English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ N ] / Not too bad

Not too bad translate Turkish

1,352 parallel translation
- Not too bad.
— Çok kötü değil.
Not too bad
Fena değil.
It's not too bad.
O kadar kötü değil.
Not too bad, I guess.
Çok kötü değil, sanırım.
- Not too bad.
- İdare eder işte...
That's not too bad. I'm moving to Daxing.
Cok kotu degil ben Daxing'e gidiyorum.
I find lf l keep a little bottle of eye drops handy, lt's not too bad, really.
Yanımda biraz göz damlası olunca o kadar da kötü olmuyor.
It's not too bad. Two hundred bucks ought to cover it.
Muhtemelen iki yüz papele patlar.
Mom's not too bad.
Annem de fena değil.
- Oh, not too bad, considering.
- Durumumu düşünürsen, fena değil.
Not too bad.
Çok fazla değil.
I'm trading in a car dealer for a heart surgeon, so that's not too bad, huh?
Bir kalp cerrahı ile araba satıcısını takas ediyorum, o kadar kötü değil, değil mi?
Oh, this is, you know, not too bad.
Aslında bu o kadar da kötü değil.
Seriously, it's not too bad.
Dönmek o kadar zor değil.
Not too bad, all things concerned.
Her şey düşünülürse, hiç de fena değil.
Not too bad.
Fena değilim.
Not too bad.
Hiç fena değil.
Well, not too bad.
Çok kötü değilim.
- Not too bad.
- Çok kötü değil.
- It's not too bad.
- Çok kötü değil.
Not too good, not too bad.
Ne çok kötü, ne çok iyi.
Not too bad.
- Ne kadar fena değil?
How not too bad?
80 kadar.
It's not too bad...
O kadar da kötü değil...
Not too bad.
Çok kötü değil.
And the rest of it is not too bad at all.
Ve kalanlar... hiç de fena değil.
Not too bad.
Fena değil.
This substitute is not bad, she can teach mathematics, too.
Bu yedek öğretmen fena değil, matematik de öğretiyor.
This might not be too bad, Kitty. Hey, hey!
Bunlar kötü olamaz, Kitty.
Too bad they're not as big as mine.
Benimki kadar büyük değil.
Too bad for Meng, but it's not your fault, or Li Mu Bai's.
Meng için üzgünüm, ama bu ne senin ne de Li Mu Bai'nın hatası.
- It's too bad you're not sexy.
Seksi olmaman çok üzücü.
Too bad we're not running in France.
Fransa'ya gitmediğimiz için çok kötü!
Not too bad.
O kadar da değil, yetmiş saat kadar.
Too bad she's not German.
Çok kötü, o Alman değil.
Be careful not to hurt them too bad.
Onlara fazla vurma, olur mu?
Too bad I'm not focusing now.
Ne kötüki, şu anda odaklanmıyorum.
Too bad it's not playing, I'd take you to see it.
Şuan göstermiyor olması çok kötü, seni götürmek isterdim.
Too bad I'm not a lady.
Çok kötü, ben bir bayan değilim.
Too bad you're not a paying guest. This scene would have been even more heinously awkward.
Bu sahne iğrenç bir şekilde daha sıkıntılı olabilirdi.
- Too bad you're not dying.
- Ölmeyecek olman çok kötü.
So you're saying you're not only a bad father, but a bad husband, too?
Yani, sadece kötü bir baba değil ayrıca kötü bir koca olduğunuzu da mı söylüyorsunuz?
Because I'm saying sorry for yelling at you, not the other part! Well, too bad.
Çünkü sana bağırdığım için özür diliyorum, diğer konu için değil.
Not... too bad.
Fazla... kötü değil.
Oh, my baby. Oh, my baby. You mean, you're not hurt too bad or dead?
Bebeğim, ağır yaralı ya da ölü değilsin değil mi?
If not, too bad.
Duygulanmazsa, çok kötü.
Too bad she doesn't know that you are not the same rich man she married.
Evlendiği adamın o eski zengin adam olmadığını bilmemesi ne kötü.
Not too bad. About 40 pounds.
Fena değil 20 kilo kadar.
Too bad, but not our cause.
Çok kötü ama sebebi biz değiliz.
- Not too bad.
- Fena değil.
- That is not too bad.
- Sanmıyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]