Of anything translate Turkish
19,560 parallel translation
That's no proof of anything.
- Bu hiçbir şeyi kanıtlamaz.
You have no proof of anything.
- Hiçbir kanıtın yok.
Ms. Gibbs, he may be a fraud in your court, but since he hasn't been convicted of anything, he isn't one in mine.
Bayan Gibbs, sizin mahkeme salonunuzda sahtekâr olabilir ama herhangi bir hüküm giymediği içindir ki benimkinde yok.
In my experience, a grown man who keeps a photograph of his mother on his desk at work is capable of anything.
Tecrübelerime göre, eğer yetişkin bir erkek annesinin resmini masasında tutuyorsa, her şeyi yapabileceği anlamına gelir.
Now as far as I can see you ain't got a warrant and you definitely ain't got any evidence of anything untoward, cos well there ain't nothing happening.
Gördüğüm kadarıyla arama izniniz yok. ve kesinlikle uygunsuz olan birşey olduğuna dair bir kanıtın yok. Çünkü burda yanlış bişey yok.
I don't remember very much of anything at all that day, really.
O güne dair çok fazla şey hatırlamıyorum aslında.
I never had a first anniversary before... of anything.
Daha hiç bir şeyin yıl dönümünü kutlamamıştım.
- Have you gotten rid of anything today?
Daha hiçbir şey atmadınız mı?
If you can think of anything else... Here.
Aklınıza başka bir şey gelirse...
Do you think I'm scared of anything right now?
Şu anda bir şeylerden korkuyorum mu sanıyorsun?
My... infirmities. I don't feel much of anything anymore.
Kusurumdan dolayı artık pek bir şey hissetmiyorum.
- Can't think of anything.
- Aklıma başka bir şey gelmiyor.
And it turns out they have a lot more in common with Harvard that we thought, because none of them wants to do anything to do with us because our leadership sucks.
Görünüşe göre Harvard'la aralarında çok daha fazla ortak yön varmış çünkü hiçbiri bizimle işlerinin olmasını istemiyor çünkü yöneticimiz berbat!
Rachel, Mike is going to have to watch you do what he dreams of doing, and if he's anything like Harvey, he probably thinks he can do it better than you.
- Rachel, Mike her zaman hayalini kurduğu şeyi senin yapmanı izleyecek ve eğer Harvey'ye az da olsa benziyorsa senden daha iyi yapabileceğini düşünüyordur muhtemelen.
And if she rattles you for one of those goddamn seconds, they're gonna see you as a fraud, and they're never gonna see you as anything else.
Ama eğer senin hakkında o sebeplerden herhangi bir şey söylerse seni sahtekar olarak görecekler. Başka bir şey olarak değil. Pekala.
And if she rattles you for one of those goddamn seconds, they're gonna see you as a fraud and they're never gonna see you as anything else.
Seni bir kere dahi saf dışı bırakırsa seni bir sahtekâr olarak görecekler. Başka bir şey olarak değil.
Not one day of her pregnancy did she ever think of you as anything but a curse.
Hamilelik döneminde tek bir gün dahi lanet olduğundan başka bir şey düşünmedi.
- Anything out of line?
Gözden kaçan herhangi bir şey?
Liz, if anything happens to you, if you get hurt, or taken, none of this means anything.
Sen yaralanır ya da kaçırılırsan bunların hiçbir anlamı olmaz Liz.
I would give anything to be a part of that child's life.
O çocuğun hayatının bir parçası olmak için her şeyimi verirdim.
Anything else is a waste of ammo.
Başka bir şey cephane kaybıdır.
Well, have you considered the fact that this Roman Kozar might just tell you anything you want to hear in order to get out of whatever charge you apparently have against him?
Roman Kozar'ın ona karşı kullanabileceğiniz suçlamalardan kurtulmak için duymak isteyeceğiniz şeyleri söyleyebileceğini dikkate alıyor musunuz?
Look, none of us are gonna say anything to the police.
Bak, hiçbirimiz polise bir şey söylemeyecek.
I can't do anything for your brother, so, please, let me get us out of here.
Kardeşin için bir şey yapamam, bu yüzden, lütfen buradan birlikte gidelim.
Of course, nobody saw anything.
Tabii ki gören kimse yok.
I promise I won't let any of my idiot friends do anything stupid again.
Söz veriyorum aptal arkadaşlarımın tekrar bir aptallık yapmalarına izin vermeyeceğim.
Sports, chores, board games, outings, music, pillow forts, anything I could think of.
Spor, ayak işleri, kutu oyunları, gezmeler, müzik, yastıktan kaleler, aklıma ne gelirse.
I would, but you're actually a real person, and the thought of intimacy or... really anything beyond a night of meaningless sex is just... it's totally crushing on an existential level, so... rain check?
İsterim ama sen gerçek bir kişisin ve samimiyet düşüncesi veya her şeyden öte tek gecelik anlamsız seks tamamen varoluşsal düzeyde mahvediyor.
And I love you, more than anything, but this is bigger than all of us.
