English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ P ] / Pick' em up

Pick' em up translate Turkish

294 parallel translation
- She'll pick'em up.
- Toplar.
Pick'em up and throw'em out.
Kaldirin onu ve disari atin.
Its a man who's the sense to clean up millions. All you gotta do is pick em
Milyonları götürmek için tek yapmanız gereken kazananları seçmek.
I'm to pick up the patrols and drive'em on back north.
Onları haklayıp kuzeyin içlerine süreceğim.
We'll probably pick'em up on the next go-round.
Onların ne yaptıklarına daha sonra bakarız.
Pick'em up, keep'em on ice overnight and then ship'em out of town.
Onları yakala, sabaha kadar hücrede tut ve sonra araba ile gönder.
We'll divide stores with ye, man to man, and I gives you my affidavit to stop the first ship I sight and send'em here to pick you up.
Erzakı dürüstçe paylaşacağız ve gördüğüm ilk gemiyi buraya sizi alması için göndereceğime söz veriyorum.
Have'em pick up O'Hara and hold him for us.
O'Hara'yı alsınlar ve bizim için nezarete atsınlar.
I'll pick'em up later, with the prisoner.
Onları sonra alırım, tutukluyla beraber.
If those roadblocks don't pick those boys up, we may have to fine-comb a lot of ground before we're gonna flush'em.
Barikatları geçerlerse, işimiz daha da zorlaşacak.
Come on, lads, pick'em up.
Haydi gençler, toplanın.
Pick'em up.
Haydi, haydi!
Pick'em up.
Her ata iki kişi binsin!
- The dealer'll pick'em up in the morning.
- Aracı bunları sabaha toplayacak.
I took'em off work detail to help me pick up these tools.
Onları, iş alanında aletleri taşımamda yardım etmeleri için yanıma aldım.
- Pick'em up there!
Sol, sağ, sağa dön.
Pick up a party of publicans, take'em to Brighton for the races.
Bir grup meyhaneciyi at yarışlarına götürüyorum.
If it's all right with you, we'll drop'em at the sheriff's office and they can pick'em up on their way out of town.
Sana da uyarsa bunları şerifin bürosuna bırakacağız, böylece onları kasabadan çıkarken alabilirler.
- They'll try to pick'em up.
- Onları yakalamaya çalışsınlar.
Pick'em up.
Topla onları.
Come on, pick'em up, there!
Haydi, kaldırın şunları.
Pick'em up.
Toplayın onları.
Have'em pick me up on the roof of the Peerless Building.
Onları Peerless binasının çatısından alsınlar.
I won the tickets to the concert tonight, I'm gonna go pick'em up in a few minutes.
Kartları ben kazandım, almaya gideceğim şimdi.
With permission, I'll go pick'em up.
İzniniz olursa sahil yolunu tarayıp onları arayacağım.
- But somebody called me to pick'em up... and I don't see'em.
- Beni gelip almam için birisi aramıştı... onları göremiyorum.
Well, anything's better than just hangin'around waiting for'em to pick us up.
Her şey buraya gelip bizi yakalamalarını beklemekten iyidir.
Oh, pick'em up quick, before'e gets in here.
Müfettiş gelmeden hemen toplayalım.
If you're gonna knock'em up, pick somebody who can care of herself.
Birini gebe bırakacaksan bari kendine bakabilecek birini bul. Üzgünüm dememi mi istiyorsun?
Pick'em up together, then split'em apart.
Onları buraya beraber getirir, sonra ayırırız.
Try to pick'em up.
Ayarlamaya çalışırız onları.
Here, pick'em up.
Şuraya taşıyalım.
Pick'em up.
Kaldırın.
Pick'em up. Pick'em up.
Kaldır, kaldır.
Pick'em up, put'em down.
Kaldır, indir.
It's easier to pick'em up on this side.
Burada yakalamaktan daha kolay.
Go around and pick'em up on the low road.
Diğer taraftan gidip onları aşağı yolda yakalayın.
Can you pick'em up with your scanner?
Onları tarayıcını kullanarak bulabilir misin?
Pick'em up.
Kaldırın silahları.
Yeah. Want to come pick'em up?
Evet, gelip onları kaldırmak ister misiniz?
Pick'em up.
Toplayın.
Now, pick'em up. [Laughing]
Şimdi topla.
Pick'em up and set'em down, Pyle!
Ayağını kaldır ve tekrar yere bas Şaban!
When they pick'em up, we'll take care of'em.
Yakalandıklarında onların icabına bakacağız.
Yeah, but he was too old to pick'em up.
Ama kucağına almak için çok yaşlıydı.
You could pick'em up and eat'em, if you wanted to.
Toplayıp yiyebilirdin, istersen...
- Pick'em up.
- Topla şunları.
Pick'em up
Topla
Pick'em on up
Topla
Yeah, I remember, you just wanna pick'em up?
Evet, hatırlıyorum. Onu almaya mı geldin? - Evet.
We go by there, pick'em up.
Oraya gider, arabayla alırız.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]