Sit here translate Turkish
8,455 parallel translation
It's impossible to sit here and not catch a glimpse out of your peripheral vision of a line of ghosts stretching back 10,000 generations because we are all related to someone who lived here
Burada oturup da 10,000 jenerasyonun hayaletinin zamanda geriye de doğru uzandığını gözünüzde canlandırmamanız imkansız. çünkü hepimizin 200,000 yıl önce burada yaşayan biriyle akrabalığı var.
We could sit here, watch a movie and make a night of it.
Burada oturup, film izleyip güzel bir gece geçirebiliriz.
Okay? We're gonna sit here on the couch and watch some of your favourite cartoons, okay?
Şimdi kanepeye oturacağız ve favori çizgi filmlerini izleyeceğiz, tamam mı?
And sit here.
Otur şuraya.
Don't just sit here, go back to your island and get the people out of the factory!
Adanıza geri dönüp insanları fabrikadan uzaklaştırın!
Sit here.
Buraya otur. Otur.
Sit here and wait for a moment.
Şurada otur da iki dakika bekle.
Shut up and sit here.
Kes sesini de otur.
We farmers, we sit here every year when the rains fail and we say : "Next year."
Biz çiftçiler her yıl burada oturup yağmurlar gelmediğinde "Seneye." diyoruz.
Raju, sit here.
Raju, otur buraya.
You know, Amos, when I was a student, I loved to sit here among the flowers, and read.
Biliyor musun, Amos öğrenciyken burada çiçekler arasında oturup kitap okumayı çok severdim.
I just sit here. It's quiet, and I don't wanna wake up my son.
Etraf durgun ve oğlumu uyandırmak istemiyorum.
You can sit here if you want.
İstediğin yere otura bilirsin.
Come sit here...
Buraya otur.
I don't wanna sit here for an hour.
Sana bir saat daha katlanamayacağım.
You guys can sit here quietly and watch some TV.
Siz de o sırada sessizce televizyon izleyin.
Do you mind if I sit here?
Yanına oturabilir miyim?
Chappie, sit here.
Gel. Chappie otur.
Sit here. Sit here.
Otur şuraya, otur.
Come sit here for a minute.
Bir dakikalığına buraya gelir misin?
Thank you. And you, sit here.
Teşekkür ederim.
Well, I ain't gonna just sit here pretending that you and I have ever seen eye to eye on, well... pretty much anything.
Burada öylece oturup da aşağı yukarı her konuda seninle aynı görüşteymiş gibi davranamam.
Oh, can I sit here near you, Madison?
Senin yanına oturabilir miyim, Madison?
Sit here.
Buraya otur.
Either we all sit here and compose our complaint letters, or we actually do something about it.
Ya burada oturup şikayet mektuplarımızı oluştururuz ya da bunun hakkında gerçekten bir şeyler yaparız.
I suppose you'd like to sit here in the back and watch for free where you don't have to tip.
Herhalde burada oturup bedava izlemeyi seviyorsun. Bahşiş bile vermeden.
I can't sit here and argue with you, okay?
Oturup seninle tartışamam.
And the reason every astronaut wants to come here and sit at this table is because this table, and all the furniture in the office, everything you see in the office, belonged to Yuri Gagarin.
Bütün astranotların buraya gelip bu masaya oturmak istemelerinin sebebi, bu masa ve bu ofisteki bütün mobilyalar, bu ofiste gördüğünüz herşeyin, Yuri Gagarin'e ait olması.
Do come in. Let's maybe sit over here, then.
Gelin, isterseniz şuraya oturun.
I have a ten-year-old son, too. Can I sit in for your parents until they get here and just talk to you?
Onlar gelinceye kadar annenle babanın yerini alıp seninle konuşabilir miyim?
I don't have to sit here and take this.
Var ya?
From where I sit, you're the one holding things together around here.
Benim bakış açıma göre, burayı bir arada tutan kişi sensin.
For letting you sit out here and talk about it for so long and not making you go back.
Burada oturup bu kadar süre konuşmana izin verdiğim ve geri dönmene zorlamadığım için.
Just sit down here.
Otur şöyle.
Here you are, Shane. Sit down.
Sonunda geldin, Shane.
Can we just sit in here for a minute?
İçinde biraz oturabilir miyiz?
Here, you sit down, you sit.
Buraya, lütfen oturun.
Here, I'm gonna sit you up a little bit, okay?
Şimdi seni biraz oturtalım tamam mı?
And Morris... You and I got to have a little sit-down here.
Ve Morris seninle konuşacaklarımız var.
Sit down here.
Buraya otur.
We didn't come here just to sit around and eat, did we?
Buraya sadece oturup yemek yemeye gelmedik, değil mi?
I was transferred here to sit on a mosque with the DA's office.
Savcılıkla beraber, bir camiye suç üstü yapmak için buraya aktarıldım.
Sit down, here.
Otur hadi.
Come here, sit by Mama.
Gel annenin yanına otur.
Brittany, come sit over here.
Brittany, gel otur buraya.
I'm gonna sit right here.
Tam burada oturacağım.
Just sit back, enjoy the view, and we will get you out of here in no time.
Sadece arkana yaslan manzaranın tadını çıkar ve biz seni buradan çok uzaklara götürelim.
Come here. Sit down.
Gel de otur.
Do not go in the basement, go find a nice, big-ass fucking knife and sit your fine ass down right here next to me and we'll wait for prince charming to come back, huh?
Bodruma gitmemelisin, orada bulacağın şey güzel, koca götünün bıçaklanması ve harika götünün üzerine çökmen olacak bu sırada biz de büyüleyici prensesimizin gelmesini bekliyor olacağız öyle mi?
Why don't you come sit right here?
Şöyle otursanıza?
You sonuvabitch. That's great. Come sit down with us, here.
Seni şerefsiz, hadi otur da içki içip kutlayalım bunu.
here 35434
here we go 9033
here you go 5858
here we go again 374
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
here we are 2264
here it is 2313
here we go 9033
here you go 5858
here we go again 374
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
here we are 2264
here it is 2313
here she comes 366
here you are 1966
here i come 382
here's my number 71
here's the thing 1106
here we come 237
here they come 557
here they are 545
here we 20
here's my 20
here you are 1966
here i come 382
here's my number 71
here's the thing 1106
here we come 237
here they come 557
here they are 545
here we 20
here's my 20