English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Sit up

Sit up translate Turkish

3,092 parallel translation
Well, he's gotta sit up all night in his car.
Her zamanki gibi arabasında sabahı etmesi gerekiyor.
- Sit up for me.
- Otur o halde.
Sit up at least.
Otur işte.
Sit up, baby.
Otur, bebeğim.
It's far enough, I hope. Sit up straight.
- Umarım yeterince uzaktır.
Sit up, girl.
Kalk, kızım.
All right, let's put the bar up front, the D.J. in back, and the caterers can sit up in the bullpen and we toss out those moving boxes.
Tamam, barı öne, D.J.'i arkaya koyalım ve garsonlar da orta tarafta dikilebilirler, ve biz de şu kutuları atalım.
Sit up straight.
Dik otur.
You can sit up front, sir.
Efendim, siz önde oturabilirsiniz.
- Sit up.
- Doğrulabilirsin.
- What are the side effects? You can sit up.
Oturabilirsiniz.
I am sitting down. You sit up.
- Oturuyorum zaten, sen ayağa kalk.
Sit up, boy.
Otur evlat.
Sit up for a second.
Biraz oturun.
You would just sit up in a tower all day, waiting for your dad to sell you to some guy for three goats.
Tüm gün bir kulede oturur, babanın seni 3 keçiye satmasını beklerdin.
Sit up here.
Buraya otur.
Know what I mean? I'm supposed to sit there and watch my cousin's dream go up in smoke? when I had a direct line to some easy money?
Onu kolay paraya ulaştıracak direkt bir hatta sahipken, öylece oturup kuzenimin hayallerinin, dumanlar içinde yok olmasını mı izlemeliydim?
Now, don't sit there - get up and dance!
Orada oturmayın.
Did I interrupt your morning sit-up routine?
- Sabah oturmanı mı bozdum?
How messed up do you have to be... to sit in a cell and pretend you've got a friend?
Hücrede oturup arkadaşın varmış gibi davranmak için ne kadar hasta olmak lazım?
I'll sit on this till the coroner bags him up, all right?
Ben adli tıp cesedi kaldırana kadar burada duracağım.
imagine that all sit the porch, Scriabin sounds and how all of a sudden hush, froze because... goose bumps, tears well up in eyes.
Düşün, herkes verandada oturuyor, Skriyabin dinliyor... Ve sonra, Ve sonra aniden donup kalıyor...
Find a parking spot, sit tight till we show up simple as that.
Bir park yeri bul, biz gelene kadar oradan ayrılma bu kadar basit.
And they sit at home, they watch dumb romantic comedies, and then they think, "one day, " one day, the perfect man for me is gonna show up "and he's gonna whisk me off my feet, and then every day it's gonna be a ride on a magic carousel."
Evlerinde oturup aptal aptal romantik komedi filmlerini izliyorlar sonra da, "günün birinde günün birinde hayatımın erkeği karşıma çıkacak ayaklarımı yerden kesecek ve hayatımızın her günü büyülü bir atlıkarıncanın üzerindeymiş gibi geçecek" diye düşünüyorlar.
- Yeah. Would you be up for a little sit-down?
- Oturup konuşabilir miyiz?
Look, it was either that or we sit on our hands until this guy slipped up.
Ya böyle yapacaktık ya da adamın avcumuzdan kaçışını elimiz kolumuz bağlı olarak izleyecektik.
Sit down and shut up.
Otur oraya ve kapa çeneni.
Now sit down and shut up.
Otur şimdi, sesini de kes.
Both these no-compromise ground-huggers are purpose-built to go like hell, so they should cream the sit-up-and-beg Beemer.
Şüphesiz bu araçlar yere yakın durup cehennemden kaçarmış gibi kullanmak için yapılmışlar ve arkana yaslan sür BMW'ların suyunu çıkarmaları gerekir.
There's not much to do on the other side but sit around and watch other people screw things up.
Öbür tarafta oturup insanların çuvallamasını izlemekten başka yapacak bir şey yok.
