Look at her face translate Turkish
243 parallel translation
Look at her face!
Yüzüne bak!
Did you get a look at her face this time?
Bu defa yüzüne baktın mı?
Look at her face.
Yüzüne bak.
- Can you look at her face and doubt, my Lord?
- Yüzüne bakıp da şüphe edebilir misiniz, Lordum? - Hayır.
It hurts me to look at her face.
Yüzüne bakmak canımı acıtıyor.
Look at her face.
Yüzüne bir bak.
And if you look at her face you turn to stone.
Ve eğer suratına bakarsan seni taşa çevirir.
Look at her face.
Şu yüzüne bir bak.
Miss Blake didn't get a great look at her face cause she had on these big sunglasses.
Bayan Blake yüzünü iyi görememiş çünkü kadın büyük bir güneş gözlüğü takıyormuş.
Did you get a look at her face?
Yüzüne baktın mı?
To look at her face
Onun yüzüne bakmak.
- Dad, look at her face.
- Baba, yüzüne bak.
But at that moment, I really wanted to fly up to the sky to thank her, to take a closer look at her face.
O an gerçekten onu yanına gidip teşekkür etmek... ve yüzüne yakından bakmak istedim
Look at her face carefully.
Yüzüne dikkatli bak.
Look at her face, motherfucker.
Suratına bak!
You don't even look at her face.
Yüzüne bile bakma hatta.
But look at her face.
Ama yüzünün haline bak.
She's smiling, look at her face!
Gülümsüyor, yüzüne bakın!
Look at her face!
Yüzüne bakın!
Look at her face.
Suratına bir bak.
She was looking in the toaster and I was holding the toaster... she wanted to get a better look at her face in it... and she leaned against the back of my hand... and so, I didn't want to just turn....
Tost makinesinde kendine bakıyordu, ben de tost makinesini tutuyordum yüzünü daha iyi görmek istedi ve bu yüzden elime doğru eğildi bu yüzden, ben onu taciz...
You look at her face, and you can't even tell where it used to be.
Yüzüne baktığın zaman.. .. eskisi nasıldı tahmin bile edemiyorsun.
I didn't get a look at her face.
Yüzüne bakamadım.
You didn't get a look at her face but you know she was wearing thong panties?
Yüzüne bakamadınız ama ne tür iç çamaşırı giydiğini biliyorsunuz?
Look at her face, boys.
Yüzüne bakin çocuklar.
I'll look at her face, and I'll get ass!
Yüzüne bakınca pop0sunu görüy0rum.
Look at each face I pass on the street
Caddede gezinirken her yüze bakacağım
When I dine with a woman, I expect her to look at my face.
Bir kadınla yemek yerken yüzüme bakmasını isterim.
Look at this girl, children, and remember her face.
Bu kıza bakın, çocuklar, bu yüzü hatırlıyorum.
And here's her picture. Look at that face.
Ve buradaki onun resmi.
And look at her, this flower face...
Şuna bir baksana, şu çiçek yüzlüye...
Look at her stupid face!
Şu salak ifadeye bakın!
I can stand here, I can look at this woman, this old lady... and I can count every wrinkle on her face.
Burada durup, bu yaşlı kadına bakabilirim ve onun yüzündeki her kırışıklığı sayabilirim.
If you look at her carefully, there's so many lines on her face, you could drive a train on it!
Yüzündeki çizgilerden bir tren yolu bile çıkabilir!
Look at her face.
Buraya suçtan, çöpten uzak diye taşındık.
If only, I didn't have to look at Bormann's face every other moment.
Şayet, her an Bormann'ın yüzünü görmek zorunda kalmasaydım tabii.
Anna's face could look at me from every shop window.
Anna'nın yüzü, her dükkanın penceresinden bana bakıyor olabilirdi.
Just look at her little face.
Bak! Nasıl bakıyor tatlı şey!
But before I met up with her I stopped to look at the monkeys when all of a sudden I am hit in the face with a banana peel.
- Evet onunla buluşmadan önce maymunlara bakmak içi durdum aniden biri yüzüme muz kabuğu fırlattı.
You look at his angelic face and believe every word he says.
O melek suratıyla sana baktı ve sen de onun her söylediğine inandın.
I'd look at you, and I'd see her face.
Sana her baktığımda anneni görüyordum.
I look at you, and I see her face.
Sana bakınca onu görüyorum.
Look at the expression on her face.
Kadının yüzündeki ifadeye baksana.
She tries to be so self-possessed, but look at the terror in her face.
Kendine hakim durmaya çalışıyor ama yüzündeki korkuya bak.
Every time you look at the stars, you're gonna see her face.
Yıldızlara her baktığında onun yüzünü göreceksin.
Look at her sad, discouraged face.
Şu kırgın, üzüntülü yüze bir bak...
I always look at a man's wrist or the side of his face, or his ankle. The vulnerable parts.
Her zaman erkeklerin bileklerine veya yandan profiline veya ayak bileğine, hassas yerlerine bakarım.
It's nice when she gets up in the morning... like she comes and wakes you up, and you look at her... and she has this very special smile on her face... and she leans to me like this... looks at you, and as soon as you open your eyes... one day she says to me, "I love you to the moon."
Sabah uyurken beni uyandırmak için yanıma gelir. - Ona bakarım ve çok özel bir gülüşünü görürüm. - üzünü bna doğru bu şekilde yatırır.
Look at her ugly face.
Şu çirkin surata bakın.
I tried to save her, I swear to God I tried, just look at my face!
.. onu kurtarmaya çalıştım. Yemin ederim denedim! Şu suratımın haline bak!
I don't need you in someone's face every time they look at me.
Bana her yan bakanın karşısına dikilmeni istemiyorum.
look at me 7366
look at this 4731
look at him 1555
look at her 948
look at me now 78
look at you 3730
look at that 4253
look at your face 75
look at yourself 268
look at it 733
look at this 4731
look at him 1555
look at her 948
look at me now 78
look at you 3730
look at that 4253
look at your face 75
look at yourself 268
look at it 733
look at them 596
look at my face 104
look at you go 18
look at us 558
look at this guy 173
look at the bright side 75
look at him go 61
look at this view 22
look at this picture 28
look at this mess 66
look at my face 104
look at you go 18
look at us 558
look at this guy 173
look at the bright side 75
look at him go 61
look at this view 22
look at this picture 28
look at this mess 66