No one translate Turkish
91,116 parallel translation
Remind me the next time I forget, there is no one in this business who won't sell you out if they think there's a fucking nickel in it.
Olur da bu sektörde iki sent uğruna herkesin seni satabileceğini unutursam, bana bunu kesinlikle hatırlat.
No one sees a short play we can make.
Kimse yapabileceğimiz bir kısa pozisyon hamlesi göremiyor.
Well, there's no janitor with a heart of gold here to root you on, and no one gets on this field unless they are the fastest, strongest, or most talented person on the depth chart.
Burada sana tezahürat yapacak altın kalpli bir temizlikçi yok. Listedeki en hızlı, güçlü veya yetenekli kişi değilsen asla bu sektöre giremezsin.
I mean no one grows up hoping to investigate real estate fraud.
Demek istediğim kimse dolandırıcılıkta çalışmak için kendini yetiştirmez.
'Cause once you do it, no one's gonna hurt you again.
Çünkü yaptığında bir daha seni kimse incitemeyecek.
If this is nothing, no one will be more relieved than me.
Yanlış çıkarsa, kimse benden daha fazla rahatlayamaz.
No one's work is as important as yours,
Hiçbir iş sizinki kadar önemli değildir.
There's no one outside, Keith.
Dışarıda kimse yok, Keith.
But there is no'we'Keith, so I can shoot and no one will hear.
Yani Keith, iki kişi değilmiş, ateş edersem kimse duyamaz.
No one's there.
Hep boş bir yerdi.
There's no one left in 2163.
2163'te tek kişi kalmadı.
But although we may choose, as Americans, to scare ourselves once a year for fun... no one else tells any American when to shake in their boots at any other time.
Ama biz Amerikalılar her yıl eğlencesine kendimizi korkutmayı seçiyor olsak da bunun dışında hiç kimse bir Amerikalıya ne zaman tir tir titreyeceğini söyleyemez.
There's no one else here.
Başka kimse yok.
Yes. You address no one.
Sen kimseye hitap etmiyorsun.
No one deserves what you've been through.
Senin yasadiklarini kimse haketmiyor.
- And Marcel, no one's seen him in over 24 hours.
- Marcel... -... 24 saatten fazladır gören olmamış.
No one gets in or out.
Kimse girip çıkamaz.
No one protected ours.
Bizimkini kimse korumadı.
No one hurts my family and lives.
Aileme zarar veren herkes ölür.
No one.
- Herkes.
I hide from no one.
Kimseden saklanmam.
For instance, don't you find it odd that the Mikaelsons are hosting a party with Marcel, yet no one's seen him in over 24 hours?
Örneğin, Mikaelson'ların Marcel ile parti düzenlemesine rağmen, 24 saatten fazladır onu kimsenin görmemesi garip değil mi?
No one is dying today.
- Bugün kimse ölmüyor.
No one speaks French.
Kimse Fransızca konuşmuyor.
- No one calls us that.
- Bize kimse öyle hitap etmez.
The secret place where no one else would ever find it.
Kimsenin bulamayacağı gizli yere.
But then, no one would see our victory parade to the bubble.
Ama o zaman kimse kabine doğru zafer yürüyüşümüzü göremez.
No one goes in that room whose last name is not Byrde.
Aileden olmayan hiç kimse o odaya girmeyecek.
No one can wash $ 8 million down here.
Burada hiç kimse sekiz milyon dolar aklayamaz.
No one deserves the truth, sweetie.
Kimse gerçeği hak etmiyor tatlım.
There is no one female perspective, just like there is no one guy perspective.
Kadın bakış açısı olan kimse yok adam bakış açısı olan kimse olmadığı gibi.
No one.
- Kimseyle.
So... no one was left?
Ee, hayatta kalan olmamış mı?
No one can touch us.
Kimse bize dokunamaz.
No one.
Kimse.
There's no one else but us. You should share.
Kafandakileri bizimle paylaşmalısın.
Mafee, no one could take your place in my heart.
Mafee, kalbimdeki yerini başka hiçkimse dolduramaz.
No one guesses correctly.
Daha önce kimse doğru tahmin edememişti.
And if he doesn't need you anymore, no one does.
Onun sana ihtiyacı kalmazsa kimsenin de kalmaz.
No, Josh, I didn't tell him that one.
- Hayır Josh, onu ben söylemedim.
No, I've fucked all the girls that work for me, but I never fucked this one.
Hayır, benim için çalışan her kızı becerdim fakat bunu tanımıyorum.
You're no forger but you certainly have an eye for one and you know just the right person to use.
Sahtekar olmasan da, senin kesinlikle bir tarafının o yönde olduğunun farkındayım.
No, just one second.
Hayır, sadece bir saniye.
No matter what you do in your life, you always end up with the right one.
Hayatında ne yaparsan yap, her zaman doğruya ulaşırsın.
Everything is here, everything is ready, but there's no-one here.
Her şey, her şey hazır, burada ama burada kimse yok.
No-one had ever died here before this lady.
Hiç kimse bu bayan daha önce burada ölmüştü.
No-one ever thought about the opposite.
Hiç kimse şimdiye kadar tersini düşündüm.
But there's no-one here.
Ama burada kimse yok ki.
It is imperative no-one discovers where this stuff goes when it leaves here.
Bu malların yola çıktıktan sonra nereye vardığını kimsenin bilmemesi elzem.
No-one's going to open the door, just because you're knocking!
Sırf kapıyı çalıyorsun diye açacak değiliz!
No, except one.
- Pavel üst katta.
no one cares 99
no one is coming 18
no one else 150
no one leaves 33
no one is safe 26
no one knows 236
no one told me 33
no one will 35
no one can know 35
no one was hurt 33
no one is coming 18
no one else 150
no one leaves 33
no one is safe 26
no one knows 236
no one told me 33
no one will 35
no one can know 35
no one was hurt 33