The one translate Turkish
299,722 parallel translation
The report I didn't hand in is the one on that deceased soul.
Teslim etmediğim diğer belgeler bu merhumla ilgili işte.
He's the one who has been roaming about for a long time.
Sana bahsetmiş olduğum hani şu uzun zamandır dolaşıp duran.
You are the one that handed her the decoction.
İlaç getiren o ellerin sahibi sensin.
I'm the one who's sorry.
Üzgün olan benim.
The one who got away 20 years ago?
Şu 20 sene önce elinizden kaçan mı yoksa?
I'm the one who decided we were over cake pops.
Çubuklu şeker modasını ben bitirdim.
I mean, you're the one who doesn't want my brother to come, so...
O sebeple...
He isn't the one who sent the alert.
Alarmı gönderen o değil. Benim.
She's the one we bought.
Satın aldığımız biri sonuçta.
Well, it's my body, Ian, and you better understand, I'm the one that's in charge of it!
Vücut benim, Ian. Ve kontrolün bende olduğunu da anla.
Why do I have to be the one to bend over backwards?
Neden aşırı çaba sarfeden ben oluyorum?
You are never the one!
Bunu yapan tek sen değilsin!
Well, she hasn't bagged me and I'm the one that counts!
Ama beni avlayamadı ve ben sözü geçen tek kişiyim!
I'm not the one that called them.
Onları çağıran ben değildim.
Yeah, you don't need to remind me, I'm the one on the painkillers.
Bunu hatırlatmak zorunda değilsin. Ağrı kesicileri kullanan benim.
I'm not the one in love with him.
Ona aşık olan ben değilim. Tamam.
So all the women in your life are suddenly going crazy, except for the one that just arrived?
Yeniler haricinde hayatındaki tüm kadınlar aniden deliriyor.
A couple of weeks ago, I go to the grocery store... the one on Washington that has the tiny little wine bar to the right.
Birkaç ay önce markete gittim. Washington'daki, sağında minik bir şarap barı olan market.
I'm the one who can't mess up another marriage.
Bir evliliği daha batıramayacak olan benim.
I was the one in here last night.
Dün gece buradaki bendim.
One or two out of 100... are born with the same face as in their previous life.
Her yüzyılda, bir önceki hayatlarındaki yüzleriyle dünyaya gelen insanlar olur.
Has the world become one?
Yoksa dünya bir bütün mü oldu?
We'll find her in one of the universities in Seoul. She was a good student.
Dersleri iyiydi ne de olsa.
At the same time. So no one has to suffer alone with a broken heart.
Kimseleri arkada bırakmadan, kimselerin canını yakmadan.
No one on the message boards told me his wife died.
Mesaj gruplarında karısının öldüğünü söylemediler.
Guess some people don't know gluttony is one of the Seven Deadly Sins.
Bazıları oburluğun yedi ölümcül günahtan biri olduğunu bilmiyor.
I like the first one.
İlkini sevdim.
Going out with Raj was one of the best things that ever happened to me.
Raj ile çıkmak başıma gelen en güzel şeylerden biriydi.
Destroying one of the great human cities will show that humans and Inhumans can never live in harmony.
Büyük insan şehirlerinden birini yok edersem bu insanlara Nainsanlar'la ahenk içinde yaşayamayacaklarını gösterecek.
As one royal to another, Your Majesty, you cannot just hand over the sovereignty of your people.
Bir asilden bir diğerine... Ekselansları insanlarınızın hâkimiyetini başkalarına öylece veremezsiniz.
Team One has secured the entrance.
Birinci takım girişi güvene aldı.
How long before one of the new Inhumans destroys another town?
Bir Nainsan'ın başka bir kasabayı yok etmesi ne kadar sürecek?
What can one person do that the entire Avengers can't?
Tüm Yenilmezler'in yapamadığını tek bir adam mı yapacak?
Widow, take half the team and concentrate your attacks on one bot at a time.
Kara Dul, takımın yarısını al ve her seferinde tek bir robota odaklanın.
Two are mine, but the other one...
İkisi benim, diğeri de...
I-I can just wait for the next one.
Bir sonraki tekmesini bekleyebilirim.
So I'm the only one that has a problem with her.
Yani onunla problemi olan tek kişi benim.
