with basic anatomy.
Ayrıca bir tıp öğrencisi olarak temel anatomiye biraz daha hakim olman gerekir.
Don't you think there's a little more ethical solution here?
Biraz daha etik bir çözüm bulsanız iyi olmaz mıydı?
I think it's, um... It speaks a little more to, you know, you, and you're just... You feel quite mediocre and really unattractive.
Bence bu bence bu sana öyle geliyor ve sen kendini birazcık vasat ve itici hissediyorsun.
A little more line.
İpi sal.
Now we can start thinking a little more about the future?
Gelecek planı yapmaya başlayabiliriz.
Next time show a little more finesse.
Bir dahaki sefere biraz daha incelik göster.
I take it you lean a little more to the right.
Sanırım siz biraz sağa kayıyorsunuz.
He could worry a little more about his ear hygiene, too.
Kulağının hijyeni konusunda da daha fazla endişelense iyi olabilirdi.
You're nothing more than a puppet whose strings were cut and then you wandered around for a little while thinking you were a real girl, but you're not.
İpleri kesilmiş bir kukladan başka bir şey değilsin. Gerçek bir kadın olduğunu düşünerek amaçsızca dolaştın, ama değilsin.
Well, let me tell you something, lady. You are more than a little inspiring.
Bak, sana ne diyeceğim hanımefendi, birazcık ilham vericiden çok daha fazlasısın.
You know, when I was a little girl I wanted to live in the forest more than anything.
Biliyor musun, ben küçük bir kızken her şeyden daha çok ormanda yaşamayı isterdim.
- Just a little bit more time...
- Yarın saat 18.00'da! Hoşçakal.
Turns out, real life is a little bit more complicated than a slogan on a bumper sticker.
Meğerse hayat, araba stickerı sloganından biraz daha karışık bir şeymiş.
- More than a little.
- Birazcıktan fazla.
Just to let him have a little bit more time with us.
Ona bizimle biraz daha zaman ver Tanrım.
No one loves that kid more than me, but our situation is a little... complicated.
Bu çocuğu kimse benden daha fazla sevemez ancak bizim durumumuz biraz karışık.
- No, to be sure, we'd need to do a little bit more investigating.
- Hayır. Emin olmak için biraz daha inceleme yapmamız lazım.
Had I let you starve a little bit more, you would resist much less.
Seni biraz açlıktan süründürseydim, daha az itiraz ederdin.
Little Roger Wood, a propeller pin sheared off their boat motor. Boy went over the edge of Niagara Falls with nothing more than a life vest and his swim trunks. Nary a scratch.
Küçük Roger Wood, tekne motorlarından bir prevane ucu kopardı çocuk Niagara şelalesinin ucuna gittiğinde, üzerinde bir can yeleği ve yüzme takımından başka bir şeyi yoktu hiç çizik bile almadı tekne şoförü yıpranmış ve boğulmuştu harika hikaye aynı yolculuk, farklı sonuçlar
I think its a little bit more than that, no'?
Bundan biraz daha fazlası olduğunu düşünüyorum yok mu?
More of a little murmur.
Daha çok mırıltı gibi.
Now... do you want to finish him now... or you wanna make him suffer a little bit more?
Onun işini şimdi mi bitirmek istiyorsun... yoksa biraz daha acı çekmesini mi, istiyorsun?
Sell those, make a little profit, buy even more.
Onları sat, biraz kar elde et, sonra daha çoğunu satın al.
"But you could use a little bit more in your mouth."
"Ama çenen de biraz çalışsa iyi olur."
I just wanted you to go back to your little place and not have to do any more time.
Ben sadece küçük yerine dönmeni ve bir daha hapse girmemeni istiyorum.
No, you has more dreams to catch, my little froggle-frump.
Kovalayacak başka düşlerin var. Buralardan çok çok uzaklarda.
My brother and I were just wondering if you could explain the procedure a little bit more...
Ağabeyim ve ben merak ettik de bize yöntemi biraz daha anlatabilir misiniz?
I'd just need a little bit more time.
Sadece biraz daha zamana ihtiyacım var.
We do have slightly more pressing matters to hand, little brother.
Şu anda daha acil sorunlarımız var, küçük kardeşim.
Let it go a little bit more.
İpi biraz daha sal.
Susan, you're starting to sound a lot like my warden, Hal, and even a little bit more like my parole officer, Neal.
Susan, gardiyan Hal gibi konuşmaya başladın. Şartlı tahliye memuru Neil gibi.
Yeah, a little bit more my type now, I suppose.
Evet, şimdi daha çok benim tipim sanırım.
But why don't you call me... when you have just a little bit more leverage?
Ama neden beni elinde daha fazla koz olduğunda aramıyorsun?
This little jaunt just got a whole lot more interesting.
Bu küçük gezinti çok daha ilginç bir hâl aldı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]