Some more translate Turkish
13,187 parallel translation
Well, Gobber, just whip up some more of that potion for him.
Gobber, ona o iksirden biraz daha yapıver hadi.
head back, call it a day, relax at the Great Hall, tell some more really cool stories.
Büyük salonda Gerçekten Harika hikayeler söylesen
Can't you make some more? And while I'm making food for everyone, who takes care of my kids? Oh, sure.
- Biraz daha yapamaz mısın?
Come and have some more to eat!
Gelip biraz daha yemek ye.
Hey. Sorry, I had Curtis grab some more toys so I could keep working on your tooth.
Üzgünüm, dişinle oynamaya devam edebileyim diye Curtis'e birkaç oyuncak daha getirttim.
I speak some more.
Biraz daha konuşuyoruz.
♪ Pick it up and tell me if you really want to dance some more ♪
# Al şunu ve gerçekten biraz daha dans etmek istiyor musun söyle #
Not until you answer some more questions.
Birkaç soruya daha cevap verene kadar olmaz.
- Just let me go back in there - And yell some more at a grieving widow? - and do my...
- Sadece geri içeri girip işimi yapma...
Ah. Ok, so we have some more information on the victims.
Kurbanlar hakkında yeni bilgiler var.
I would love to chat some more, but, uh, we're fueling up for a big day.
I would love to chat some more, but, uh, we're fueling up for a big day.
Now, I may have a way to make some more but until then, until I know I'm not a... danger to those around me,
Şu anda belki biraz daha yapmanın bir yolunu bulmuş olabilirim ama yapana kadar etrafımdaki insanlara tehlike saçmadığımı bilene kadar...
Come on, man, let me score some more crank.
Hadi dostum, bari para ver de biraz daha mal alayım.
Piss me off some more and I'll pull the doctor's entrails inside out right now!
Beni biraz daha uyuz edersen simdi doktorun cigerlerini sokecegim!
Get some more booze... this is empty...
Biraz daha icki al... bu bitti...
You have to buy me some more.
Bana daha fazla poster almak zorunda kalırsın.
I could give you some more ibuprofen.
İbuprofen verebilirim.
All right, I'm gonna get you some more pain meds.
Gidip ağrı kesici getireceğim.
Would you like some more water, Doctor?
Biraz daha su ister misiniz Doktor Taft?
You know, when this is finally over and we're safe, you could spend some more time with him, if, you know... If you want.
Şey, tüm bunlar sona erdiğinde ve güvende olduğumuzda onunla daha fazla zaman geçirebilirsin istersen tabii.
I expect he have to do some more mistakes during the first season.
İlk sezonda daha fazla hata yapmasını beklerdim.
Well, if you did some more sit-ups... Oh.
- Biraz daha mekik çekseydin...
Yeah. - Yeah. - You want some more?
- Evet, biraz daha ister misin?
We might as well buy the kid some more time.
En azından çocuğa biraz zaman kazandırmış oluruz.
Ma'am, I'm sorry, we need some more room. - [sobbing]
Hayır ama ameliyat olmadan iyileşmeyeceğini garanti edebilirim.
Here to harass me some more, detective?
Beni taciz etmeyi mi geldiniz, dedektif?
Right, I need you to go down the slaughterhouse, pick up some more bones.
Neyse kasaba gidip biraz daha kemik getirmen lazım.
Can you please adjust for some more time?
Lütfen biraz daha idare edebilir misiniz?
Feature Fashion Assistants find me some more related materials to add as soon as possible, as well as you can do.
Moda ve sunum asistanları, en kısa sürede bununla ilgili bulunabilecek ne varsa bulun.
I get it. I'll give him some more space.
Onu biraz daha rahat bırakayım.
Anybody want some more wine?
- Daha şarap isteyen var mı?
You want some more?
- Biraz daha ister misin?
Well, think about it some more.
Biraz daha düşün o zaman.
But more importantly, Lieutenant, what if there is some truth to it?
Ama en önemlisi Teğmen, ya bu kehanetler doğruysa?
I'm not sure what's more annoying, The Strix coming into my home or Elijah dismissing me like some kid.
