English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ R ] / Real close

Real close translate Turkish

569 parallel translation
He sounded real close.
Sesi çok yakından geliyordu.
I wanna sit real close.
İyice yakından bir yer almak istiyorum.
No, not even if you get real close.
Dans edelim.
Walk ahead of me real close and everybody'll think we're old friends.
Hemen önümden yürü ki diğerleri bizi sıkı dost sansınlar.
We're gonna be real close on this trip.
Bu yolculukta birbirimize çok yakın olacağız.
He was really, you know - real - real strong. And we was real close, him and me.
Bilirsin, gerçekten güçlü... ve biz çok yakındık, o ve ben.
I hope we'll be real close friends.
İnşallah iyi dost oluruz.
Real close.
Cok yakin.
If I didn't kill her I came real close because she hollered like a pig when they took her.
Eğer onu öldürmeseydim, gerçekten bu sonum olurdu çünkü onu tuttuklarında domuz gibi bağırıyordu.
Captain, this is Sonar. We're picking up something else, real close.
Kaptan bir şey algılıyoruz
For eight years I dreamed about a chick with a voice like that... just whispering'in my ear, real close...
Tam sekiz yıl böyle bir sesi olan bir pilicin hayalini kurdum... kulağıma fısıldayan, hemen yanı başımda...
Then she kind of leaned down real close to me.
- Teşekkür ederim. Burada seni görebilecek kimsenin olmaması çok kötü.
Today you're in such a hurry, but we're gonna keep in real close touch with each other from now on, aren't we, Joey boy?
Şimdi boşa vakit kaybetmeyelim. Bundan sonra sık sık görüşeceğiz.
We're getting real close, Al.
Oldukça yaklaştık, Al.
Yeah, real close.
Evet, oldukça yaklaştık.
She and Ames used to be real close till she got married.
Evlenmeden önce Ames ile arası çok iyiydi.
Real close.
Çok yakınına.
- Just getting up real close...
Bunu görürler.
Billy, you stay real close, d'ya hear?
Billy yanımda kal, tamam mı?
He must've been real close to you.
Sana çok yakın olmalı.
- Me and Doc, we're real close friends.
- Biz doktorla çok yakın dostuz.
Well, if you look real close, you'll see me hiding behind my zipper.
Gerçekten biraz yakından baksan fermuarımın arkasında saklı beni göreceksin.
I got a real close look at him.
Çok dikkatli baktım.
Close, real close.
Yakın, çok yakın.
I noticed already that they both carry guns and they drive right past each other real close.
İkisinin de silah taşıdığını fark ettim.... ve birbirlerine çok yakın sürüyorlar.
- But it's real close.
- Evet, ama çok az kaldı.
There's lots of men and they get real close in foxholes and tanks and in combat!
Burada bir sürü erkek var. Sığınak çukurlarında, tanklarda ve savaşlarda çok yakınlaşırlar!
He's real close.
Baya yakında.
He was real close.
Gerçekten yakındaydı.
If you go slow, take your time and you look real close, you can find skeletons of these weird-lookin'fishes in the hardpan... long, long gone.
Yavaşça hareket eder, acele etmeyip, gerçekten yakından bakarsan, toprakta o garip görünüşlü balıkların çok eskiden kalma iskeletlerini görebilirsin.
It's real close.
Çok yakın.
And we're getting real close now to the midnight hour.
Ve gece yarısına adım adım yaklaşıyoruz.
We're getting real close.
Çok yaklaşıyoruz.
We used to be real close
Eskiden gerçekten yakındık.
Real close.
Yaklaş.
We were close, real close, until...
Çok yakındık, gerçekten. Ta ki...
But what I'm here to tell you is that you'd better watch out pretty close for me the next couple of days because I wanna do what I gotta do without committing any real big sin because I know how you feel about stealing.
Ama sana asıl diyeceğim önümüzdeki birkaç gün bana göz kulak olsan iyi olur çünkü yapmam gerekeni günah işlemeden yapmak istiyorum çünkü hırsızlık hakkında ne hissettiğini biliyorum.
You are that close to real insanity.
Deliliğe işte bu kadar yakınsınız.
close as we've always been, I've never nosed into your real private notions.
Senin özel hayatina hiç karismadim.
I haven't been close enough to them for any real observation.
Onları yakından inceleme fırsatım olmadı.
He believes in keeping our training as close to real life as possible. He believes in keeping our training as close to real life as possible.
Eğitimi gerçek hayatla, olabildiğince bağdaştırmaktan yanadır.
LOOK, I'LL CLOSE MY EYES REAL TIG HT AND YOU DISAPPEAR
Bak ne diyeceğim... Bak, bak...
I was that close to getting the killer's real name... and, boom, he went nuts again. That close. Right back to the hole.
Çok yaklaşmıştım, katilin adını öğrenmeme şu kadar kalmıştı ki güm, yine kafayı yedi, ve doğruca hücreye gitti.
I know you're going to make a real big splatter this close.
Bu kadar yakından çok büyük bir delik açacağını biliyorum.
Close ranks. Hit them hard. Real hard.
Bir araya gelmek ve onlara büyük bit güçle saldırmalıyız.
I get a close look at a real sportswoman.
Bu denli yakından bakıyorum.
In the meantime, the real killer is so close we can't even see him.
Gerçek katil o kadar yakında ki, hiçbirimiz göremedik.
Man comes very close to breaking point. What was the real cause of the disharmony
Bu dondurucu, çetin şartlar altında insan kırılma noktasına yaklaşır.
- It's real close.
- Çok yakında.
Then you close the door real quick and all the bats are inside.
Sonra ambarı hızlıca kapatırsınız, artık tüm yarasalar içeridedir.
Without precise calculations, we'd fly right through a star or bounce too close to a supernova and that would end your trip real quick, wouldn't it?
Yanlış bir hesap, bir yıldız kümesinin ortasına düşmemize sebep olabilir. Bu da yolculuğunun sonu olur.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]