Real estate translate Turkish
3,208 parallel translation
I thought I'd get my California real estate license.
Ben de California emlakçı ruhsatımı alayım diye düşündüm.
At nanaurbusiness is gonna make me the biggest real estate agent in this town.
@ nineninişi beni kasabanın en büyük emlakçısı yapacak.
He's--he's in real estate.
O varlıklı.
This list your real estate agent sent to mine.
Emlakçının bana gönderdiği liste.
Now, they are the biggest real estate firm in Seattle. Really?
Şu an Seattle'daki en büyük emlak şirketi onlar.
Tom Cooley's family made all their money in real estate.
Sahi mi? Tom Cooley'in ailesi tüm parasını emlaka yatırdı.
All right, Kono, see if you can pull up a list of all Ka'a'awa real estate transactions made in the last five years.
Kono son beş yılda Ka'a'awa'daki gayri menkul satışlarının listesini bulabilir misin? - Kolay.
What is it about real estate that makes you wanna dry hump?
Emlak konusunda ne var ki birden bire azdım şimdi?
Real estate agent, estimating this place for a resale, and they heard the wasps.
Emlakçı, bir satış için buraya değer biçerken arıları duymuş.
He made a fortune in ranching, mining and real estate.
Çiftçilik, madencilik ve emlâkta bir servet yapmış.
I believe pricing trends of real estate needs changes.
Gayrimenkul fiyat eğilimlerinin değişmesi gerektiğine inanıyorum.
If it's not a building, there is real estate, bonds, or cash. I'll be also okay with those things.
Binalar değil de araziler, bonolar, nakit para... bunlar olur mu?
Get yourself some real estate.
Kendine iyi bir yer bul.
[Annie] So, Max, Dad talked to the real estate agent.
Max, babam emlakçıyla konuştu.
I was thinking about getting my real estate license.
Emlak lisansımı almayı düşünüyordum.
- A real estate seminar.
Emlak semineri.
- Because I thought you were helping a sick friend, not making a real estate deal!
Emlak meselesini bırakıp da hasta arkadaşına yardım ettin diye mi?
You work in real estate or something?
Emlâk işinde falan mı çalışıyorsun?
I mean, I got the Audis and two boats, and I forgot to mention that I have a little piece of real estate in Long Island.
Audilerim var iki teknem ve söylemeyi unuttum Long Island'da bir küçük arsam var.
We're waiting on real estate records... but we think it's his property the group thinks they're squatting on.
Emlak kayıtlarını bekliyoruz ancak işgal ettiklerini sandıkları mülk muhtemelen ona ait.
It's for print fashion shots for a real estate periodical.
Gerçek bir emlak dergisi için moda çekimi.
Larry said that this was some sort of real estate shoot?
Larry bunun bir çeşit emlak dergisi çekimi olacağını söylemişti?
I'm a real estate agent!
Emlak komisyoncusuyum!
Do some stock trading, real estate.
Sermaye ticareti, emlakçılık.
I liked reading the real estate ads in the Times,
Gerçek hikayeleri ve olayları seviyorum.
Right now I'm dabbling in real estate.
Şu anda emlakçılık ile ilgileniyorum.
From bob platt real estate.
Bob Platt Emlak'tan.
He drank too much, and like a lot of real estate agents, he could be sly with facts.
Çok fazla içerdi ve birçok emlakçı gibi kurnaz tilkinin tekiydi.
I looked in the real estate pages.
Gayri menkul sayfasına baktım.
Media wants to talk to Daddy about the real estate business, and once they do that, I'm gonna be right back on top.
Medya, babanla emlak piyasasını konuşacak bu iş olduktan sonra da tekrar düzlüğe çıkacağım.
I'm in the real estate business.
Ben emlak işindeyim.
BARRY : Hey, Michael. - You're in real estate again?
- Michael, yine emlak işinde misin?
Michael had tried to leave real estate behind and get a job in the high-tech sector. However...
Michael, emlak işini geride bırakıp yüksek teknoloji sektöründe bir iş bulmayı denemişti.
I'm actually working in high tech, but it does collide with real estate.
Aslında yüksek teknoloji işindeyim ama emlak ile de bağlantısı var.
Maybe the real estate business will come around soon.
Belki emlak piyasası yine hareketlenir.
I'm a real estate agent.
Ben emlakçıyım.
Oh, and I-I used to be a real estate tycoon, now I'm an impressive producer.
Ben de bir zamanlar emlâk kralıydım ama şimdi müthiş bir yapımcıyım. - Anladın mı?
You're in real estate, honey.
Emlak işinde çalışıyorsun, hayatım.
The country, the city and suburbs, old and new buildings. The real estate market is reborn.
Kır, kent ve banliyö, eski ve yeni binalar.
Among the arrests is Luke Carraday, the youngest son of Manhattan real estate mogul Austin Carraday.
Manhattan'ın küçük oğlu emlak kralı Austin Carraday.
real estate agent.
Efendim, Mohan Ahuja, emlakçı.
Real estate now.
Artık gayrimenkul.
Well, I sold real estate, so that he could write, and I hated it.
O yazabilsin diye gayrimenkul sattım. Hiç de isteyerek yaptığımı söyleyemem.
Wasn't your wife the real estate chick who wrote the blog?
Sen şu blog yazarı emlâkçı kadının kocası değil miydin?
Real estate.
Emlâk işi.
What they do is, they bribe local governments for tax and real-estate subsidies.
Onların yaptığı, yerel hükümetlere rüşvet vermek vergi ve gayrimenkul teşvikleri için.
Listen to me. I sound like a real-estate agent.
Emlakçı gibi konuştum sanki.
She worked for a real-estate company.
O bir emlakçıda çalışıyordu.
I work at a boutique real-estate company that specializes in storybook homes.
Masal evleri üzerine uzmanlaşmış butik bir emlak şirketinde çalışıyorum.
Power is a lot like real estate.
Güç, gayrimenkul gibi bir şeydir.
Come back here, take out all the potential daddies, use DNA to figure out who the real one was, and then collect money from their estate to better support your child.
Buraya geri dön, potansiyel babaları öldür, gerçek babayı bulmak için DNA örneği al, ve sonra çocuğun için mallarından partayı topla.
estate 16
estate agent 37
real talk 21
real quick 147
real life 37
real good 188
real love 30
real soon 40
real ones 24
real mature 41
estate agent 37
real talk 21
real quick 147
real life 37
real good 188
real love 30
real soon 40
real ones 24
real mature 41
real slow 38
real bad 64
real nice 101
real cool 19
real smooth 23
real name 32
real hard 21
real money 17
real friends 20
real cute 28
real bad 64
real nice 101
real cool 19
real smooth 23
real name 32
real hard 21
real money 17
real friends 20
real cute 28
real world 18
real people 26
real power 17
real pretty 16
real fast 32
real or not 17
real easy 16
real smart 22
real classy 16
real close 28
real people 26
real power 17
real pretty 16
real fast 32
real or not 17
real easy 16
real smart 22
real classy 16
real close 28