English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ N ] / Neither can we

Neither can we translate Turkish

168 parallel translation
Neither can we.
Ne de biz.
For if we cannot respect that interior land, then neither can we respect the land we walk.
Eğer kendi iç dünyamıza sahiplenmezsek üzerinde yürüdüğümüz toprakları da sahiplenemeyiz.
Well, neither can we, with all that noise you're making.
Yaptığın gürültü yüzünden biz de uyuyamıyoruz.
- Neither can we.
Biz de öyle.
And neither can we.
Ve biz de pes edemeyiz.
Neither can we, with you chopping away. Please stop.
Senin balta sesin yüzünden hiçbirimiz uyuyamıyoruz.
Neither can we.
- Biz de öyle.
But he never stopped trying, and neither can we.
Ama denemeyi hiç bırakmadı ve biz de bırakamayız.
We can neither of us live at that place now. I'm convinced.
Hiçbirimiz artık burada yaşayamayız. Buna inanıyorum.
We can never change it, neither one of us.
Asla değiştiremeyiz, ikimiz de.
That's because his fear of the bomb is palpable and real in a way that neither we nor his family can grasp.
Çünkü bomba korkusu... o kadar somut ve gerçek ki... ne ailesi ne de biz bunu idrak edebiliriz.
We can't neither turn back nor go ahead.
Ne geriye dönebiliriz ne de devam edebiliriz.
Then we should get on admirably - neither can l,
O halde iyi anlaşacağız - benim de yoktur.
In our next action, we can risk neither miscalculation nor error by any man aboard.
Diğer hareketimizde ne hesaplama hatası ne de insan hatası olmamalı.
Neither do I. But we can ´ t take a chance.
Ben de. Ancak bunu tesadüfe bırakamayız.
Neither Jim nor I can trade a body we don't own.
Sahip olmadığımız bir vücudu takas edemeyiz.
Neither can I. What shall we do?
Ben de yaşayamam. Peki ne yapacağız?
If we can see nothing, then neither can American patrol planes.
Eğer hiç bir şey göremiyorsak, bu durumda Amerikan devriye uçakları da göremez.
When one is a little mature, then one doesn't think so much about success as about the game that science is, since we know that neither astronomy, not physics, just like the other sciences, does not give absolute knowledge, only, in a certain form, bring us closer to understanding, and, of course, no one thinks any more that an equation can catches the truth by the tail, any truth that is absolute.
Biraz olsun pişen biri, sonrasında bilim oyunu konusundaki başarısını pek düşünmüyor, ne astronominin ne de fiziğin diğer bilimler gibi mutlak bilgiye ulaşamadığını bildiğimizden bu yana sadece anlamamız için belli bir formda karşımıza getiriyor, elbette ki kimse denklemi ucundan tutup da gerçeğe, mutlak olan gerçeğe ulaşabileceğini artık düşünmüyor.
I mean, I feel this myself in my own relationship with my parents at the time of the war and with my children today, that, in a sense, they neither can nor wish to envisage the circumstances in which we lived in the war.
Ben bunu, savaş zamanlarında kendi ailemle olan ilişkilerimde ve şimdi çocuklarımla olan ilişkilerimde hissediyorum. Bir bakıma, savaş zamanlarındaki şartları ne tasavvur edebiliyorlar ne de bunu yapmayı arzuluyorlar.
We can neither drink nor sleep without his permission.
İzin olmadan ne içki içebiliriz.. ne de uyuyabiliriz.
By working together, we can both be winners and neither of us has to do that wager.
Birlikte çalışırsak, birlikte kazanabiliriz ve bidaha bahse girmeyiz
I mean, we're totally not friends... due to the fact that neither of us can stand each other.
Yani, tam olarak arkadaş değiliz birbirimiz üzerinde bir hakkımız yok.
We can find a place where neither Starfleet nor the Jem'Hadar will bother you.
Ne Yıldızfilosu ne de Jem'Hadar'ın bizi rahatsız etmeyeceği bir yer bulabiliriz.
Your Honors, we know that the uniform of a Judge can be counterfeit... and that the badge can be duplicated, and since neither the video nor the audio in this presentation... can identify the accused in any way,
Sayın yargıçlar yargıç üniformalarının ve rozetlerinin taklit edilebileceğini biliyoruz. Ve ne ses, ne de görüntülerle suçluyu teşhis edemediğimize göre bu davada, bu görüntülerin kanıt olarak değerlendirilmesine itiraz ediyorum.
