English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / The old woman

The old woman translate Turkish

1,005 parallel translation
With the old woman's permission, I show here the prayer book in which a woman ( from 1921! ) Thinks she can tell the Devil by sight.
Yaşlı kadının izniyle burada, Şeytan'ı yakınında gördüğünü anlatan bir kadından bahseden 1921 yılında yazılmış bir dua kitabı göstereceğim.
Now, the old woman is a man!
Sonra, yaşlı kadın erkek çıktı!
At dawn the grave was opened, and the old woman was found lying as if asleep.
Şafak vakti, mezarı açıldı ve yaşlı kadın çanlıymışçasına uyuyor hâlde bulundu.
How's the old woman?
Yaşlı kadın nasıl?
If he weren't in a panic he would have found the old woman's money.
Eğer panik içinde olmasaydı, yaşlı kadının parasını bulurdu.
So I took it to the old woman to pawn.
- Bu yüzden onu yaşlı kadına rehin bırakmıştım.
Then, at 1 : 00 about, the old woman give me a cup of tea and an egg.
Sonra, saat 1 gibi, eşim bana bir fincan çayla bir yumurta getirmişti.
But it is my belief as how they done the old woman in.
Ama benim inancıma göre tüm yaşlı kadınlar gibi tahtalı köy postalandı.
You have a face as long as the old woman that kissed the cow.
Yüzün ineği öpen yaşlı bir kadın gibi.
My politics are short and sweet... like the old woman's dance.
Benim siyasetim yaşlı bir bayanın dansı gibi kısa ve özdür.
Not like me - fishing to keep away from the old woman.
Benim aksime. Balık sayesinde benim yaşlı hanımdan uzaklaşıyorum.
- The old woman who was in the doorway.
- Kapıda bekleyen yaşlı kadın. - Git bul onu.
He said they'd taken the old woman and the girl.
Yaşlı kadını ve kızı götürdüklerini söylediler.
When I stopped the old woman from bleeding to death,
Yaşlı kadının ölümcül kanamasını durdurduğumda,
I'd have liked fine to have just one more really good dram before I join the old woman!
Benim ihtiyarın yanına gitmeden önce bir kadeh atmayı çok isterdim doğrusu.
I don't know what I'm gonna tell the old woman.
Benim hatuna ne diyeceğim bilmiyorum.
Listen to me did the old woman ask you what it was like to be in love?
Sana diyorum... Yaşlı kadın sana aşık olduğunu mu sordu?
Look over there, it's the old woman in the throes of madness!
Bak, yaşlı kadın çıldırmış!
- Cut the old woman loose.
- İhtiyar kadını çıkartın.
Would you bury the old woman alive in a tomb of rock?
Yaşlı bir kadını taş mezara diri diri gömecek miydin?
Why? - To save the old woman.
- Kadını kurtarmak için.
My dear young man, if I wished to put you against Mike I would tell you, follow the old woman with his cane.
Evlat, eğer seni Mike'la karşı karşıya getirmek isteseydim sana şu bastonlu yaşlı kadını takip etmeni söylerdim.
And the old woman.
Ve şu yaşlı kadın.
Ther was on old woman from a bird store who saw the rubies.
Kuşu satan yaşlı kadın yakutları gördü.
Here am I, going to bring a new life into the world... ... and leaving an old woman behind to die.
Dünyaya yeni bir can getirecek olan ben yaşlı bir kadını ölüme terk ediyorum.
Kicking a herd of crawling coolies around... fighting fever... swallowing dust one month, wading in mud the next, just so some old woman can take her hot water bottle to bed with her?
Etrafta kıvranan amele sürüsünü tekmeleyip sıtmayla boğuşarak bir ay toz toprak yutup ertesi ay çamura bulanarak sırf yaşlı bir kadın sıcak suyunu yatağa götürebilsin diye mi?
