The old one translate Turkish
2,864 parallel translation
242, one of the old ones in the back.
242 numaralı kasa, arkadaki eskilerden biri.
Which they don't want you to do because they'd already hacked into the old one.
Bunu yapmanı istemiyorlar çünkü eskisine sızdılar bile.
The young or the old one?
Genç olan mı yaşlı olan mı?
What about the old one?
Eskisi ne olacak?
Actually, Austin, I'd have given anything to bring the old one with me.
Aslında, Austin eskisinin yanımda olması için her şeyden vazgeçerdim.
Well, did I ever give the impression I didn't like the old one?
Eskisinden hoşlanmadığım gibi bir izlenim mi bıraktım?
The old one.
Yaşlı olan.
Mm. This one seems comfier than the old one.
Bu şey, eskisinden daha rahat gibi.
I transferred your personal contacts to your new one so you can use the old one for work. Hey, this looks complicated.
Rehber bilgilerini yeni telefonuna aktarım yani böylece eskisini iş için kullanabilirsin.
It's not like me to buy a new house until we've sold the old one.
Eskisini satmadan yeni ev almak hiç huyum değildir.
Starts up a new family, stops talking to the old one.
Yeni bir aile kur, eskisiyle konusmayi kes.
- So, will the old one and Lyoshka live with us?
Leşa ile dedem bizde mi kalacaklar?
- Bill him with the new mortgage, an old one on a house that won't sell, an angry-all-the-time daughter who is for sure gonna pick the most expensive east coast college in a year. - Okay.
Adamın, bu yola devam ederse bunun kaça patlayacağını anlamasını istiyorum ve ben devam edemem.
The old man is gonna bust one of his wrinkly nuts when he sees you.
Babam seni görünce çok sevinecek.
You're the one pushing for a sleepover, even though we all know we're too old for this crap!
Yatıya kalma için ısrar eden sensin, hepimiz bunun için çok büyük olduğumuzu biliyoruz!
So Haskell's got a new face, $ 2 million, trades in his old bride for a younger one and gets a new car in the deal.
Yani Haskell'in yeni bir yüzü ve 2 milyon doları var. ... yanındaki kadını daha genç biriyle değişmiş oldu ve altında da yeni bir araba var.
You're telling me I'm the one that gave your old lady a black eye?
Karının gözünü morartanın ben olduğumu mu söylüyorsun? - Otur.
And we learn that she's alone at home no one other than the old woman visits her and that she is in fact the girl's paternal grandmother.
Buradan kızın evde tek başına olduğunu... yaşlı kadından başka kimsenin onu ziyaret etmediğini... ve kadının aslında... babasının annesi olduğunu öğreniyoruz.
Lovely thing about the watch- - you discard your old family and get a whole new one.
Nöbetin en güzel tarafı eski aileni tamamen bırakıp yenisini ediniyor olman.
He was 40 and already had 2 children, one 10, the other 11 years old.
Güzel bir şey olduğunu... 40 yaşındaydı ve iki çocuğu vardı,... biri 10, diğeri 11 yaşında.
I was on market one day, helping some old ladies cross the street and whatnot, when, uh, a car pulls up.
Bir gün markette yaşlılara karşıya geçmesi için yardım ediyordum. Bir araba yanımda durdu.
He's responsible for the deaths of 29 British agents and one old lady.
29 İngiliz ajanın ve bir yaşlı kadının ölümünden sorumlu.
One that maybe you have known all along. One you must believe in order to fulfill your destiny. Enough with the riddles, old man.
Gerçekten kim olduğunu öğrenmeni, belki zaten bildiğin kişi kaderini yerine getirmek için inanmak zorunda olduğun kişi.
The old trout knows a good deal when she sees one.
Eski kafalılar böyle bir teklifi gördükleri zaman hiç kaçırmazlar.
I directed him to one of the old control rooms.
Onu eski kontrol odalarından birine yönlendirdim.
I have been going out of my way to be nice to old Jewish ladies for months now, on the off chance one of them could be your mom.
Neredeyse bir aydır biri belki senin annen olabilir diye yaşlı Yahudi kadınlara nazik davranmak için rutinimin dışına çıkıyorum.
No one gives a damn that the old man fell in the drink?
Neden kimse suya düşen yaşlı adamla ilgilenmiyor acaba?
I always thought you'd be the one to grow old with me.
Senin hep benimle birlikte yaşlanacak kişi olacağını düşünmüştüm.
But the two you suggest, one is old and the other slow.
Ama senin önerdiklerinin biri yaşlı, diğeri ise yavaş.
Replacing Gregory with 48-year-old Bart McDade has been one of the most difficult decisions he's had to make.
Dick Fuld'un şu ana kadar verdiği en zor karar olması gerek.
And then... there's a Ryan Wigler 28 years old, brother of one of the victims.