Hey, Bridget Jones, why don't you quit whining, beer up, come sit down so I can whip your ass in this game real fast.
Neden aramıyor peki? Hey, Bridget Jones sızlanmayı kesip bir bira aç ve yanıma otur ki şu oyunda kışını tekmeleyebileyim.
Shut up, sit down.
Kapatın çenenizi, oturun.
A real honest-to-God sit-down date where you dress up like a lady and I dress up like a gentleman.
Dürüst olmak gerekirse, senin bir bayan gibi giyinip benimse bir beyefendi gibi giyindiğim bir randevu.
Or... I could sit on it to cover it up.
Yada üzerine oturup gizleyebilirim.
No, I just sit down here all day and make stuff up.
Hayır, ben bütün gün burada oturup bu tarz şeyler uyduruyorum.
♪ up in banana tree ♪ ♪ yellow bird ♪ - yellow bird! ♪ you sit all alone like me ♪
Sarı kuş, yalnız oturur benim gibi.
I get 500 bucks to sit in a chair, put up with greedy kids telling me what toys they want and, bonus, the Santa suit really does show off my Max ass.
Sırf bir sandalyede oturup, açgözlü çocukların nasıl oyuncaklar istediklerini dinleyerek 500 dolar alacağım. Ve ayrıca, bu Noel Baba kıyafeti kıçımı harika gösterdi.
Just sit down and shut up and you're gonna answer the questions, right?
Otur ve kapa çeneni ve sadece sorularıma cevap ver, anladın mı?
We're just gonna sit right here and have a look at the little tree up there.
Burada oturup şuradaki küçük ağaca bakacağız.
Then you left on purpose, knowing I would not be able to sit here without cleaning it up.
Sonra da benim temizlemeden duramayacağımı bilerek kasıtlı olarak böyle bırakıp gittin.
Do you want to pull up a chair, and sit and...
Bir sandalye çekip bize katılmak istemez misin?
You don't sit there with you remote control add home and just like ogle it and sort of just mentally feel it up.
Elinde uzaktan kumandayla, evinde oturup, gözlerini süzerek hayal edip sadece hissetmezsin onu...
I gotta go to my babysitting job and when I get back, you and I are gonna sit down and come up with a more realistic home for j. Edgar hoofer.
Şimdi bebek bakıcılığına gitmem gerek ve döndüğüm zamanla seninle oturup J. Edgar Hoover için daha gerçekçi bir ev fikri bulacağız.
Sit down, shut up, don't be rude. I thought she'd be nicer from her picture.
Otobüs durağı bankındaki resminde göründüğünden daha hoş olur sanmıştım.
I told you before. I'm on the phone! Sit down, shut up, don't be rude.
Otur, çeneni kapa ve terbiyeli ol.
I wanted to go up when they kept calling our name, but every time I stood up, I started to poop a little and had to sit back down.
İsmimizi anons ettiklerinde sahneye çıkmak istedim ama ne zaman ayağa kalksam osurmaya başladım ve yerime geri oturmak zorunda kaldım.
Sit down and shut up.
Otur ve çeneni kapat.
"I sit in this room staring at these people who can't make up their minds."
"Bu odada, bir türlü kararını veremeyen insanların suratına bakıyorum."
You know, you wake up, you sit down, you eat breakfast, you walk outside, you talk bollocks all day long, you find somebody, go to bed with them.
Biliyorsunuz işte, uyanırsınız, oturursunuz kahvaltınız yaparsınız,... yürüyüş yaparsınız, bütün gün taşaklarınızla konuşursunuz,... birini bulursunuz, onunla yatarsınız.
So sit back, grab a Kia-Ora and buckle up.
Arkanıza yaslanın, bir kia-ora alın ve kemerlerinizi baglayın.
Why don't you go and sit that flag up over there by the rocks... whatever.
Neden gitmiyorsun ve kayaların üzerindeki o bayrağında oturmuyorsun?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]