Neyin daha sinir bozucu olduğunu bilmiyorum Strix'in evime gelmesi mi yoksa Elijah'ın beni çocuk gibi dışarı çıkartması mı.
Some of them may have died naturally and been dug up, odds are some of them were murdered more than a week, less than a fortnight ago.
Bazıları doğal yollardan ölmüş ve mezarlarından çıkarılmış olabilir ancak bazılarının bir ila iki hafta arasındaki bir sürede cinayete kurban gitmiş olabilecekleri şüphesi var.
We lost a century to compulsion, my love, and some of us lost a great deal more.
Etki altında bir asrı kaybettik, aşkım... ve bazılarımız daha fazlasını kaybetti.
If there's some aspect of our relationship we can adjust to make you more comfortable...
Bazı yönü varsa ilişkimizin Biz daha rahat yapmak için ayarlayabilirsiniz...
Some things are more important.
Bazı şeyler daha önemli.
I've given her some beauty. But she is a tool, no more, no less.
Ona biraz güzellik kattım ama sonuçta o bir alet.
But at some point, the relationship became more intimate.
Ama bir noktada, ilişkiniz daha samimi bir hal aldı.
Given the level of violence, we profiled It was two or more criminally experienced unsubs, Most likely under the influence of some type of narcotic,
Şiddet düzeyine bakarak en az iki deneyimli suçlu olduğunu söyledik ve muhtemelen uyuşturucu etkisi altındalardı, ama bir daha saldırmadıklarından vaka kapandı.
Buddy, I'd have a lot more trust if you all pointed your weapons some place else.
Dostum, silahlarınızı başka bir yere çevirirseniz size daha fazla güvenebilirim.
Now, all I have to do is feed some of that to the rest of them, and there will be more where this came from.
Şimdi tek yapmam gereken diğerlerini de aynısıyla beslemek ve geldiği yerden bir sürü çıkacak. Süper.
He gave me some positive word-of-mouth, so a bunch more started coming to me.
Beni tavsiye etti bu yüzden buranın çalışanları bana gelmeye başladı.
Well, I know more women are buying comics than ever, but for some reason, I-I can't get'em in here.
Kadınların eskisinden daha çok çizgi roman aldığının farkındayım ama bir sebepten ötürü onları buraya çekemiyorum.
I found that maintaining the illusion of freedom keeps some of my specimens more docile.
Fazlasıyla uysal olan türlerimden bazılarını korumak için özgürlük yanılsamasını sürdürmenin işe yaradığını keşfettim.
It's gonna take more than some shadowy subterranean canoodling to convince me that this is real.
Gerçek olduğuna inandırmak için gizli gizli yiyişmekten daha fazlasını yapmalısın.
Why didn't you tell me Long was more than some random case?
Long'un senin için sıradan bir dava olmadığını neden söylemedin?
By the way, Yong Pal, when you came for a house call you were some quack who looked more like a doctor than a real doctor does.
Bu arada Yong Pal bizim oraya geldiğinde gerçek doktordan daha çok doktora benzeyen sahte doktor gibiydin.
No one disrespects you more than me, but even I can't believe that you're stupid and reckless enough to use some bogus claim of national security to stop me from doing an interview just because what I might say could embarrass the president.
Sana benden daha fazla saygısızca davranmış biri olamaz. Ama ben bile sırf söyleyebileceklerim Başkanı utandırabilir diye beni röportaj yapmaktan alıkoymak için uydurma bir ulusal güvenlik suçlamasını kullanacak kadar aptal ve sorumsuz olduğunuza inanamıyorum.
some more than others 41
more 1904
moreno 58
moretti 68
moreau 46
morello 30
morelli 46
more or less 614
more than you know 97
more than you think 24
more 1904
moreno 58
moretti 68
moreau 46
morello 30
morelli 46
more or less 614
more than you know 97
more than you think 24
more drinks 21
more tea 49
more than you 43
more than ever 118
more than you can imagine 30
more than enough 37
more than anything else 28
more than me 30
more than you'll ever know 22
more to the point 94
more tea 49
more than you 43
more than ever 118
more than you can imagine 30
more than enough 37
more than anything else 28
more than me 30
more than you'll ever know 22
more to the point 94