Adı bütün kayıtlara filan girmiş ve sonra bir de Ryan Wigler ortaya çıkmış. 28 yaşında ve kurbanlardan birinin ağabeyi.
You are both over 80 years old. And I will not let either one of you rest until I know the reasons why.
İkiniz de 80 yaşın üstündesiniz ve bunun nedenini bulana kadar ikinize de rahat yok.
The three of us were old men in the first one.
Üçümüz de ilk filmde yaşlı adamdık.
In the second one, I was an old lady, and Knoxville was an old man.
İkincisinde, ben yaşlı kadındım, Knoxville yaşlı adamdı.
In the third one I wanted to be a fat, old lady.
Üçüncüde ben şişman ve yaşlı bir kadın olmak istedim.
I need a very "hush-hush" APB put out on two young girls- - One, a 21-year-old blonde wearing a pink sleeveless top and a bad attitude, two, a blued-eyed pain in the- -
İki genç kız için çok gizli bir arama emri çıkarmalıyım. Biri 21 yaşında pembe, kolsuz bir bluz giyen kötü tavırlı bir sarışın, diğeriyse mavi gözlü bir baş ağrı -
The old your mouth says one thing, your lips say another.
Ağzın bir şey söylerken, dudakların başka bir şey söylüyor.
It's like watching two old boxers come back into the ring for one last payday.
İki eski boksörü izlemek gibiydi... Son bir intikam için, ringe yeniden çıkmış gibiydiler.
No one will write and read in the old script. It is banned!
Bundan gari hiç kimse eski yazıyla yazmayacak, okumayacak.
And I guess beating the old man someday is one of those wins.
- Herhalde bir gün babacığını mahkemede yenmek de bu zaferlerden bir tanesi.
Th-The old adage that, you know, one man's terrorist is another man's freedom fighter is true.
Bir tarafın teröristi diğer tarafın özgürlük savaşçısıdır deyişi doğrudur.
He wasn't one of the people your old man took money off of to be your special uncle?
Senin yaşlı adamın para kopartacağı özel dayılardan değil yani.
Let alone such an old book like the one you're looking for.
Hem senin aradığın çok eski bir kitap.
One simple rural old man who was there, raised his head to the sky and said :
Köyden, sıradan bir yaşlı adam yüzünü semaya çevirip şöyle demiş :
If he's anything like his old man... Hey, if I'm anything like my old man, he's the one that better be careful.
- Ben babama çektiysem onun dikkatli olması lazım.
You toss the old one?
Eskisini atmıştın değil mi?
I knew the minute that Voss got away from us in Berlin, there was only one agent who would ever be able to track him down. My old favorite.
Voss, Berlin'de bizden kaçtığı anda onu bulabilecek tek bir ajan olduğunu biliyordum.
Believe me, Detective, for one reason or another they all wanted the old man dead.
İnanın bana, dedektif öyle ya da böyle, hepsi ihtiyarın ölmesini istiyordu.
No one likes the idea of a 10 year old taking care of his mother, but they're doing the best they can.
Hiçkimse, bir 10 yaşındaki bir çocuğun annesine bakması fikrinden hoşlanmaz. Ama onlar yapabildiklerinin en iyisini yapıyorlar.
But for the rest of us, the old 2 / 14 is just a sad reminder of everything that's missing from our lives, or we never had, or the one that got away.
Ama geri kalanımız, hayatın son yarısını yaşayanlar kaçırdıklarımızın, ya da hiç sahip olamadıklarımızın canlı bir kanıtı, ya da çekip gidenlerin artığı.
I just remembered the old Joe Longo, the one who had girls fighting over him.
Birden eski Joe Longo'yu hatırladım, hani kızların uğruna birbirlerini yedikleri kişiyi.
the old ones 16
the old 139
the old days 17
the old woman 18
the old lady 20
the older you get 18
the oldest 18
the older one 18
the old man 84
old one 16
the old 139
the old days 17
the old woman 18
the old lady 20
the older you get 18
the oldest 18
the older one 18
the old man 84
old one 16
ones 44
one day at a time 90
one moment please 57
one more time 797
one day 2293
one thing at a time 106
one month later 23
one more 931
one year ago 42
one more shot 23
one day at a time 90
one moment please 57
one more time 797
one day 2293
one thing at a time 106
one month later 23
one more 931
one year ago 42
one more shot 23
one more day 57
one more hour 17
one more chance 34
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more round 22
one more drink 18
one more thing 865
one moment 967
one more hour 17
one more chance 34
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more round 22
one more drink 18
one more thing 865
one moment 967
one and two 35
one second 1230
one sec 340
one night 558
one at a time 318
one time 516
one week 142
one point 33
one game 29
one's missing 20
one second 1230
one sec 340
one night 558
one at a time 318
one time 516
one week 142
one point 33
one game 29
one's missing 20