English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Lock me up

Lock me up translate Turkish

591 parallel translation
You must lock me up.
Beni korumalısınız.
They'll lock me up till I'm 21. That'll be fine, too.
21 yaşıma kadar içeride tutarlar.
I want him to lock me up.
Beni kilit altında tutmasını istiyorum.
I want him to lock me up.
Beni kilitlemesini istiyorum.
You better lock me up.
Beni kilit altına alsanız iyi olur.
- You better lock me up.
- Beni kilit altına alsanız iyi olur.
Lock me up and don't let me out of here before tomorrow.
Beni içeri atın ve yarından önce çıkmama izin vermeyin.
Inspector, lock me up for just half an hour?
Müfettiş, yarım saatliğine bari içeri atın beni?
Just lock me up here for 35 minutes...
35 dakikalığına içeride tutun beni...
But thanks for paying my fine And unlocking me with the same key You used to lock me up with.
Ama para cezamı ödediğin ve üzerime kilitlediğin kapıyı aynı anahtarla açtığın için teşekkürler.
Lock me up for another couple of years.
Birkaç sene de başka bir yere kilitlersiniz!
Just lock me up and hide me away.
Sadece beni hapse atın ve saklayın.
You can lock me up for assault.
Beni saldırı suçuyla içeri tıkabilirsiniz!
If they lock me up now, I'm a dead duck.
- Evet. - şeyy, beni almaya geldiler, ama kaçtım. Beni şimdi tutuklarlarsa işim biter.
Please, lock me up.
Ne olur beni içeri tıkın.
- What, are you gonna lock me up? - No, of course not.
- Beni hapse mi atacaksın?
lock me up.
Tutukla beni.
Might as well, before they lock me up.
Polis beni hapsetmeden önce yap bari.
Don * t let them lock me up!
Beni kilitlemelerine izin verme!
Yeah, I know, Inspector, you'll lock me up for life
Evet biliyorum, Müfettiş Bey. Beni ömür boyu içeri tıkacaksınız.
Lock me up if you can't touch Meadows. "
"Lütfen Müfettiş, bir araba çaldım Meadows'a dokunamıyorsanız beni tutuklayın" mı?
But they had a right to lock me up.
Ama beni tutuklamaları için haklı nedenleri vardı.
Yeah, I see you want to lock me up.
Bakıyorum, elimi kolumu bağlamak istiyorsun.
Imagine they lock me up.
Bu düşünceyle yaşamak, bana çok zor geliyor.
Will you lock me up?
Ne yapacaksın, beni mahpus mu edeceksin?
He'd prefer to lock me up.
Ona kalsa beni eve kilitleyecek.
If they believed me, they'd keep me in England... if they had to lock me up in the tower of London.
İnansalar, İngiltere'de tutacaklardır. Beni Londra Kulesi'ne tıkmak zorunda kalacaklar.
Please don't lock me up again.
Lütfen beni tekrar kapatmayın.
Sail me back to England, lock me up... and lose the key and let me be alone.
İngiltere'ye geri gönder, hapse at yeniden anahtarını da denize at, bırak yalnız kalayım.
You want to lock me up?
Zorla tutacak mısınız?
You want to lock me up too
Beni de mi alıkoydunuz?
You'll lock me up here?
Beni buraya mı kilitleyeceksin?
If you continue to lock me up here, I won't be able to eat or sleep.
Eğer beni burada kilitli tutmaya devam edersen yemek yiyemeyeceğim ve uyuyamayacağım.
You intend to lock me up in your files?
Beni dosyalarınız içinde kilitlemeye niyetli misiniz?
You want to lock me up for manslaughter'cause someone went out of my window go ahead.
Adamın biri penceremden aşağıya düştü diye beni hapse tıkacaksan hiç durma.
You'll just lock me up.
Beni hapse atarsınız.
Lock yourself up in your room just for one single day, then you'll understand me.
Sadece bir günlüğüne kendinizi odanıza kilitleyin, o zaman beni anlarsınız.
Fine! You want me to lock you up in the storeroom?
İstemiyorsan çöpe at gitsin!
Along comes this stranger who's going to clean me up... and you expect me to hand my planes over to him lock, stock and barrel.
Bu yabancı beni ortadan kaldırmaya geliyor sen de benden uçaklarımı onun ellerine bırakmamı bekliyorsun.
- Shut up and lock this door behind me.
- Sus ve ben çıkınca kapıyı kilitle.
Second solution. You let us lock you up, you keep your mouth shut and you leave me to quietly lead my investigation.
Yahut susar, bir şey söylemezsin soruşturmamı sessizce yürütürüm.
I gave it to Jimmy White to lock up in your safe, like you told me to.
Bana söylediğiniz gibi, onu kasanıza kilitlesin diye Jimmy White'a verdim.
She's trying to persuade me to lock you up.
Hastaneye kapatılmanız için beni ikna etmeye çalışıyor.
Irene, listen to me : don't lock yourself up in your pain.
Irene beni dinle, kendini acılarına esir etme.
Me and a mate was using this lock-up down on Moira Street.
Sözlü olarak konuşma, önceden ayarlanmış ve sınırlı sayıda kelimeyle, bu öyle modası geçmiş.
Want me to lock him up?
Onu salmamı mı istiyorsun?
Lock up for me, will you?
Dükkânı sen kapatırsın, değil mi?
Tell me, Posey, what did they lock you up for?
Posey, seni neden hapsettiler?
You wouldn't let me lock him up.
Bende onu kilitlememi istemeyecekdiniz.
Why don't you just lock her up and send me on my way?
Neden onu zindana atıp, beni yoluma bırakmıyorsunuz?
Look, I'm telling you again, and you'd better believe me I am not going to lock her up in some goddamn asylum!
Bakın, inansanız iyi edersiniz, size bir kere daha söylüyorum... onu kahrolası bir tımarhaneye kapatacak değilim!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]