On your bike translate Turkish
193 parallel translation
What do you do when you're not riding around on your bike?
Motorsikletle dolaşmadığın zaman neler yapıyorsun?
Casey, up on your bike and go on home and take this with you.
Casey, bisikletini al ve eve git. Bunu da birlikte götür.
Macey, get on your bike, get over to the amusement pier.
Macey, bisikletine bin, parkın iskelesine git.
I think you jumped on your bike, pedaled home and whacked off!
Bence bisikletine atladın, son sürat eve gidip mastürbasyon yaptın!
Is Dottie still working on your bike?
Dottie hala bisikletin üzerinde çalışıyor mu?
Fuck the Kentrcky Fried Tutkey and get on your bike!
Başlatma hindine de bisikletine bin!
- Get on your bike!
- Bisikletine bin!
You used to ride me up on your bike up Lydon Hill.
Beni Bisikletle Lydon Tepesine çikarirdin,
You're tired, it's dangerous on your bike.
Yorgunsun, motorla gitmek tehlikeli olabilir.
Can't you come on your bike?
Bisikletinle gelemez misin?
Come on. Let's go. On your bike.
Hadi gidiyoruz.
It's funny. When I was in town, I saw you on your bike.
Şehre indiğimde seni bisikletinle gördüm.
Since you're slow on your bike.
Madem ki hızlı süremiyorsun.
- On your bike?
- Bununla mı?
Don't take them anywhere on your bike.
Onları motorunla gezdirme.
You were on your bike, and you just dropped it.
Bisikletteydin, ve onu düşürdün.
Now would be a good time for you to get on your bike and take your ass home.
Şu an motoruna atlayıp evine dönmen için iyi bir vakit gibi görünüyor.
On your bike, Constable.
Bisikletine bin, Constable.
Ride her on your bike. she'll get tired.
Onu bisikletine bindir, yorulacak.
Put a lot of miles on your bike.
Motorunla bayağı gezmişsin.
Why don't you get on your bike, go to the store and get some?
Neden bisikletine binip marketten kendine süt almıyorsun?
On your bike.
Bisikletine.
So I hope you all sign up, get on your bike and cross the finish line, but tonight, let's all have a good time.
Umarım hepiniz katılırsınız, bisikletlerinize atlar ve bitiş çizgisine ulaşırsınız.
- I bet there's one on your bike. - Oh!
Bisiklette olduğuna bahse girerim.
Everything, don't know how you'll manage this lot on your bike.
Evet, hepsi var. Ama bunları motorda nasıl taşıyacaksın?
You're tired, it's dangerous on your bike.
Yorgun görünüyorsun, motorla gitmek tehlikeli! .
I'll get on your bike for you're trying so hard.
Seninle geliyorum çünkü çok ısrar ettin.
Because if your butt isn't on that bike by 6 a.
Çünkü sabah 6'da o bisikIette değiIseniz...
On your bike, Pompon.
Git hadi!
I came for the ride on your new bike, Jerry, not for this.
Yeni bisikletinle gezmeye geldim, bunun için gelmedim.
Hey, your bike's still on fire.
Hey, motorun hala yanıyor.
Get on your bloody bike and find him for Christ's sake.
Bisikletine bin ve git onu bul, Tanrı aşkına!
You'll get there on time if you take your bike.
Eğer bisikletini alırsan işe geç kalmazsın.
You're never gonna buy a bike sitting on your ass eating and watching boats go by.
Öyle kıçının üstüne oturup, tıkınarak geçen gemileri seyredersen sen biraz zor bisiklet alırsın.
Well, why don't we leave your bike here... and I'll get you to where you need to be double-quick on the back of mine?
Peki, neden bisikletini burada bırakmıyoruz ve ben seni gideceğin yere iki kat hızlı götürmüyorum?
I'II take your bundle on my bike.
Bohcani bisikletime alayim.
On your bike?
- Nasıl mı?
Your mother had an accident on her bike yesterday.
Annen dün bisikletiyle bir kaza geçirmiş.
There will be a suitable boy outside your school on Monday at 2 : 30 with a very expensive bike.
Uygun bir oğlan gelecek pazartesi 1 4 : 30'da okulun önünde bekleyecek pahalı bir bisikletle.
You're careful on your father's bike?
Babanın bisikletine iyi bakıyor musun?
Hey, don't go ridin'around on your huffy bike just because Grace tells me things she doesn't tell you.
Hey! Grace, sana söylemediği şeyleri bana söylüyor diye çirkinleşme.
I like a woman with a backside you can park your bike in and rest a pint on.
Kadın dediğinin kaidesi bisikletini park edebileceğin kadar büyük olmalı.
Come on. Get off your bike.
Hadi, in bisikletinden.
You get on that bike, I will cut your legs off before the bike does.
O motosiklete binersen motosikletten önce ben senin bacaklarını keserim.
I thought your mom didn't want you on a bike.
Annen motosiklete binmene izin vermiyordu hani.
Let me see the look on your face on Christmas morning when you creep down the stairs and see that red bike under the tree.
Noel sabahı merdivenlerden inip ağacın altında o kırmızı bisikleti görünce yüzünde oluşan ifadeyi göster bana.
You can't learn to ride a bike on your own.
Kendi başına bisiklete binmeyi öğrenemezsin.
On the bike It's your Job Not the girl
Senin için motorlar üzerine kızın üzerine değil
Weevil. Put one on the back of your bike?
Weevil. motorunun arkasına bir tane takmak ister misin?
You put the bike down on the salt, it's like coarse sand paper... it's going to rub your head right off.
Motosikleti tuza salıyorsun, altında tıpkı zımpara taşı gibi oluyor. Kafanı uçurur.
Found your blood on Mikey's bike.
Mikey'ın bisikletinde senin kanını bulduk.
on your behalf 19
on your mark 94
on your knees 587
on your marks 92
on your right 71
on your birthday 23
on your left 74
on your knees now 16
on your way 112
on your feet 441
on your mark 94
on your knees 587
on your marks 92
on your right 71
on your birthday 23
on your left 74
on your knees now 16
on your way 112
on your feet 441
on your desk 31
on your toes 27
on your own 129
on your stomach 27
on your head 43
on your side 26
on your way out 27
on your 38
on your back 34
on your face 24
on your toes 27
on your own 129
on your stomach 27
on your head 43
on your side 26
on your way out 27
on your 38
on your back 34
on your face 24