No one else translate Turkish
5,141 parallel translation
Romeo starts off loving this girl named Rosaline, talking about how no one else could ever matter to him, and then the moment he sees Juliet,
Romeo, Rosaline diye bir kıza aşık olur ve gözünün başka hiç kimseyi görmeyeceğini söyler.
Give it to me, and no one else dies.
Onu bana verin ve kimse ölmesin.
And you're sure no one else could have found this out?
Ve bunu kimsenin öğrenemeyeceğinden eminsin öyle mi?
The fact is, no one else has come forward with a similar statement.
- Öyle ama şu an onu salamayız. İşin aslı, buna benzer bir ifadeyle de gelen olmadı.
We know for sure that no one else was in the cockpit.
Kokpitten birisi olmadığına eminiz.
When things got bad - - and they got real damn bad - - he was there when no one else was.
İşler kötü gittiğinde, iyice kötüleşmeye başladığında kimse yokken o yanımdaydı.
He only believes you, no one else.
Senden başka hiç kimseye inanmıyor.
He could see what no one else could.
Kimsenin göremediğini görebiliyordu.
No one else recognized this guy before we got here? I don't know.
Yani bizden önce adamı tanıyan olmamış.
No one else feels like we could stand to be just a little more affectionate?
Kimse biraz daha sevecen davranmak istemiyor mu?
He's acting as if he knows something important that no one else knows.
- Eğer öyle fantezileri varsa... - Hayır. Kimsenin bilmediği çok önemli bir şeyi biliyormuş gibi davranıyor.
Because no one else saw the Pipz that way,
Ama kimse Pipz'i öyle görmedi.
Okay. If you come now, it's lunchtime, but they're gonna let us in. No one else can get in.
Şimdi gelirsen, yemek saati ama bizi içeri alacaklar.
No one else knows you're Internal Affairs?
İçişleri'nden olduğunu başka kimse bilmiyor mu?
And we'll reclassify them so no one else can, either.
Başka kimse de kullanamasın diye onları yeniden sınıflandıracağız.
No one else has to die here.
Kimsenin ölmesine gerek yok.
No one else can see you either.
- Seni başka kimse görebiliyor mu?
When I leave, no one else will come, no one to hear your stories, study your deadly artifacts.
Ben ayrıldığımda, kimse gelmeyecek kimse senin hikayelerini duymayacak, ölümcül eserlerin üzerine çalışmayacak.
No one else.
Başka kimse değil.
I believed in what I was playing and no one else did.
Yaptığım bestelere inanmıştım ama başkaları inanmadı.
No one else has loyalty for their homeland, so why should I?
Başka kimse ülkesine sadık değil, ben neden olayım ki?
He looked up to you when there was no one else to look up to.
Etrafında başka kimse yokken seni örnek aldı.
I SAW WHAT NO ONE ELSE COULD SEE.
Başka kimsenin göremediğini gördüm.
I'm the attending on duty. No one else was brought in.
Nöbetçi doktor benim ve başka kimse getirilmedi.
After you change, no one else will understand.
Sen değiştikten sonra, kimse seni anlamayacak.
All right, no one else had access to that room except Alvarez and the feds.
Alvarez ve federellarden başka kimsenin o odaya erişimi yoktu.
She was a "no one else can ever need anything because it's all about her" kind of child.
O, "başka hiç kimsenin bir şeye ihtiyacı olamaz, çünkü ondan başkası mühim değildir" türünden bir çocuktu.
No one else had access to that room except Alvarez and the feds.
Alvarez ve federaller dışında o odaya kimse giremez.
'Cause no one else's mom makes cookies.
Çünkü annesi kurabiye yapabilen başka kimse yok.
You'll need help against Balfont, and no one else can know that Montgomery's being held, ready to be brought against me.
Balfont'a karşı yardıma ihtiyacın olacak, ve başka hiç kimse Montgomery'nin tuksak olduğunu ve benim aleyhimde konuşacağını bilmemeli.
I mean, no one else is, but who knows.
Yani burada kimse mutlu değil ama kim bilir.
Will Gardner hired me when no one else would.
Hiç kimse beni işe almazken Will Gardner almıştı.
I'm guessing it's'cause no one else wants to talk to you.
Sanırım kimse seninle konuşmak istemiyor diye böyle.
The killer shot Doe and then covered up the number so no one else could use it.
Doe'yu oldurdu ve numarayi buraya gizledi bu yuzden kimse kullanamasin diye.
But there is no one else I can turn to.
Ama gidebileceğim başka hiçkimse yok.
Ariadne had no one else she could turn to.
- Ariadne'nin gidecek kimsesi yoktu.
Into my left inner thigh, as a way of telling him that no one else would ever see that.
Kendimce burayı senden başka kimse görmeyecek demeye çalışıyordum. Bunu geç de görelim.
No one else is reporting it.
Başka kimse bildirmiyor.
No one else is going to help him.
Ona başka kimse yardım etmez.
So if you want something, you have to decide how to get it, because no one else is gonna get it for you.
Eğer bir şeyi istiyorsan onu nasıl yapacağına karar vermelisin çünkü kimse onu senin için yapmayacak.
There is no one else in here.
Burada başka kimse yok.
The killer may have known they were sick when no one else did.
Katil, kimse bilmiyorken onların hasta olduğunu biliyor olabilir.
How there was no one else like you, and never would be.
Bir eşinin daha olmadığını hiç de olmayacağını.
Is this one of those things where we're talking about Herb but we're actually talking about something else? - No, I was talking about Herb.
Bu, Herb hakkında konuşuyoruz ama aslında başka bir şey hakkında konuşuyoruz durumu mu?
No-one else knew he was in there.
Kimse onun orada olduğunu bilmiyordu.
Who else is with you? No one.
- Yanınızda başka kim var?
And no-one else knew more than the names on that list, apart from me. Good.
Ayrıca o listedeki isimleri benden başka daha fazla bilen yok.
You're going to give me that fucking eye, because I am taking an eye back to Texas no matter what and if it isn't that one, I will find one some place else!
Bana o lanet olası gözü vereceksin çünkü ne olursa olsun Teksas'a bir göz götüreceğim ve o olmazsa başka bir yerden bulurum!
I mean, no-one else saw this mystery woman, who's apparently Asian, so she'd have stuck out like a sore thumb in that place.
Yani, hiç kimse Asyalılara benzeyen o mistik ben buradayım diye bağıran kadın tipini görmemiş.
I have no-one else.
Başka kimsem yok.
But like everyone else, as long as they were profiting in a fat way, no one wanted to know where the bags of cash were really coming from.
Ama herkes gibi,... kazanç getirdiği sürece,... para çantalarının nereden geldiğini kimse bilmek istemez.
no one else will 17
no one else knows 23
no one else's 24
no one cares 99
no one is coming 18
no one 1789
no one leaves 33
no one is safe 26
no one knows 236
no one told me 33
no one else knows 23
no one else's 24
no one cares 99
no one is coming 18
no one 1789
no one leaves 33
no one is safe 26
no one knows 236
no one told me 33
no one will 35
no one can know 35
no one was hurt 33
no one's coming 31
no one did 53
no one will ever know 42
no one gets hurt 30
no one can 176
no one will know 78
no one ever does 29
no one can know 35
no one was hurt 33
no one's coming 31
no one did 53
no one will ever know 42
no one gets hurt 30
no one can 176
no one will know 78
no one ever does 29