English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Lock up

Lock up translate Turkish

3,938 parallel translation
Lock up on your way out, Carter.
- Çifti 80 kağıt. Çıkarken kapıyı kilitle, Carter.
- Or lock up?
- Sikiliyon mu?
Lock him up, lock up the son.
Onu da, oğlunu da hapsedin.
Maggie, YOU gonna lock up?
Hey, Maggie, kapatacak mısın?
Move to full lock up, people.
Tam karantinaya geçin, millet.
Lock up before you leave.
Çıkmadan önce kapıyı kilitle.
Lock up all bottles in my cupboard.
Bütün şişeleri dolabıma kilitleyin
Guys, it's getting dark and apparently we have a crazed dog stalking the premises, so why don't we just lock up the fort and call it a night?
Çocuklar, hava kararıyor ve görünüşe göre dışarıda bizi bekleyen bir köpek var. Neden kalemizi kilitleyip arka tarafta geceyi beklemiyoruz?
Okay, so the keys to the lock up - are kept right here. - Whatever you say.
Peki kasanın anahtarları burada tutuluyor.
Didn't somebody tell me they'd like to lose ten pounds by summer, and that I should lock up all the sweets?
Birisi sanki bana bu yaz 5 kilo vermek istediğini.. .. ne kadar şekerleme varsa ortadan kaldırmamı istediğini söylemişti?
" Lock up your daughters.
" Kızlarınızı eve kapatın.
How about I help you lock up that seat?
O koltuğu kapmana yardımcı olsam...
Okay, look, we got to lock this up, get them excited and signing before they change their minds. Did you bring the book?
Tamam, dinle, bu isi bitirmeliyiz, fikirlerini degistirmeden imzayi kapmaliyiz kitabi getirdin mi?
Lock up!
Dükkanı kapat!
Lock them up.
Hücreye atın.
We can lock him up for the rest of his life.
Biz bir ekibiz, bu kayıp hepimizi etkileyecek.
They can force you to take the medicine, and they can lock you up.
Seni ilaç kullanmaya zorlayabilirler. Hatta seni bir yere kapatabilirler.
You put her in the closet. You lock her up.
Dolabın içine koyun Ve kilitleyin.
- Lock him up, Randy.
- Geçir şunlara iki tane Randy.
I tried to keep her in the house, but you can't lock someone up... just because of your own fears.
Onu evde tutmaya çalıştım ama sırf kendi korkuların için birini hapsedemezsin.
This is exactly the kind of thing he's been hoping for to lock me up.
Bu onun beni içeri tıkmak için umduğu tam olarak böyle bir şey.
Well, I better get these birds here over to the DeSoto before the Sheriff lock them up, too.
Şerif bu kuşları da kapamadan onları DeSoto'ya götürmeliyim.
So naturally, they had to lock me up in this place. And after what they did to me, I think it's perfectly natural
Beni bu yere kapatmaları gerekiyordu ve bana yaptıklanndan sonra sanırım hepsine lanet okumam da gayet doğal olacak!
MI6 didn't lock him up because he created the weapon but because he wants to see it go off.
MI-6, cihazı yarattığı için onu kapatmamış, patladığını görmek istediği için kapatmış.
But you don't have to lock this guy up for decades and effectively put him through forms of torture.
Ama bu kişiyi yıllar boyu hapiste tutup, ona çeşitli işkenceler uygulamak zorunda değilsiniz.
Mumbai's lock-up?
Mumbai gecelerine mi akacağız?
Then you can lock them up till middle age.
Sonra istersen onları ilelebet hapse tıkarsın.
Lock him up?
Onu kilitlemeyi mi?
And number four, bring the drugged out Beast back and lock him up in Buster's kennel.
Ve numara dört, bayılmış olan Canavar'ı getirip Buster'ın kulübesine kilitleyeceğiz.
All right, lock it up.
Tamam, toparlanın.
We need to get to the weapons lock-up. "
Silahları kilit altında tutmalıyız.
If there's somebody wondering around the house or in the villa, I lock myself up in here.
Konakta ya da evde dolaşan biri olursa kendimi buraya kilitliyorum.
Lock it up, and we'll meet tomorrow.
Tamam, o halde, yarın görüşürüz.
Nathan, did you lock up?
Nathan, kapıyı kilitledin mi?
You can't lock me up.
Beni kilit altına alamazsınız.
Well, after a few years of lock-up - - I ended up at one of those racial biologists, that professor Lundborg.
Kilit altında kaldığım senelerden sonra ırksal biyologlardan Profesör Lundborg'un yanına düştüm.
It's not about how ong, it's about lock ng you up,
Ne kadar olduğu değil, seni ne kadar yola getirdiği önemli.
We pick the money up, we lock it in the back here with you.
Parayı alıyoruz, seninle beraber arkaya kilitliyoruz.
I gotta lock this up.
Bunu kilitlemem lazım.
Then it's night and they lock it up again. Something like that.
Sonra akşam ve yine kilitler.
Look you can lock me up in yourjail and throw away the keys
Dinle, beni cezaevine kapatabilirsin ya da anahtarları verip bırakabilirsin.
Just when you think your favourite lock-picking Victorian chambermaid will never turn up!
Tam da en sevdiğim kilit ustası Victoria Dönemi oda hizmetçisinin gelmeyeceğini düşünürken!
I would lock eyes with you, walk up to you...
Gözümü senden alamazdım.
Shield will just lock him up.
SHIELD onu yalnızca bir yere kilitler.
Police forensic teams are examining a lock-up nearby.
Polise bağlı adli ekipler, yakındaki bir depoda inceleme yapıyor.
"Suspicious behavior" by men at a lock-up garage in West London.
Batı Londra'daki kapalı bir garajda görülen bazı şüpheli adamlar hakkında.
The lock-up rented to our client.
Mekan müvekkilimize kiralanmış.
Chasing rent on the lock-up.
- Deponun kirasını almaya çalışıyordu.
You didn't know what was in the lock-up?
- Depoda ne olduğunu bilmiyor muydun?
"Yes, My Lord, there was half a ton " of nitrate in my lock-up, but it wasn't mine. "
"Evet sayın Yargıç, depomda yarım ton nitrat vardı ama benim değildi."
We got everything we need to lock'em up.
Hepsini hapse atacak kadar bilgi var elimizde.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]