Put this on translate Turkish
5,783 parallel translation
Put this on.
- Bunu giy.
Don't put this on me!
Suçu bana yükleme!
Somebody put this on the plane.
Biri bunu bu uçağa koydu.
Okay, take the trash out, put this on top of the dumpster.
Çöpü çikar, bunu konteynerin en üstüne koy.
Here, put this on your shit.
Al bunu lanet şeyine koy.
Put this on.
Tak şunu hemen.
Robin put this on my plate, and so I'll make the decision.
Robin bu konuda beni görevlendirdi, o yüzden kararı da ben vereceğim.
- In the can. I knew I was gonna urp, so I put this on over my suit.
Kusacağımı bildiğim için takımımın üzerine bunu giydim.
I knew I was gonna urp, so I put this on over my suit.
Kusacağımı bildiğim için takımımın üzerine bunu giydim.
How low you must have stooped to put this one on your legal team.
Bunu hukuk bürona almak için çok alçalmış olmalısın.
Here, put this on, put this on.
Alın, bunu üstüne koyun.
Why do you want to put this on me?
Bunu neden benim üzerime yıkmak istiyorsun?
Let's put this on pause for one second.
Hadi, buna bir saniyeliğine ara verelim.
She put this on before she left.
Gitmeden önce bunu bırakmış.
So I'm assuming I'll put this on your tab?
Tamam. Şimdi cebine koyacağım.
Help me put this on for Fiery.
Bunu Fiery için takmama yardım et
Why would I ever put this on paper?
neden bunu mektuba yazmış olayım ki?
- Put this on.
- Tak şunu.
I mean, he's a nice guy and he means well, but I'm more than ready to put my life on the line for this job, and it's kinda tough when you're second-guessing the guy who's supposed to have your back.
Yani o iyi biri ve iyi niyetli ama ben bu iş için hayatımı ortaya koymaya hazırım, ve arkanı kollaması gereken adamı düşünüyorken bu biraz zor.
I don't know. I... Every night, I wonder if they put on this show just for me.
Merak ediyorum, acaba her akşam bunu ben göreyim diye mi yapıyorlar?
"How did you ever get this bum to stop running around " and put a ring on your finger? "
"Nasıl bu serseriyi etrafta koşturmaktan alıkoydun da parmağına yüzüğü takabildin?"
But if can be honest with you, you're not the best guy to say how to put this stuff on TV.
Ama dürüst olmam gerekirse, bunların televizyona nasıl koyulacağını söyleyecek en iyi adam sen değilsin.
However, you are colleagues, And the fallout from this bet has the potential To put a strain on your professional relationship.
Her nasılsa, siz iş arkadaşısınız ve iddia sizin mesleki ilişkinize zarar verebilir.
It's this facial recognition app that Monica put on our phones.
ID-Keen. Monica'nın telefonlarımıza yüklediği yüz tanımlama uygulaması.
Drink it every morning, and I'm hopeful this will put you back on the right track.
Her sabah iç. Böylece işler yoluna girecektir diye umuyorum.
And it probably put too much pressure on it to be special... but the truth is, every day I spend with this man is special.
Özel bir gece olması için de çok baskı yaptık kendimize sanırım ama işin doğrusu, bu adamla geçirdiğim her gün çok özel.
Come upstairs, and when you go, put a blanket on this beauty.
Yukarı çık ve giderken bu güzele bir battaniye ört.
She'd be doin'backflips over this if she, you know, hadn't put on a little extra baby weight.
Bebekler yüzünden fazladan kilo almasaydı bugün parende atıyor olurdu.
After we put the cuffs on this guy, I'll be free for dinner.
Bu herife kelepçeleri taktıktan sonra akşam yemeği için hazır olacağım.
Come on, man, you barrel in tense as shit to my house this morning, asking me if I put something in your ute.
Bu sabah sıçarken geldin bastın evimi, arabana bir şey koydum mu diye?
Put all available personnel on this new couple.
Mümkün olan herkesi bu işte görevlendir.
And now, on a serious note, folks, the department of public safety has just put out an advisory for two men reportedly behind a violent bank robbery in Abilene this morning.
Şimdi ciddi bir hatırlatma yapalım arkadaşlar güvenlik güçleri bu sabah Abilene'de bir bankanın iki kişi tarafından soyulduğunu duyurdu.
I need you to keep an eye on this place, put a surveillance detail on it...
Bu yere göz kulak olmanızı istiyorum. - Bana iyilik olarak buraya bir gözetim timi koyar mısınız?
the right article, that could be a game-changer, put our PC on the map, take this company into the stratosphere, but if we seem sloppy or fly-by-night, if we project the wrong image, then it could all fall apart.