Yeah, bring her into the office - won't cause any disruption, no-one'll make a big deal (!
Onu bir kaza çıkmadan önce ofise getirin. Kimse bu konuyu sorun etmeyecek.
Next time you're in the office, will you please, will you just please just look at Paula, like really look at her and if you have even, like, a tiny, tiny doubt, just take one more look at what Kay was doing in the hours
Ofisindeyken lütfen ama lütfen Paula'ya bir bak. Eğer ona gerçekten bakarsan ve ufak bir şüphe duyarsan kütüphaneye gitmeden önce Kay'in saatlerce ne yaptığını bir düşün.
[Es] Over the last two decades of working, one of the things I've discovered is often things are made to fill voids.
Çalışmamın son 20 senesinde nesnelerin genellikle, boşlukları doldurmak için yapıldığını keşfettim.
One of the first major shows I was asked to do was the Harold Pinter play, Betrayal.
Çalışma teklifi aldığım ilk büyük gösterilerden biri, Harold Pinter'ın Aldatma oyunuydu.
And I sat at the end of the bed drawing ideas that Kanye was having and one of them was a man made out of LED, and this posture is the result of many, many sketches.
Ve ben de yatağın ucuna oturmuş Kanye'nin fikirlerini çiziyordum. Onlardan biri de L.E.D.'den yapılmış bir adamdı ve bu poz, birçok taslağın sonucuydu.
The first time I used a piece of mirror would've been Macbeth, where we sliced a box in half with mirror and we were able to see one half of this table, with and without the ghost of Banquo as it revolved.
Aynayı ilk kez Macbeth'de kullanmıştım. Sahneyi ayna ile ikiye bölmüştük. Sahne dönerken, masanın yarısını
So over the next ten years, he created the rest of the windows, one by one.
Sonraki on yılda, tüm pencereleri birer birer yapmış.
We don't need to say worship, but all the energy of the room is focused on that one little individual, and that in itself is an extraordinary, physiological event.
Buna tapmak dememize gerek yok. Ama ortamdaki tüm enerji bir insanın üzerinde toplanıyor ve bu başlı başına olağan dışı bir fizyolojik olay.
The systems and influences of one's childhood are inescapable.
Birinin çocukluğunun sistemi ve etkileri kesinlikle önlenemez.
And one of the things that I enjoy in my practice is to position a human, huge or tiny, in relation to the same object.
Ve işimde en hoşlandığım şeylerden biri bir insanı, bir objenin yanına minik veya kocaman şekilde koymaktır.
I mean, you mess up the first one, fine.
İlk evliliğini batırabilirsin, olur.
But the second one fails, and suddenly I'm the problem.
Ama ikincisi de başarısız olursa sorun bende olur.
I mean, sure, I'm still really young and there's obviously so much more I thought I'd do before I tied myself down to one person for the rest of my life.
Tabii hâlâ çok gencim ve hayatımın geri kalanında kendimi bir insana bağlamadan önce yaparım sandığım çok şey olduğu da kesin.
One of the few perks of getting up there is the ability to say no without guilt.
Bu yaşa gelmenin birkaç avantajından biri de vicdan azabı çekmeden her şeye "hayır" diyebilmek.
the one and only 111
the one that 19
the one that got away 33
the one i told you about 27
the one on the left 17
the one that says 16
the one with the 40
the one who 21
the one who died 17
ones 44
the one that 19
the one that got away 33
the one i told you about 27
the one on the left 17
the one that says 16
the one with the 40
the one who 21
the one who died 17
ones 44
one day at a time 90
one moment please 57
one more time 797
one day 2293
one thing at a time 106
one month later 23
one more 931
one year ago 42
one more shot 23
one more day 57
one moment please 57
one more time 797
one day 2293
one thing at a time 106
one month later 23
one more 931
one year ago 42
one more shot 23
one more day 57
one more hour 17
one more chance 34
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more round 22
one more drink 18
one more thing 865
one moment 967
one and two 35
one more chance 34
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more round 22
one more drink 18
one more thing 865
one moment 967
one and two 35
one second 1230
one sec 340
one night 558
one at a time 318
one time 516
one week 142
one point 33
one game 29
one's missing 20
one by friend 20
one sec 340
one night 558
one at a time 318
one time 516
one week 142
one point 33
one game 29
one's missing 20
one by friend 20