English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ O ] / On your wedding day

On your wedding day translate Turkish

147 parallel translation
That on your wedding day she left you at the church door and went off with a saddler named Richard Truton.
Düğün gününüzde, sizi kilisede bırakmış ve kaçmış. Richard Truman isimli biriyle.
Remember, on your wedding day it's all right to say yes.
Unutma, düğün gününde evet demenin sakıncası yok.
You must've been so beautiful... on your wedding day
Düğününde harika görünmüş olmalısın.
- You're supposed to be nervous on your wedding day. - Right.
Düğün gününde gergin olman çok doğal.
Muriel saw them fucking in the laundry on your wedding day.
Muriel onları senin düğününde çamaşırhanede düzüşürlerken gördü.
Lois, you can't ignore what took place on your wedding day.
Lois, düğün gününde yaşananları gözardı edemezsin.
Remember the advice your father gave you on your wedding day.
Babanın düğün gününde verdiği öğüdü hatırla.
It should. Not all the time but at least on your wedding day. His heart should do a hop, right?
Yani her zaman değil ama...,.. en azından düğün günü, kalbi tören sırasında biraz oynamalı, değil mi?
Even on your wedding day, the suit, the smile the night back at the hotel.
Düğününde bile olabilir, belki kıyafeti, belki gülüşü, gece otelde...
But you admitted you didn't believe it on your wedding day.
Pekâlâ, ifadenize göre buna evlendiğiniz gün inanmıyordunuz.
You went hiking on your wedding day?
Evlendiğiniz gün yürüyüşe mi gittiniz?
This is a bad omen not to get married on your wedding day.
Düğün gününde nikah kıyamamak kötü talih getirir.
It's normal to be nervous on your wedding day.
Düğününde gergin olman gayet normal.
It's inappropriate to propose to me on your wedding day.
Liz, düğün gününde bana evlenme teklif etmen hiç uygun değil.
You did look stunning on your wedding day, Angela.
Angela, düğününde harika görünüyormuşsun.
You'll wear it on your wedding day, just like I did.
Aynen benim yaptığım gibi düğününde giyeceksin.
Sydney. You may not see me on your wedding day, but I'll see you.
Sydney beni düğününde göremeyebilirsin ama ben seni göreceğim.
Please know that leaving you on your wedding day was the last thing i wanted to do.
Bilmeni isterim ki, seni ; düğün gününde terketmek.
Homer, on your wedding day, I want you to have this.
Homer, düğün gününde bunu almanı istiyorum.
I raped you on your wedding day.
Düğün gününde sana tecavüz ettim.
They say it's good luck if it rains on your wedding day.
Düğün günü yağmur yağarsa, bu güzel şans demekmiş.
Wow, that is so like rain on your wedding day.
Tıpkı evleneceğin gün yağmur yağması gibi.
We'll worry about that when you come on your wedding day.
Bunun için, düğününde geldiğinde kaygılanırız.
It's a picture of your father and your mother on their wedding day.
Annenle babanın evlendiği gün çekilmiş bir fotoğraf.
it won't show on your wedding-day.
Düğün gününüze kadar bir şeyiniz kalmaz.
I'll force some good whisky on you to celebrate your wedding, soothe you after a trying day, any number of reasons.
Sana viski vereyim Evliliğinizi kutlamak... Ve malum sebeplerden ötürü yorucu geçen günün ardından seni rahatlatmak için.
On the very day of your wedding.
Tam evleneceğiniz gün.
Don Corleone, I'm honored and grateful that you have invited me on the wedding day of your daughter.
Don Corleone, kızının düğününe beni de davet ettiğin için sana müteşekkirim.
On the day of your daughter's wedding.
Kızının düğün gününde.
Don't leave with Thérèse Leduc on your daughter's wedding day.
Kızının düğün gününde Thérèse Leduc'le gitme!
Now we thank you for inviting us on the day of your daughter " s wedding.
Şimdi kızınızın düğün gününde bizi davet ettiğiniz için teşekkür ederiz.
Obey your Lord. I don't want to whip you on his wedding day!
Efendine itaat et.Tam onun düğün gününde seni kırbaçlamak istemiyorum!
And on your wedding day, Liam.
Ve düğün gününde Liam.
I gave this to your mother on our wedding day.
Bunu annene vermiştim, evlendiğimiz gün.
Hey, come on It's your wedding day
Hey, hadi Bu senin nikah günün
But on your wedding day
Hoşça kalın kızlar!
Turning attention to the letter you wrote on April 9, 1 997 your wedding day you defined it as "the loneliest day of your life."
9 Nisan 1997'de, düğün gününde yazdığın mektuba dönüp bakalım. O günü "hayatının en yalnız günü" olarak tanımlamışsın.
How good of you to come and show your respect, on this, the day of my daughter's wedding.
Kızımın düğününe gelip, saygını sunman ne kadar da hoş.
You re slammin it night and day, poppin'your cork like a bartender at a mob wedding, then one day, like it always happens, all that good nookie turns sour on ya.
Gece gündüz sövüp saydınız, bir gangster düğünündeki barmen gibi mantar patlattınız, sonra bir gün, her zaman olduğu gibi, tüm o güzel düzüşmelerin tadı bozulur.
We'll find the perfect thing for you to wear on your perfect wedding day.
Düğün gününde giyebileceğin mükemmel bir gelinlik bulacağız.
If this means I'll see you smiling on your sister's wedding day, then go now, but when you come back, I want to see you happy on the video.
Kardeşinin düğün günü ancak bu şekilde güleceksen gidebilirsin. Ama geri döndüğünde seni videoda gülümserken görmek istiyorum.
And one day, I promise you you will wake up with a wedding ring on your finger and you will be the happiest person in the world to be married.
Ve bir gün, sana söz veriyorum parmağında... bir evlilik yüzüğüyle uyanacaksın... ve evlenen dünyadaki en mutlu kişi olacaksın.
Like I've got nothing better to worry about... on the day of my Sophie's wedding than your son's stomach!
Oğlunuzun miğdesinden çok Sophie'min düğün gününde... kaygılanacak daha iyi birşeyim yok gibi.
On your brother's wedding day!
Kardeşinin nikahında!
Will you get me divorced... on the day of your wedding?
Sen benim işimi... bitireceksin? - Hayır!
On our wedding day, I placed this yellow flower in your mom's white bouquet.
Düğün günümüzde, bu sarı çiçeği annenin beyaz buketine yerleştirmiştim.
I don't want wake up in your bed on my wedding day
Düğün günümde senin yatağında uyanmak istemiyorum
At least I didn't ask you for a favor on this, the day of your daughter's wedding.
En azından kızının düğün gününde senden bir iyilik istemedim.
to do a bunk on the day of your wedding.
Düşünsene düğün günü kaçıyorsun.
To be on your feet all day, five an d a half months pregnant, planning a wedding that your fiancee has absolutely no interest in,
Beş buçuk aylık hamilesin ve bir düğün planlaması yapıyorsun. Nişanlınsa hiç bir şeyle ilgilenmiyor.
You look as beautiful in that dress as your mother did on our wedding day.
O elbiseyle, annenin düğünümüzde olduğu gibi güzel görünüyorsun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]