Not too hard translate Turkish
389 parallel translation
But not too hard!
Ama o kadar da sert olmasın!
Not too hard.
Fazla sert değil.
Not too hard.
Fazla değil ama.
He's a bit of a braggart, I suppose, but he's not too hard to take in small doses.
Biraz kendini beğenmiş, sanırım, fakat küçük dozları yutmayacak kadar güç biri değil.
Oh, it's not too hard.
Oh, çok zor değil.
Anything that is not too hard. Then just ask for Fuentes.
Karnımı doyuracak kadar kazanabileceğim bir iş.
But not too hard strigaþi.
Biliyorsunuz, tantana sevmiyorum.
Hey, not too hard!
Hey, çok zor değil!
Happy to see that thanks to my wife your widowhood is not too hard for you
Karım sayesinde dulluk döneminizin çok zor geçmediğini görmekten mutluyum.
- Morning Ingalls, not too hard.
- Günaydın Ingalls, o kadar da sıkı çalışmıyorum.
Not too hard, Chief.
O kadar da sıkı değil Şef.
Punish me, but I beg you, not too hard.
Cezalandır beni, ama sana yalvarıyorum, çok sert olmasın.
Now, that's not too hard, is it?
Çok da zor değil, değil mi?
It's not too hard because it's not that many.
Çok zor değil, çünkü o kadar çok isim yok.
Not too hard, man!
Hadi adamım çok zor değil.
I hope my poor English is not too hard on your ears.
Umarım zayıf İngilizcem kulaklarınızı çok rahatsız etmez.
Sometimes I have to get kind of worked up to be the wolf, but it's not too hard.
Bazen kurdu açığa çıkarmam için biraz uğraşmam gerekiyor ama o kadar da çok değil.
Not... not too hard.
Değil, zor değil.
Work's not too hard, and you'd have lots of free time.
İş ağır değil, çok boş vaktiniz olacak.
Not too hard, Daniel-san if Miyagi have money for lease, deposit, fix-up.
Olmazdı Daniel-san... Miyagi'nin kira, depozit ve tamirat için parası olsaydı.
Single pump, not too hard.
Tek sıkış, ama çok sert değil.
Not too hard.
Not too hard.
How hard it must have been for you. Not being able to tell anyone too.
Kimseye anlatamamak senin için çok zor olmuştur.
Say, you're not taking it too hard.
Fazla, şaşırmışa benzemiyorsun.
No, No, not going to eat on you, Gus, you have to work too hard for your money.
Olmaz Gus, kabul edemem. Zaten geçinmek için çok fazla çalışıyorsun.
It's best not to drive his kind too hard.
En iyisi böylelerini çok germemek.
She's not too bright, but she is a hard worker.
Pek zeki değildir ama çok çalışır.
I'm not a prude, but if I let go once, it'd be too hard to stop.
Çok iffetli değilim ama bir kere ucunu bırakırsam, durdurmak zor olur.
I'm just a poor old boy. I work hard for not too much. But dogs and kids like me.
Ben fakir bir çocuğum, çok çalışır az kazanırım.
Careful not to work too hard, Inspector.
Bu kadar çok çalışmamaya dikkat edin müfettiş.
- Say, you're not taking it too hard.
- Evet. Fazla, şaşırmışa benzemiyorsun.
Stan? Hit me, but not too hard.
Bana ver, ama çok sert olmasın.
It's not too hard to see why.
Niçin olduğunu anlamak zor değil. Kafalarında karılar vardı.
I'm not trying too hard for the Hungarian accent...
Macar aksanını tam da beceremiyorum ama...
That did not sound too hard.
Çok da zor bir iş sayılmaz.
A lonely breed. Hard men, proud men, not too proud to cry, nor shed a tear.
Yalnız bir adam cesur ve güçlü ama ağlamaktan korkmayan bir adamdı burada yatan.
To you I commit the care of cleaning up everywhere but be very careful not to rub the furniture too hard, for fear of wearing it out.
Siz her yeri temizlemekten sorumlu olacaksınız. Ama sakın mobilyaları çok fazla temizlemeyin, eskimesinler.
Do not work too hard.
Fazla yormayın kendinizi.
I can't blame you for not coming back. I really did push too hard.
Gelmediğin için seni suçlayamam, gerçekten fazla ileri gittim.
I'm working hard in the family business, so not too often.
Aile işimizde çok çalışıyorum o yüzden de sık göremiyorum.
I hope he's not trying too hard to impress me.
Umarım beni etkilemek için kendine çok yüklenmez.
It's not very hard, you shouldn't think too deeply into it.
Bu kadar düşünmene gerek yok.
YOU MAY FIND THIS HARD TO BELIEVE, BUT THERE WAS A TIME IN MY LIFE WHEN I WAS NOT TOO TERRIBLY DISCRIMINATING
İnanmak zor geliyor ama, hayatımın kontrolden çıktığı bir dönemdi.
I'm counting on it not being too hard to find out where they'd been.
Nereye gittiklerini bulmanın çok zor olmayacağına inanıyorum.
Do not overdo it on him too hard.
Onu fazla zorlama.
Not "too high," "too hard," right?
Çok Yüksek değil?
It came too hard. I'm not a kid anymore.
Ne de olsa artık çocuk değilim.
Just ty not to kill me too hard, son.
Beni öldürme sakın evlat.
- You're trying too hard. - No, I'm not.
Tatlım, tutuldun iyice.
Try not to be too hard on yourself.
- Kendine yüklenme.
Now, I'm gonna have to notify the insurance company. They're not gonna be too happy because this baby's gonna be hard to replace.
Bakın, bu durumu sigorta şirketine bildireceğim ve onlar da hiç mutlu olmayacaklar çünkü bebeğimin yerini doldurmak çok zor.
not too shabby 64
not too bright 16
not too bad 203
not too long ago 36
not too late 30
not too much 153
not too hot 19
not too many 25
not too fast 55
not too good 62
not too bright 16
not too bad 203
not too long ago 36
not too late 30
not too much 153
not too hot 19
not too many 25
not too fast 55
not too good 62
not too far 44
not too tight 35
not too close 43
not too long 47
not too 17
not too well 25
too hard 42
hardware 22
hard 725
hardy 174
not too tight 35
not too close 43
not too long 47
not too 17
not too well 25
too hard 42
hardware 22
hard 725
hardy 174
hardly 502
harder 533
hardman 24
hardcore 24
harding 62
hard pass 21
hardison 43
hard kill 18
hard day 29
hard times 35
harder 533
hardman 24
hardcore 24
harding 62
hard pass 21
hardison 43
hard kill 18
hard day 29
hard times 35
hardly ever 25
hard work 70
hard to tell 74
hard worker 16
hardworking 26
hard to starboard 26
hard to explain 19
hardly at all 16
hard to say 179
hard right 23
hard work 70
hard to tell 74
hard worker 16
hardworking 26
hard to starboard 26
hard to explain 19
hardly at all 16
hard to say 179
hard right 23