English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ M ] / Me here

Me here translate Turkish

69,659 parallel translation
It's Bob, you called me here.
Aradın, geldim.
You're the one who left me this weekend, leaving me here all alone.
Haftasonu için beni burada yalnız başıma bırakıp giden sensin.
But I file what you told me here, that kind of thing ruins careers.
Fakat bana söylediklerini törpülüyorum,... bu tür şeyler kariyer kalıntılarıdır.
I still need to find the men who abducted me and brought me here.
Hala beni kaçıran ve buraya getiren adamları aramam lazım.
That's why you asked me here.
Beni bu yüzden buraya getirdin.
I mean, don't you want me here to give you something to build on?
Sana dayanacağın bir şey vermemi istemiyor musun?
Why did you bring me here?
Beni neden buraya getirdin?
Don't leave me here!
Beni burada bırakma!
My own children leave me here to rot!
Öz evlatlarım beni burada çürümeye terketti.
You asked me to be here at noon and on a Saturday.
Öğle vakti gelmemi istedin. Hem de Cumartesi günümde.
You've not told me what I'm doing here.
Burada ne işim olduğunu bana söylemedin.
Last I was here, men held me against my will.
En son, bazı adamlar beni iradem dışında burada tuttular.
I certainly appreciate you accommodating me today by coming here, but don't worry, I'm able to tolerate being out for short periods with a few minor adjustments.
Buraya gelerek gösterdiğiniz naziklik için çok teşekkür ederim ancak merak etmeyin, birkaç ufak düzenlemeyle kısa süreli dışarı çıkmamda bir sakınca bulunmuyor.
You gonna let me out of here?
Çıkmama izin verecek misin?
Could you all please take a moment and join me out here?
Hepiniz bir dakika durup bana katılabilir misiniz?
Well, here's one on me... just for you.
Tamamdır, al bak bu benden sana özel.
And you can get me outta here?
Beni buradan çıkaracaksın öyle mi?
Here, let me see that.
Ver bakayım şunu.
Who here hates me?
Burada benden kim nefret ediyor?
Let me just make something clear here.
Kafanızdaki bazı şeyleri düzeltelim.
So you brought me out here to say that, why, exactly?
Beni gerçekten buraya bunu söylemek için mi getirdiniz? Neden ama?
I'm gonna count to three, and you're gonna get out of the way so me and my new friend here can leave.
3'e kadar sayacağım, sen de benim ve yeni arkadaşımın gitmesine izin vereceksin.
I know you need to hear it from me, so here it is.
Benden duymak istediğini biliyorum o yüzden söyleyeceğim.
If you're here to smother me with a pillow, wait till I fall asleep.
Beni yastıkla boğmaya geldiysen uyumamı bekle.
But before you call around town with more lurid lies about me, here.
Tüm şehre, benimle ilgili başka korkunç yalanlar yaymadan önce al bunu.
Harriet was supposed to be here enjoying it with me.
Harriet da burada olup benimle keyfini sürmeliydi.
I can't tell you what it means to me to be back here.
Tekrar aranıza dönmek çok güzel bir duygu.
They're here. Let me think.
- Dur bir düşüneyim.
You guys got to find that kid and get out of here because we are burned, you hear me?
O çocuğu bulup burdan çıkmanız gerek çünkü açığa çıktık.
You didn't call me down here for a truck crash, Dan.
Beni buraya kamyon kazası yüzünden çağırmadın, Dan.
What's going on here? Excuse me.
Burada neler oluyor?
Lock me up right here, right now.
Devam edin. Beni hemen burada tutuklayın.
You want to tell me what's going on here, Scottie?
Bana neler olduğunu anlatmak ister misin, Scottie?
Get me out of here!
Beni buradan çıkar!
- Takes me back here.
- Beni buraya geri getirir.
You're here for me, aren't you?
Benim için geldiniz değil mi?
Can someone tell me what's going on here?
Biri bana burada neler olduğunu söyleyebilir mi?
You just have to help me get out of here, and then I'll go to meet him.
Sadece buradan çıkmam için bana yardım etmelisin, sonra onunla buluşmaya gideceğim.
And you kept me in here?
Beni burada mı tuttun?
But that rifle you're carrying tells me it's wise to stop you here.
Seni burada durdurmam gerekiyordu.
You tell me to meet you here, then you make me wait?
Burada buluşalım deyip, beni bekletmek de ne oluyor?
Are you here to kill me?
Beni öldürmeye mi geldin?
Well, we could stand here and have a circle-jerk, or you could give me my diamonds, and I'll be on my merry way.
Buraya dikilip sırayla otuz bir çekebiliriz ya da pırlantalarımı verirsiniz, ben de buradan mesut ayrılırım.
Let me see what I got in here.
Bakalım ne varmış.
Well, I'm here with my beautiful girlfriend and I was hoping that you would do me the honor of becoming my wife.
Burada güzel kız arkadaşımla birlikteyim ve umuyorum ki eşim olarak beni onurlandırırsın.
Jason, please, I don't want you to think of me as the bad guy here.
Jason, lütfen, beni kötü adam olarak görmeni istemiyorum.
I don't know what else you want from me, here.
Benden daha ne istiyorsun?
So, here's what's going to happen. You're going to give everything you have to me, I'll handle turning it all over to the authorities.
Olacak olan şu, elinizdeki her şeyi bana vereceksiniz yetkililere verme işini ben halledeceğim.
You told me it was beautifull up here.
- Bana yukarının çok güzel olduğunu söylemiştin.
You don't come in here, start movin all my furniture around, tellin'me how to do my job.
Buraya benim eşyalarımı taşıyıp işimi nasıl yapacağımı söylemeye gelmedin.
Well, what concerns me is the timing here.
Benim canımı sıkan konu zamanlama.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]