English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Seriously good

Seriously good translate Turkish

260 parallel translation
This is some seriously good shit.
Bu cidden iyi bir mal.
That's seriously good
Bu gerçekten çok iyi.
Kujo, you're seriously good at soccer.
Kujo, futbolda gerçekten iyisin.
Know what would be seriously good for you?
Senin için neyin iyi olduğunu bilmek ister misin?
Seriously good fried chicken.
Kızarmış tavuk cidden süper.
This is good. I mean, this is seriously good.
Bu gerçekten çok güzel.
The friend is seriously good looking.
Arkadaşı gerçekten iyi görünüyor.
I know you take your job very seriously, and I'll give you some good advice.
İşini ciddiye aldığını biliyorum ve sana bir tavsiye vereyim.
- You're seriously really good.
- Cidden çok yeteneklisin.
Forget it, have a good time. Don't take yourself so seriously.
Herseyi o kadar ciddiye alma.
When a dictatorship seriously violates human rights... and attacks the common good of the nation... When it becomes unbearable and closes all channels of dialogue... When this happens, the Church speaks... of the legitimate right of insurrectional violence!
Bir diktatörlük insan haklarını ciddi biçimde ihlal ettiği zaman ülkenin ortak çıkarına saldırdığı zaman dayanılmaz hale geldiği ve tüm iletişim yollarını kapattığı zaman işte bunlar olduğu zaman, sözü Kilise alır ve şiddet içerikli isyan hakkını kullanmayı telkin eder!
I was good in there, John. Seriously.
Bu sence normal mi, John.
You seriously need a good fuck!
Cidden sana iyi bir sikiş gerek!
You are the ruiner of all things good, seriously.
Cidden. Sizler tüm güzel şeylerin berbat edicilerisiniz, cidden.
You seriously damaged my father's career... you insult me with that good-cop bad-cop routine... and now you have the gall to ask me if I still want to go on vacation.
Babamın kariyerine ciddi bir şekilde yara verdin,... beni de iyi polis-kötü polis oyunu ile aşağıladın ve hâlâ bana tatile çıkıyor muyuz diye soracak kadar küstâhsın.
Ah, seriously, Ted... Even if you don't win, I'm sure your song's very good.
Ama cidden Ted... kazanamazsanız bile, şarkınızın çok iyi olduğuna eminim.
They won't do her much good but don't take it so seriously.
Ama artık işe yarayacağını sanmıyorum. Çok kafana takmamaya çalış.
- It's good that she took you seriously, Giles.
- Seni ciddiye alması iyi oldu Giles.
"It is a good job, I take it seriously"
Bu iyi bir iş ve işime önem veriyorum.
No, seriously, you're really fucking good.
- Cidden bayağı iyisin.
He took it very seriously and he was sometimes afraid that the Good Lord had put him on Earth to start a nuclear war, really, and he was not about to get out of Berlin no matter what it took. "
Bu konuyu çok ciddiye alıyordu ve bazı zamanlar Yaradanın onu dünyaya nükleer bir savaş başlatması için göndermiş olabileceğinden korkardı, gerçekten de sonucu ne olursa olsun Berlin'den çıkmaya niyeti yoktu.
Seriously, good game, though. Good game.
Gerçekten, iyi oyundu, iyi oyundu.
- Seriously, there are no good men. - Yes, there are.
Cidden, iyi adam yok.
Seriously, do you think that sounds good?
Doğru söyle, sence bu konuşma iyi mi?
Seriously, good luck marrying me.
Cidden evliliğinde iyi şanslar.
SERIOUSLY, YOU'RE PRETTY GOOD.
Aslında, oldukça iyisin. Cidden, oldukça iyisin.
- Seriously And that's that So don't tell me about good acting or style or something or not?
tarzdan bahsetmesin.
Seriously, it's a good thing to see.
- Ciddiyim, bunu görmek çok güzel.
Seriously, good God, man.
Cidden, Tanrım.
- It's gonna be all good, seriously.
Gerçekten, çok iyi olacak.
It's just good to get the past behind me, and finally be taken seriously as an actor.
Evet. Geçmişi arkamda bırakıp... sonunda ciddi bir oyuncu olarak kabul edilmek çok güzel.
I don't know, Lanie. Seriously, I don't think that's a good idea.
Bence bu iyi bir fikir değil.
Okay, seriously.... - Good luck.
Tamam, cidden, iyi şanslar.
Bull's the good one. You know what? Seriously.
O zaman diğerine ayı değil de mesela sincap falan desinler bence.
Seriously, good for you.
- Ciddiyim, senin için çok sevindim.
Like, seriously, good riddance.
Aslında kurtulmuş oldum.
Seriously, it's good you're pulling back business-wise like we agreed.
Cidden, anlaştığımız gibi işten uzaklaşıyor olman iyi.
No, seriously, you should really pursue this, I mean, you're good, I would, but it doesn't really fit in with my father's plan for me,
Hayır, cidden, gerçekten bunun peşini bırakmamalısın, yani, sen iyisin.. İsterdim, ama artık babamın benim için yaptığı planlara uymuyor.
Seriously, you can't say this wasn't a good summer.
Bu gerçekten iyi bir yazdı.
- Seriously, good night.
- Gerçekten, iyi geceler.
I just wanted to say, seriously, good for you.
Senin için iyi olduğunu söylemek istedim.
He took a good look at what he had accomplished, got rip-roaring drunk for 10 days, thought seriously about setting it on fire, then finally put the house up for sale.
Eserine şöyle bir kez baktıktan sonra... 10 gün boyunca kendini içkiye verdi... ciddi ciddi onu yakmayı düşündü... ve en sonunda evi satılığa çıkarmakta karar kıldı.
You were really good today, Austin. Seriously, really good.
Bugün harikaydın, gerçekten.
Seriously, that book's got some good questions.
Bu kitap gerçekten güzel sorular soruyor. Okumalısın.
Seriously, your artistic skill is so good
Ve sen, çok yeteneklerin çok iyi.
- Bobby, seriously, it's not a good time.
- Bobby ciddiyim, hiç sırası değil.
But seriously you good people just keep looking up to us movie stars and we'll keep looking after you.
Ama ciddiyim siz iyi insanlar, biz film yıldızlarına güvenmeye devam ettikçe biz de sizi koruyacağız.
But, seriously, there's the geriatric part of me that actually loves a good early-bird special a little bit of shuffleboard, some mahjong.
Erken bir uykuyu seven iskambil masası, çin balıkları...
Seriously, it's probably... not a good idea to tell anybody about this.
- Bence burada gördüklerinizi birine anlatmak hiç de iyi bir fikir değil.
No, seriously, Joe says he's really good and he won't charge you an arm and a leg.
Hayır cidden Joe onun gerçekten iyi olduğunu söylüyor ve sana fazla bir ücret çıkarmayacak.
Good news here is no one was seriously injured.
İyi haber ise, olaylarda kimsenin burnunun bile kanamamış olması.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]