English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Look here

Look here translate Turkish

21,949 parallel translation
Look here, mister, this isn't my line of work.
Bakın beyefendi, normalde ben bu işi yapmıyorum.
Look, these people are here to help you.
Bak, bu insanlar sana yardım için burada.
Here was me feeling sorry for you, worrying that SHE was getting too attached, when look at you!
Ben de senin için üzülüyordum, sana gereğinden fazla bağlandığını düşünüyordum. Kendine bir bak.
So I figured, you know, while I'm here, why not take a look, you know?
Sonra dedim ki, madem buradayim neden baktirmayayim?
- You look like... - I just walked here.
- Şey görünüyor...
I came here to tell you to look in the mirror and get rid of him.
Buraya sana aynaya bakmanı ve bu çocuktan kurtulmanı söylemeye geldim.
Good, Donna, you're here. Look, I need you to...
Donna, burada olman iyi oldu, senden -
Okay, look, I-I don't know what you think happened here.
Tamam bakın. Burada neler yaptığımızı düşündüğünüzü bilmiyorum.
Look, I'm grateful you guys found me, but I'm starting to feel a little bit like a suspect here.
Bakın beni bulduğunuz için minnettarım ama artık burada biraz kendimi şüpheli gibi hissetmeye başladım.
Look around here.
Etrafına bak.
Look, we're talking about espionage, though, here, right?
Bak, burada casusluktan bahsediyoruz, hem de burada.
It's here, come, take a look.
- Bu tarafta. Gelin bakın.
Look, I'd be more inclined to believe you if you hadn't stood right here two days ago and swore to my colleagues you had no idea your wife was having an affair.
Bak, iki gün önce burada durup meslektaşlarıma karının ilişkisinden haberin olmadığına yemin etmemiş olsaydın sana inanabilirdim.
♪ Look at the world I don't know why I'm here ♪
Dünyaya bir bakın Bilmiyorum neden buradayım
Look, I still got some time left here, but I'm getting out eventually.
Burada hala biraz vaktim var ama eninde sonunda çıkacağım.
Yeah, well, look at what I'm working with here, so...
Elimdeki malzemeye bakar mısın?
We're just here to hang some stuff up over the grates so nobody can, like, look in.
Kimse içeri bakmasın diye şu tellere bir şeyler asmaya geldik.
My bad, look I'm sorry, come here give me a hug.
Benim hatam, bak üzgünüm gel sarılalım.
I'm gonna go look around here.
Etrafa bakmaya gidiyorum.
Look, I'm just trying to be a gentleman here.
Bak, centilmen gibi davranmaya çalışıyorum şurada.
Now, take a look at the numbers here.
Şimdi, şuradaki sayılara bir bakalım.
Here, look.
İşte, bak.
Look, I'm here if you need to talk.
- Bak, konuşman gerekirse ben buradayım.
Look, I know I'm not supposed to work a case a family member's worked on, but my friend, she wanted me to see my father's logbooks, and I can see here that you were his handler during Omaha.
Ailemden birinin çalıştığı bir dava üzerinde çalışmamam gerektiğini biliyorum. Ama arkadaşım, babamın kayıt defterlerinden birini görmemi istedi. Omaha'da eğitmeninin siz olduğunu görüyorum burada.
Look. That video has leaked of Alex Parrish, seen here, in the garage of the FBI's New York field office with what appears to be a bomb of some kind.
Alex Parrish'in, FBI New York saha ofisi garajında bombaya benzer birşeyle görüldüğü bu video yeni sızdı.
Well, look who's been making friends here already.
Şu işe bakın, çoktan arkadaş olmuşsunuz bile.
Look, here's the deal with Nina.
Bakın Nina'nın olayı şu.
You look around here.
Etrafina bir bak.
Oh, here, look at that.
Bak.
Look, I get threatening Davey here, but I can't have it.
Davey'yi tehdit etmeni anliyorum ama bunu kabul edemem.
People in here probably forget what the corpses look like...
Buradaki insanlar cesetlerin neye benzediğini unutmuştur muhtemelen.
Look, I'm cool. I'm not here to hurt anyone.
Sorun çıkarmayacağım, kimseye zarar vermek için gelmedim.
We're here now... and we can look to the future.
Şu an bu durumdayız ve geleceğe bakabiliriz.
- Oh, look who's here, hey! Oh, there she is, here.
- Kimler gelmiş!
Look out, boys, here she comes.
Açılın oğlanlar, o geliyor.
I just want to go out and celebrate. Look, you know how buried I've been down here.
Bak, aşağıda ne kadar bunaldığımı biliyorsun.
Look, if my bringing them here had anything to do with this I'm sorry.
Eğer benim getirdiklerimden birisi bu işin arkasındaysa, özür dilerim.
Here, let me take a look at that.
Ona bakmama izin ver.
Look, I'm not going to leave you here by yourself and shit.
Seni burada tek başına bırakacak değilim.
Look, Mica, there are no children here.
Dinle, Mica, burada başka çocuk yok.
All the way to right here and now, you walking in here to take a look at me.
Buraya kadar onca yolu bana bakmak için geldin.
Look at what I have here.
Burada sahip olduklarıma bak.
Look, I knew he lived around here somewhere.
Buralarda bir yerde yaşadığını biliyordum.
Look, it's not what I came here to discuss.
Bak, buraya bunu tartışmaya gelmedim.
Look, you stay here, keep an eye on your little friend.
Bak, sen burada kal ve küçük arkadaşına göz kulak ol.
Look, he sat here.
Bak, buraya otururdu.
Look, I'm... I'm not sure why you brought me here, but you need to send me back.
Beni buraya neden getirdiğinizi bilmiyorum ama geri göndermeniz gerekiyor.
Look at me, he's not here.
Burada değil o.
Look, everybody here would understand if you don't want to go through with this.
Gelmek istemezsen herkes anlayışla karşılayacaktır.
I'm here, look at me!
Buradayım, bana bak!
Here, take a look at this.
Şuna bir bak.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]