English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ R ] / Real fast

Real fast translate Turkish

589 parallel translation
- Bumping off as many as we can, real fast?
- Vurabileceğimiz kadarını vursak, çok hızlı?
I'll get well real fast now.
Artık fişek gibi iyileşeceğim.
You're real fast with that gun, kid, but you're soft.
O silahı çok hızlı kullanıyorsun ama uysalsın.
Now you try it, real fast and straight.
Şimdi sen dene, hızlı ve düz.
- Unless I get myself engaged real fast. - That's ridiculous.
- Ben çarçabuk nişanlanmazsam tabii.
Let's hurry up real fast and see daddy come off the airplane.
Haydi acele edelim de baba uçaktan inerken görelim.
All right, so send out a call on WHN there. See if you can dig me up a sparring partner real fast.
Tamam, WHN'ye haber yolla, bana hemen idmanlık birini bulsun.
You go real fast.
Hızlıymışsın. Tamam.
You can draw your gun real fast, conny. We've seen you.
Hızlı silah çekiyorsun, Conny, bunu gördük.
They work real fast.
Çok hızlı çalışırlar.
It felt fast, real fast.
Bana hızlıydım gibi geldi... Çok hızlı!
It spreads real fast. I know.
Çok hızlı yayılıyor.
Oon't do anything real fast.
Sakin ol Taw.
Turn it real fast.
Tam hızla çevir.
If you run real fast and climb over this wall, you can go free.
Gerçekten hızlı koşup o duvara tırmanırsanız, özgür olabilirsiniz.
He wheeled after me, real fast, he looked mean, and he said
Tekerlekli sandalyesiyle hızla peşimden geldi.
First the key goes in real quiet... and then the door comes open real fast... like you think you'll catch me at something.
Önce anhtar deliğe sessizce girer... ve sonra kapı hızlıca açılır... beni bir konuda yakalayabileceğini düşündüğün gibi.
- Real fast.
- Çok hızlı.
Yeah, you really hitched in with some real fast company, hey, Bowie?
Evet, bana cidden çok hızlı adamlar vermiştin öyle mi Bowie?
Tie the rope around them, and then if you wanna release the rope real fast you...
Çevrelerine ipi bağlayın, ve daha sonra ipi çok çabuk çözmek istiyorsanız...
Growing up real fast.
Çok çabuk büyüyor.
I think maybe if you run real fast you'll get back to your car before my dog bites you.
Hızlı koşarsan, köpeğim seni ısırmadan arabana binebilirsin belki!
I know everything's happened real fast.
Gerçekten her şeyin hızlıca olduğunu biliyorum.
I growed up real fast, I seen a lot of the world.
Çabuk büyüdüm, dünyada çoğu şeyi gördüm.
If you don't stuff that money back in your pocket real fast, Lüders, I might just do something I don't want to do.
Lüders, o parayı hızlıca cebine sokmazsan,... bana istemediğim şeyleri yaptırmak zorunda bırakırsın.
Real fast
Gerçekten hızlı
No reason why you can't move real fast down here, Charlie. Real fast.
Burada hızlı kullanamazsın diye kural yok, Charlie.
I gotta get back in shape real fast.
Forma çabuk girmeliyim.
I'd spread that around town real fast... in case some amateur hungry for the reward tries something.
Aç bir amatörün ödül için bir şeyler deneme ihtimaline karşı şehirden çok çabuk uzaklaşacağım.
We could run out of space real fast.
Dikkatli olun. Burada kaybolabiliriz.
The surf on the north shore comes up real fast.
Bildiğiniz gibi kuzey kıyısında dalgalar çok hızlı.
Only, like, real fast.
Sadece, çok daha hızlı.
If we don't stop him, he'll come to real fast.
Bir şey yapmazsak, on dakika sonra bu adam sokakta hafiften ıslık çalar.
I'd recognise that one guy real fast.
Birini rahatlıkla tanıyabilirim.
You better get specific real fast, or that glass ain't gonna be the only thing that's broken in here.
Eğer hemen tam yerini söylemezsen bu gece kırılacak olan sadece o bardak olmayacak.
I think maybe you oughta tell Sam to spring her real fast... before she starts buying'some radio time.
Bana kalırsa Sam'e onu hemen çıkarmasını söylemelisin... hatun bülbül gibi ötmeden yani.
I love it when we go real fast.
- Hızlı gitmek hoşuma gidiyor.
Listen, chum, we just put Diego Moya in a body bag, and unless you start talkin'real fast, you and all your playmates are goin'in on a conspiracy charge.
Dinle dostum, biraz evvel Diego Moya'yı ceset torbasına koyduk, ve eğer acilen konuşmaya başlamazsan seni ve dostlarını komplo suçlamasıyla içeri alırız.
You'd learn real fast.
Gerçekten çabuk öğrenmiştin.
She's gaining speed real fast. She'll hit your territory in no time.
Trenin hızı sürekli artıyor Sizin bölgeye geldiğinde çok hızlı olucak
AND I RAN WITH THE THING BESIDE ME. I STARTED GOING, AND I WAS RUNNING REAL FAST.
ve hatırladığım, o şeyin yanında gidiyordum ve bacaklarım... gitmeye başladım ve gerçekten çok hızlı gidiyordu.
Just now and then, when the light's too bright, or it's too early, or late, or I look real fast.
Arada sırada. Işık çok parlaksa çok erken ya da çok geç bir saatse ya da aynaya aceleyle baktıysam orada annemin yüzünü görüyorum.
This is getting real old, real fast.
Bu iş gerçekten uzamaya başladı.
This shit is getting old real fast.
Bu lanet şey geçmişle ilgili.
freeze, slime, real fast.
Kıpırdama, sülük.
REAL FAST BOY.
Burası ;
One of these days, that gun of yours will be so fast that you'll lose your appetite real sudden.
Günün birinde, silahın çok hızlı olmayabilir ve aniden iştahın kaçabilir.
You'd be there fast enough if it was real!
Çabuk oraya...
Not so fast. You just do it real slow, like you was dancin'with a big, fat girl.
Son derece yavaş çevir, büyük şişman bir kızla dans eder gibi.
Unless you want to know about, uh, fast cars, hot surf boards and, uh, what real women should wear to the beach.
Örneğin hızlı arabalar, havalı sörf tahtaları, ve gerçek bir kadının sahilde ne giymesi gerektiği gibi konularda bilgi edinmek istiyorsan.
But I am running out of gratitude real fast.
Dergine bir iyilik borçlu olduğum için gelmene izin verdim ama şükran duygularım hızla tükeniyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]