Ben de seni her şeyden çok seviyorum ama bizden çok daha önemli.
Do these mean anything to either of you?
Size bir şey ifade ediyor mu?
My dad was a pilot, not a pro or anything like that, but he taught me a lot of...
Babam pilottu, profesyonel ya da onun gibi bir şey değildi ama bana çok şey öğretti.
Do we know anything yet about where he was being held, outside of "hell"?
Cehennem hariç nerede tutulduğunu biliyor muyuz?
Anything you need, he can get it for you and he's one of the most dangerous guys in the world.
İhtiyacınız olan her şeyi sizin için temin edebilir ve dünyadaki en tehlikeli adamdır.
And did she say anything about any more of the Ahmadis coming to the States?
Ahmadilerin buraya gelişiyle ilgili bir şey söyledi mi?
I have control of the other elevators, but I can't do anything about SIOC.
Diğer asansörleri kontrol ediyorum ama SIOC için bir şey yapamam.
At the end of the day, I'd do anything for Sadie, and she knew it.
Günün sonunda Sadie için herşeyi yapardım, ve o da bunu biliyordu.
May I remind you that neither of us will ever discover anything more important or wonderful than what is in that desert?
Hiçbirimizin çölde var olandan çok daha önemli ya da güzel bir şeyler keşfetmeyeceğimizi size hatırlatabilir miyim?
A great tomb, a royal tomb, a pyramid or anything of that sort is like... a beacon in the desert, saying, "This is where the treasure's buried."
Büyük mezar, kraliyet mezarı, piramit ya da bunun gibi şeyler "Hazinenin gömülü olduğu yer burası!" diyen çölde bir meşale gibidir.
Neither one of us will ever discover anything more important, more wonderful, than what is out there in that desert.
Hiçbirimiz çölde var olandan çok daha önemli ya da güzel bir şeyler keşfedemeyeceğiz.
But I was actually going to ask you, Mr Lacau, of the items that we have sent along to the Museum, we've yet to hear anything back on decisions of distribution of the finds.
Aslında şunu soracaktım Bay Lacau. Müzeye yolladığımız eşyaların bulunan eşyaların bölümü konusunda verilen kararlardan henüz haberdar değiliz.
The Museum of course, gets first pick, but we've yet to hear anything back.
Seçme önceliği elbette Müze'de ama henüz bir haber alamadık.
From now on, anything found in the valley is the property of the Antiquities Service.
Şu andan itibaren Vadi'de bulunan herhangi bir şey tarihi eserlere ait olacak.
But I am sick of being, like, yanked around by my brain at this point... chain at this point, so I am not giving you anything unless you tell me what's really going on.
Ama beni dışarda bırakmanızdan elim kolum bağlı bırakmanızdan sıkıldım. O yüzden size hiçbir şey söylemiyorum bana gerçekte neler döndüğünü anlatana kadar.
You don't look at him, you don't talk to him, and I don't make you chop anything off of him.
Ona bakmayacaksin, onunla konusmayacaksin ben de sana onun bir yerini dogratmayacagim.
If anything else happens, I can take care of it.
Başka bir şey olursa ilgilenebilirim.
If we're gonna make anything off of this, we gotta get that paparazzi pizza dough.
Eğer bir şeyler kazanmak istiyorsak paparazzi pizza hamuruna ihtiyacımız var.
Look for bursts of radiation... Splinter signatures... Anything that might indicate there was another time traveler in that room with her.
Radyasyon patlamalarına ayrıştırma kalıntılarına odasında başka birinin varlığını kanıtlayabilecek her şeyi kontrol edin.
I will say, if anything, Barry sure has an ample number of fathers to kill.
Söylemeliyim Barry'nin öldürülecek bir sürü babası var.
I am not capable of running this station anymore, or anything else, as far as that goes, so when I get her back, and I will, I resign.
Artık bu istasyonu veya herhangi bir kurumu yönetmeye gücüm yetmiyor. Onu geri aldığım zaman, ki alacağım, istifa edeceğim.
I am not giving this pitiful person the satisfaction of being anything.
Bu acınası şahsa bir şeyler olabilme hazzını verecek değilim.
I never suggested anything of the sort.
Öyle bir şey demedim ki ben.
anything you want 299
anything 4271
anything else i can help you with 18
anything else 1903
anything is possible 128
anything can happen 91
anything you can do 21
anything you need 253
anything for you 105
anything else you need 38
anything 4271
anything else i can help you with 18
anything else 1903
anything is possible 128
anything can happen 91
anything you can do 21
anything you need 253
anything for you 105
anything else you need 38
anything you say 115
anything goes 61
anything for me 24
anything else i can get you 16
anything missing 28
anything at all 445
anything's possible 153
anything out of the ordinary 49
anything you want to tell me 32
anything but that 44
anything goes 61
anything for me 24
anything else i can get you 16
anything missing 28
anything at all 445
anything's possible 153
anything out of the ordinary 49
anything you want to tell me 32
anything but that 44