Neither we nor any other animal can survive without them.
Ne biz ne de bir başka hayvan onlar olmadan yaşayamayız.
Neither have I. So, when we get out of here and we will get out of here what do you say we go down to Florida, get ourselves a boat we stock it with the nicest, yummiest things we can get our hands on and we go out there and catch ourselves a big, old, fat fish? Good.
Güzel.
Neither can play a drum if the world is not looking. I think we should go see it. Now there are fewer people.
Bütün dünya izlemezse davul bile çalamıyor.
But we can't wait forever. Neither can they.
Ama ne biz sonsuza dek bekleyebiliriz, ne de onlar.
And neither can Daddy. - We- -
Baban da binemez.
Neither can I. But together, maybe we can find a way.
Ben de yemek yapamıyorum. Ama beraber belki bir yol bulabiliriz.
Since neither of you remembers science class, let me remind you that while this liquid is highly infectious, we can and are going to make an antidote, a vaccine.
Hiçbiriniz fen dersini hatılamadığına göre, size hatırlatayım bir sıvı çok bulaşıcı olduğu zaman, ona karşı bir panzehir, bir aşı, yapabiliriz.
- I can't believe we're gonna see a game. - Me neither.
Maçı izleyeceğimize inanamıyorum.
Right, and neither can I, but what if we were to get a place together?
Doğru. Benim de öyle. Peki birlikte ayrı eve çıkacak olsak?
It's just... Neither of us can get up when we get knocked on our back.
Sadece ikimiz de sırt üstü düştük mü ayağa kalkamıyoruz.
There are forces in life we can neither explain nor control. Our fortune is not accidental... but a confluence of energy, negative or positive. Great days are coming!
Kaderimiz tesadüf değildir... fakat enerji etki edebilir.
Unless we can make carpets sustainably you know perhaps we don't have a place in a sustainable world but neither does anybody else making products unsustainably.
Eğer halıları sürdürülebilir olarak yapamıyorsak belki de sürdürülebilir bir dünyada yerimiz yok ama sürdürülebilir ürün yapmayan kimseye de yer yok.
Once again I tell you... neither time nor space can undo what we had together.
"Sana bir kez daha söylüyorum..." "... ne, zaman ; ne de mekan birlikte yaşadıklarımızı yaşanmamış yapamaz. "
We can't compete with the carnival... and neither can I countenance that we play to yet another empty house.
Karnavalla yarışamayız. La Perichole yokken, bunu başaramayız.
Neither can what we did, nor what we never will do...
Annem geri getirilemez. Ne yaptıklarımız ne de yapacaklarımız onu geri getiremez.
- Neither can we.
- Biz de öyle.
Neither can we.
Biz de inanamıyoruz.
We can't change that and neither can you.
Biz değiştiremezsiniz ve ne yapabilirsiniz.
But neither of us would have reached Our present comfortable position freezing our balls off If we didn't understand you can't cut the throat
Ama, huyları düzelebilecek her hergelenin... gırtlağını kesemeyeceğimizi bilmeseydik... ikimiz de bir tarafımızın donduğu... bu rahat konuma gelemezdik.
And we have to bust it open, but neither of us can do it.
Masayı kırmamız gerekiyor ama ikimiz de yapamıyoruz.
And we have to bust it open, but neither of us can do it.
Masayı kırmamız gerekiyor, ama ikimiz de yapamıyoruz.
And we're doing the same one block over... so they can't come to ground that block neither.
Biz de bir blok öteye gideceğiz. Yani o tarafa doğru gitmezler zaten.
We won't need neither signs nor relatives. He didn't sign and I can't operate him.
İmza yoksa onu ameliyata alamam.
We can't waste no time, neither.
Hiç vakit kaybetmemeliyiz.
We boomed back here for you, the switch went off perfectly, and now we've got Kalibak locked up on Earth where neither side can use him.
Tekrar seni haberdar ettik ve şimdi Kalibak dünyada kimsenin onu kullanamayacağı bir yerde mahkum.
Neither we aristocrats alone nor you and your soldiers alone can crush Caesar.
Ne biz aristokratlar ne de sen ve askerlerin tek başına Sezar'ı ezemez.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]