English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / Then i'm leaving

Then i'm leaving translate Turkish

196 parallel translation
Now, I think perhaps if you'II make my pardon to the ladies, alex... for my leaving so early, then I go... I think maybe, EmiI, it wouId be better if I came with you.
Şimdi, belki benim yerime bayanlardan af dilersin, AIex erken ayrıldığım için sonra giderim belki de, EmiI, seninle gelmem çok daha doğru olur.
Then you better shake it, because I'm leaving right now.
Öyleyse onu sallasanız iyi olur, çünkü ben şimdi ayrılıyorum.
Then I'm leaving, Stella.
O zaman ben gidiyorum Stella.
Then I'm leaving.
Sonra gidiyorum.
No, I must go home, then I'm leaving now, sorry.
Hayır, ben eve gidiyordum. Şimdi gidiyorum. İyi geceler.
No, no I've just eaten, and then I was leaving.
Ama, olmaz! Yemekten kalktım! Hem üstelik gidiyordum!
I've come to do my duty, then I'm leaving this house
Buraya üzerime düşeni yapmaya geldim. Sonrasında çekip gideceğim.
So bye then, I'm leaving before I get sick...
Hoşçakalın o zaman, hasta olmadan gideyim ben...
Then we will not met. I'm leaving like if we have never talked... is better like this.
Sanki hiç konuşmamışız gibi, gidiyorum böylesi, daha iyi.
I felt like leaving all four of them with him and running away But then I would've never met Carolina.
O an dört kızı da, onu da bırakıp gitmeyi düşündüm ama öyle yapmış olsaydım Carolina ile hiçbir zaman tanışamazdım.
You'll be glad I'm leaving, then.
O halde, gittiğime seviniyorsun.
I'm going to find that girl, and then we're leaving.
Ben o kızı bulmaya gidiyorum, sonra da gideriz buradan.
Then I'm leaving.
Neyse, ben gidiyorum.
If you don't say something, something nice, before I leave, then I'm not leaving.
Bir şey demeyeceksen, çıkmadan güzel bir şey, o halde ben de gitmeyeceğim.
Then I'm leaving, right away.
O halde ben gidiyorum, hemde şimdi.
I'm leaving then
Ben gidiyorum o zaman.
Well, then, you stay here, because I'm leaving!
Sen dur, çünkü ben gidiyorum!
- You wait then. I'm leaving.
- Sen beklersin o zaman, ben gidiyorum.
Leaving a mince pie and a glass of wine out for Father Christmas and then scoffing it because I was a princess and could do what I bloody well liked.
Noel Baba için, bir börek ve bir kadeh şarap ayırıp sonra da alay ederdim zira, bir prensestim ve canım ne isterse yapabilirdim.
Then I'm leaving..
- Gidiyorum..
Then I'm not planning on leaving the station soon.
O zaman yakında istasyondan ayrılmayı düşünmüyorum.
Then, stay here. I'm leaving.
O zaman siz burada kalın, ben gidiyorum.
if you want to come, then come and if not, tell me to go and don't show me the door like a pitcher of water I'm leaving you, leaving you
Gelmek istiyorsan, o zaman gel.. Ama eğer istemiyorsan, o zaman gitmemi söyle... Ve bana kapıyı gösterme.
Now, I'm going to help you by killing the lions and then leaving, and you're going to help me by doing what I say so I can leave.
Şimdi, aslanları öldürerek ve sonra giderek ben sana yardım edeceğim, ve sen de gidebilmem için her dediğimi yaparak bana yardım edeceksin.
So then, as I'm leaving, he gives me a look lik e.
Ve sonra, ben çıkarken, bana şöyle bir bakış attı.
Somebody put a spoon in her mouth, then, because I'm not leaving.
Biri ağzına kaşık soksun, çünkü gitmeyeceğim.
Then tell Miss Croy I'm not leaving until she comes down and sees me.
O halde Bayan Croy'a aşağı gelip beni görene kadar ayrılmayacağımı söyle.
Then tell her again and again, because I'm not leaving until I talk to her!
- O zaman tekrar ve gerekirse tekrar söyle. Çünkü O'nunla konuşmadan hiç bir yere gitmiyorum.
Well, if that's my fate then so be it, but I'm not leaving her.
Alın yazım buysa ne yapayım. Onu bırakamam, onu seviyorum.
I have to call within 45 seconds to say that I'm leaving, and then in another 10 minutes to say that I'm safe.
45 saniye içinde arayıp..... ayrıldığımı söylemeliyim,..... ve 10 dakika içinde güvende olduğumu.
I'm leaving then.
Gidiyorum.
I'm leaving then.
O zaman ben gidiyorum.
- I'm leaving then.
Kaybol. Eyvallah, kaçtım ben o zaman.
I'm going to go to the bathroom, and then we're leaving, all right?
Şimdi lavaboya gidiyorum, ve sonra buradan gidiyoruz. Tamam mı?
Then what if I told you I'm not leaving until you join me?
Öyleyse, bana katılana kadar, buradan ayrılmayacağım dersem?
I'm going to go over to Tessio's, and wish then the best of luck, and as I'm leaving, I'm gonna stick my menu in his front window
Tessios'a gidip onlara iyi şanslar dileyeceğim ve çıkarken de menümü ön camına yapıştıracağım.
All right, I'll follow you there, but then I'm leaving.
Pekala, seni oraya kadar takip edeceğim, sonra ben ayrılırım.
Then I'm leaving.
Öyleyse ben gidiyorum.
- I'll wait for a few more minutes and then I'm leaving.
- Birkaç dakika daha bekleyeceğim. Çok iyi.
I'm leaving for Africa in one week, and then I'm going on an extended tour of Europe, and my wife is coming with me.
Bir hafta içinde Afrika'ya gidiyorum ve sonra da uzun bir Avrupa turu karım da benimle geliyor.
- OK, I'm leaving then
- Tamam, o zaman ben gideyim
( sing ) And then I heard them mentioning my name ( sing ) ( sing ) And leaving me ( sing ) ( sing ) The blame ( sing )
Ve adımı söylediklerini duyuyorum bana atıyorlar suçu...
Then I would be leaving you and Eve alone for nothing.
Eve ve seni boşu boşuna yalnız bırakmış olacağım o zaman.
I'll wait till you fall asleep, then I'm leaving.
Sen uyuyana kadar bekleyip sonra gideceğim.
I think she just means you're not the kind of a guy who would take me to a concert, meet another girl in line, then dump me leaving me to find a ride back to school.
Sanırım beni konsere götürüp, sırada başka bir kızla tanışarak beni terk ederek okula tek başıma dönmek zorunda bırakmayacak bir erkek olduğunu söylüyor.
Then, I'm leaving.
Gidiyorum.
I'll be safe here till the morning. But then I'm leaving.
Burada sabaha kadar güvende olurum, sonra da giderim.
I'm leaving then.
Gidiyorum öyleyse.
You know, it's funny. I remember, um, leaving the restaurant. And then, uh, I was driving, I guess.
Restorandan çıktığımı hatırlıyorum çıkışta sanırım arabayı ben kullanmış olmalıyım ama bir türlü bunları kafamda canlandıramıyorum.
Well, then so be it,'cause I'm not leaving the investigation.
Varsam varım. Bu sebeple davayı bırakacak değilim.
- Okay. You have ten seconds and then I'm leaving.
On saniyen var ve sonra ben gidiyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]