English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ P ] / Put the camera down

Put the camera down translate Turkish

98 parallel translation
HANNIBAL : Okay, put the camera down right here.
Tamam, kamerayı buraya yerleştirin.
- Put the camera down.
İndir o kamerayı.
John, put the camera down.
John, indir şu kamerayı.
Why don't you put the camera down and come and watch the rain with me?
Neden kamerayı indirip benimle yağmuru izlemiyorsun?
Put the camera down or you're not getting anything tonight.
İndir o kamerayı yoksa bu gece hiçbir şey yapamazsın.
Just put the camera down and give me a hand.
Kamerayı bırak ve bana yardım et.
- Put the camera down.
- İndir o kamerayı.
Why don't you put the camera down and take me out on the dance floor?
Neden kameranı bırakıp... beni dansa davet etmiyorsun?
Come on. put the camera down.
Hadi. Kameranı bırak.
'Terry, put the camera down and help us off the boat.'
Terry, bırak şu kamerayı ve tekneden inmemize yardım et.
Okay, put the camera down.
Tamam, bırak şu kamerayı.
- Just put the camera down.
- Bırak makineyi.
I told you to put the camera down, you asshole!
Sana kamerayı indir dedim, it oğlu it!
Put the camera down, please
Kamerayıda kapatın lütfen.
- Josh, put the camera down, please.
- Josh, indir o kamerayı. Lütfen.
I just gotta put the camera down for a second.
Kamerayı bir saniyeliğine yere kokuyorum.
Put the camera down.
Kamerayı indir.
Put the camera down!
Bırak kamerayı!
Hud, put the camera down
Hud, kamerayı koy...
I remember Jim would act like he was taking a photograph of a worker, then he'd put the camera down and take a photograph of a pylon or an anchor point or something like that.
Jim'in bir işçinin fotoğrafını alıyormuş gibi davrandığını hatırlıyorum ardından kamerayı aşağı indirmişti ve bir sütunun ya da çengel noktasının ya da onun gibi bir şeyin fotoğrafını almıştı.
Put the camera down.
İndir şu kamerayı!
Put the camera down, Stank!
Kapat şu kamerayı, Stank!
- Put the camera down!
- İndir şu kamerayı!
Tucker : Put the camera down.
Bırak şu kamerayı.
Would you put the camera down and get in the car?
Şunu bırakıp arabaya girer misin?
Imagine if you actually put the camera down and stopped with the artist's incessant need to pine for that which we cannot have... or don't deserve.
Fotoğraf makineni gerçekten bıraktığını ve sanatçıların ardı arkası kesilmeyen isteklerine son verildiğini yapamadığımız ya da hak etmediğimiz hasretini çektiğimiz şeyleri bir hayal et.
- Put the camera down.
- Kamerayı indir.
Or she just put the camera down and did it herself.
Ya da kamerayı kapattıktan sonra kendisi yapmıştır.
- Put the camera down.
- Makineyi bırakın.
- Put the camera down, sweetie.
Kamerayı kaldır tatlım.
Put the camera down and come and eat some pie.
Kamerayı kapatta gel biraz pastadan al.
those are some, some of the gut things, you may as a camera person been in place where, say, I have to put the camera down.
Bir kameraman olarak çekim yaptığınız yerde kamerayı yere bırakabilirsiniz.
Michael, put the camera down and help!
Michael, kamerayı bırak da yardım et!
Michael, put the camera down!
Michael, kamerayı bırak!
Beet, put the camera down, that's enough of this shit.
Kamerayı indir Cüce, bukadarı yeter.
Put down the camera, darling.
- Şu makineyi kaldır hayatım.
Put down the damn camera, Harry.
Neden beni dinlemiyorsun?
[Viesturs] The camera team put down their gear... and followed me up the mountain into the storm.
Kamera ekibi, eşyasını yüklendi dağdaki fırtınaya doğru beni takip etti.
Heather, put the fucking camera down.
Heather, indir şu siktiğimin kamerasını.
PUT THE DAMN CAMERA DOWN!
- Ne? Julie.
You pulled out your camera cell phone the second I put my credit card down.
Kredi kartımı koyduğumda, cep telefonunun kamerasını açtın.
Put down the camera.
Kapat kamerayı.
Chloe, put down the camera and look...
- Chloe, kamerayı bırak da şu haritaya göz at.
I have to have a sit-down with the man that's been badmouthing me to anybody that'll put a camera in his face?
Önüne kamera koyan herkese benim hakkımda kötü konuşan biriyle oturup konuşmam gerekiyor?
Put down the camera, Shpitz. Photograph the landscape.
Kamerayı yere koy, Shpitz.
Don't put the fucking camera down!
Kamerayı yere koyma.
Put the fucking camera down.
Lanet olası kamerayı çek.
Mikey, you want to put the fuckin'camera down and help me up, please?
Mikey, çaktığımın kamerasını bırakıp bana yardım etmek ister misin?
- Put down the camera.
- Kamerayı kapat.
- Put down the camera, sir.
- Kamerayı kapatın bayım.
Put down the camera.
Kamerayı indir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]