In the village of Kisilova, haunted a generation ago by a vampire in the form of an old woman, the following procedure was used :
Kisilova'da, bir nesildir boyunca yaşlı kadın kılığındaki bir vampirin lanetine uğramış bir köyde şu yöntem uygulandı :
Is this the skin of an old woman?
Bu yaşlı bir kadının teni mi?
Are these the eyes of an old woman?
Bunlar yaşlı bir kadının gözleri mi?
The little men will be away and she'll be all alone with a harmless old peddler woman.
Küçük adamlar gidecek, prenses yalnız kalacak. Zararsız bir ihtiyar seyyar satıcı gelecek.
I just saw the old Gypsy woman.
Yaşlı Çingene kadında gördüm.
The old land grant I took from this box which would have made Sally Musgrave upon the death of her brothers, the richest woman in England.
Bu kutudan aldığım eski arazi intikal belgesi Sally Musgrave'i ağabeylerinin ölümü üzerine İngiltere'deki en zengin kadın yaptı.
Supposing the poor old woman has no place to go?
Zavallı yaşlı kadının gidecek bir yeri yok.
You're no greedy old woman running off into the night.
Gece birşeyler aşırmış bir nene gibi durma.
When you want to know about a woman, ask the old men.
Kadınlarla ilgili bir şey bilmek istiyorsan yaşlı adamlara sor.
If I ever run into the Marechal de Bassompierre, I'll tell him about... how you could fight 10 Spaniards but that you feared illness like an old woman!
Bassompierre mareşaline rastlamış olsaydım, ona, 10 tane İspanyol ile savaşabildiğin halde... yaşlı bir kadın gibi hastalıktan nasıl korktuğunu anlatırdım.
Your mother was a simple, old-fashioned woman who'd shudder at the thought of...
Annen sıradan, eski tarz bir kadındı. Bunlar onu ürpertirdi.
The woman Orie brought last month... about 28, 29 years old... around eight p.m...
Orie-san'ın geçen ay satın aldığı 28, 29 yaşlarındaki kadın saat sekiz gibi...
( Old woman ) Well, well, the official handshake!
Başkan hayatından memnun.
Of course, being an old woman, I wouldn't know much about the law... but I hear you got to have witnesses to make anything stand up in court.
Elbette yaşlı bir kadın olarak kanunlardan pek anlamam... ama suçlamaların mahkemede kabul edilmesi için şahit gerekiyormuş.
It was like that old woman in Great Expectations... that Miss Havisham in her rotting wedding dress and her torn veil... taking it out on the world because she'd been given the go-by.
"Büyük Umutlar" daki yaşlı kadın, Bayan Haversham gibiydi. Yıpranmış gelinliği ve duvağı olan kadın, unutulduğu için dünyaya küsüyordu.
Never tell the truth to a old woman.
Asla yaşlılara gerçeği söyleme!
In the old days, it was traditional for the refined Japanese woman...
Eski günlerde, seçkin bir Japon kadınının...
They don't want no old woman sitting'in the balcony.
Balkonda oturan yaşlı bir kadın istemiyorlar.
I almost fell over an old woman, scrubbing the floor.
Yerleri fırçalayarak temizleyen yaşlı bir kadının üzerine düşecektim neredeyse.
My old pal dropping by to entertain the little woman while I'm at work.
Eski dostum ben işteyken gelip karımı eğlendiriyor.
In the paintings of the old masters... did you ever see a single man or woman at work?
Eski ustaların tablolarında hiç çalışan bir adam veya kadın gördün mü?
Old woman! More grease under the center stone.
Ortadaki taşın altına daha çok yağ sür.
We don't stop a moving block for an old woman. Lay on the lash!
Yaşlı bir kadın yüzünden taşı durduramayız.
Oh, just some woman from the Welfare Association collecting old clothes.
Oh, sadece Sosyal Hizmetler Kurumundan bir kadın eski giysiler topluyor.
So, you've made no progress with the old flower woman either.
Demek, yaşlı çiçekçi kadınla da hiç ilerleme kaydetmedin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]