Bilgisayarımızı göz önüne koyar, bu şirketi uçurur ama biz pasaklı, akşamdan kalma görünüyoruz. Eğer yanlış izlenim verirsek, her şeyi mahvedebilir.
Oh, is that the same instinct that told you to put on that shirt this morning?
Bu sabah o gömleği giymeni söyleyen içgüdü mü bu?
This is your chance to put your names on the Pawnee unity concert, the biggest event of 2014... besides the unveiling of Tricia's new highlights.
Sizler, 2014'ün en büyük etkinliği Pawnee birlik konserine adını yazdırma ve Tricia'nın yeni permasının açılışını yapma fırsatına sahipsiniz.
You were willing to go through all this and put your life on the line to protect just one woman?
Tüm bunlara katlanmak için istekli olmalısın ve sadece tek bir kadını korumak için hayatınız ortaya koymak?
Did you put this light on?
Sen kapatmamış mıydın?
Oh, I better take off this silly robe and put on my skirt.
Şu aptal sabahlığı çıkarıp eteğimi giysem iyi olacak.
Here, put this on.
- Al, bunu giy.
You want to put some money on this?
Ortaya biraz para koymak ister misin?
We put in a better part of a year to get that conviction, just to have him skip on us during sentencing, so you know this is an epic disaster.
Ceza alması için bir yıl boyunca uğraştıktan sonra bizi böyle atlatması epik bir felaket oldu.
Gotta put this salsa on the table... and we are ready to go.
Şu sosuda masaya koyduktan sonra işte oldu. Hazırız.
Tell that to your CEO and I promise you this time next year, you'll be sitting in his chair asking, "What do we put on our third shelf?"
CEO'nuza bunu söyleyin ve sizi temin ederim ki gelecek yıl bu zamanlar onun koltuğuna oturup şunu soracaksınız "Üçüncü rafımıza ne koyalım?"
And we put this throne up on it...
Bu tahti da sahneye yerlestiririz- -
Then we're gonna put some closure on this bitch.
Ama ben de seninle geliyorum ve bu artık son sonra o sürtüğe bir dur diyeceğiz.
It means that I was put on this planet to help people.
Bu insanlara yardım etmek için bu dünyaya gönderildiğim anlamına geliyor.
I mean, he deserves to be put out of his misery and lord knows I've been back and forth on this so many times, I can't count.
Demek istediğim, sefaletinden kurtulmayı hak ediyor ve Tanrı biliyor, bu konu hakkında kaç kere düşündüğümü sayamadım bile.
Come on, this isn't a business merger you put together in a board room, Daniel.
Hadi ama, bu toplanti odasinda yaptigin is anlasmasi deil, Daniel.
If you hold this piece, I can put this piece on top.
Bu parçayı tut da, ben de diğerini üzerine koyayım.
- I was gonna ask, but I- when I moved in, I put that up, as corny as that seems, to remind myself what a big year this is, finally living on my own, not at my parents'house.
Soracaktım ama... Taşındığımda orada bıraktım her ne kadar klişe görünse de nasıl bir yıl geçirdiğimi hatırlayayım diye sonunda ailemin yanından kendi evime taşındım diye.
this one 1756
this one's on me 62
this one's for you 107
this one's on the house 18
this one's nice 16
this one right here 36
this one here 92
this one is for you 16
this one's different 27
this one's my favorite 23
this one's on me 62
this one's for you 107
this one's on the house 18
this one's nice 16
this one right here 36
this one here 92
this one is for you 16
this one's different 27
this one's my favorite 23
this one's special 17
this one too 30
this one's called 26
this one's mine 73
this one time 84
this one's yours 39
this one's good 21
this one's 37
this one does 25
this one says 29
this one too 30
this one's called 26
this one's mine 73
this one time 84
this one's yours 39
this one's good 21
this one's 37
this one does 25
this one says 29
this one is 58
this once 18
once 1546
online 141
only 1631
onion 41
ones 44
onward 91
onions 55
one day at a time 90
this once 18
once 1546
online 141
only 1631
onion 41
ones 44
onward 91
onions 55
one day at a time 90
ondrej 26
one moment please 57
only you 239
one more time 797
one day 2293
one thing at a time 106
one month later 23
one more 931
one year ago 42
one more shot 23
one moment please 57
only you 239
one more time 797
one day 2293
one thing at a time 106
one month later 23
one more 931
one year ago 42
one more shot 23