Messed up translate Turkish
5,531 parallel translation
What are the odds of Alice being completely messed up?
Alice'in tamamen mahvolma ihtimali nedir acaba?
Angry rappers helped me to cope with my messed up medical situation, too.
Öfkeli rap şarkıları berbat tıbbi durumumu yenmeme yardım etmişti.
What exactly is your messed up medical situation, Keyshawn?
Senin berbat tıbbi durumumun tam neydi Keyshawnn?
Messed up bad in Kabul, Afghanistan, broke about 18 bones in two legs.
Kâbil, Afganistan'da işler sarpasarmıştı.
Anyway, he was all messed up, and...
Her neyse, işi bitmiş haldeymiş ve...
- How do you like your ears getting messed up?
- Kulağınla oynanması nasılmış?
Looks like your car's pretty messed up.
Arabanız epey boku yemiş.
The King messed up.
Kral berbat.
He messed up bad.
Kötü berbat.
That's messed up.
Bu haksızlık.
Why is your hand messed up?
Senin eline ne oldu?
What we did was really messed up.
Yaptığımız harbiden kötüydü.
- How messed up is this alien thing?
- Bu uzaylı meselesi ne kadar karışık?
That's messed up.
Çok iğrenç.
I don't care how messed up these brains make you, I need you to think how we can bring this thing, this forcefield, down.
Yediğin beyinler seni ne kadar aptallaştırıyor umurumda değil bu güç alanını etkisiz bırakmanın bir yolunu bulmanı istiyorum.
- That's pretty messed up.
- Mahvolmuş.
She was messed up long before any of this happened.
Tüm bunlar yaşanmadan önce hayatı allak bullaktı zaten.
So, I should let you know I still feel, like, a little messed up over the, um...
Bilmen gerekir diye düşünüyorum, ben hala şeyden sonra berbat hissediyorum...
- Things are really messed up!
- İşler bayağı karıştı!
.. but he's completely messed up my life.
.. ama O, hayatımı ırgat pazarına çevirdi.
Messed up
Irgat pazarına çevirdi.
It's a confusing world out there, and who I am got messed up for a minute. And now I'm watching you ready to give all this up for me. I will not let that happen.
buranın dışında karmaşık bir dünya var ve bir anlık için berbat eden bendim ve şimdi görüyorumki benim için tüm bu şeylerden vaz geçmeye hazırsın bunun olmasına izin vermiyeceğim seni seviyorum ve eğer izin verirsen çok daha iyisini yapacağım
I've had a pretty messed up day, all right?
Felaket bir gün geçirdim tamam mı?
That's so messed up.
- Kafa gitmiş.
[Krakauer] So, Jimmy survived this thing that people don't survive... and he was really messed up.
[Krakauer] Yani, Jimmy insanların hayatta olmadığını, bu şeyi hayatta... ve o gerçekten berbat.
You messed up my car.
Arabamı mahvettin.
- I really messed up.
- Gerçekten batırdım.
Yeah, that's messed up, huh?
Çılgınlık, değil mi?
Fucking thing messed up my life once.
Hayatımı bir kere siken şey.
I think I messed up.
Sanırım işi bok ettim.
Yeah, but what if she comes back all messed up like the dog?
Evet, ama ya köpek gibi kafayı yemiş halde geri gelirse?
Everything just looks kinda... messed up cause they're remodeling.
Bu taraftan. Her yer biraz dağılmış görünüyor. Tadilat yapılıyor.
I was so messed up back then.
O zamanlar her şeyi berbat etmiştim.
I don't know, my... My stomach's just feeling a little messed up.
Bilmiyorum midem allak bullak oldu.
That's really messed up.
Bu gerçekten berbat duruyor.
I get it, I messed up.
Anlıyorum, hata ettim. Sana güvenmiştim.
Man, that thing is messed up.
Adam, bu şey berbat.
I mean, you know, messed up.
I demek, biliyor musun, berbat.
You are really messed up, aren't you?
Senin kafan iyice karışmış, öyle değil mi?
But I messed up.
Ama yanlış yapmıştım.
No, I messed that up.
- Olmaz o işi de batırdım.
It really messed me up.
Bu durum beni mahvetmişti.
They messed us up pretty good, didn't they?
Ağzımıza iyi sıçtılar, değil mi?
It was pretty fucking gay, so I messed it up and took'em over here.
Oldukça gay işi bir şeydi, ben de her şeyi berbat ettim ve onları buraya getirdim.
But the world's a pretty messed-up place, and I still gotta live in it.
Dünya çok boktan bir yer olsa da hâlâ içinde yaşamak zorundayım.
You messed this whole thing up!
Tüm ortalığı mahvetmişsin!
The way you treated me really messed me up for a long time.
Bu davranış uzun süre hayatımı mahvetti.
Kids born with messed-up parents, it's never their fault.
Darmadağın ailelerle büyümek çocukların hatası değil.
I messed that up and I gotta live with that, all right?
Hadise çıkardım ve bununla yaşamam lazım.
Well, somebody messed it up.
Birisi karıştırmış.
Leo Manicucci isn't some, like, crazy, messed-up mass murderer.
Leo Menicucci. - Bazı gibi değil, Çılgın, berbat katil.
upsy 47
uppercut 41
upstate 42
upham 30
upper east siders 33
up you go 144
up yours 130
up next 81
upside down 57
up top 130
uppercut 41
upstate 42
upham 30
upper east siders 33
up you go 144
up yours 130
up next 81
upside down 57
up top 130
up to you 126
up against the wall 84
up guy 119
up and at' em 72
up call 187
up the stairs 74
up north 49
up we go 50
up high 87
up now 50
up against the wall 84
up guy 119
up and at' em 72
up call 187
up the stairs 74
up north 49
up we go 50
up high 87
up now 50