There's this translate Turkish
29,519 parallel translation
There is a crime bill which would put more police on the street, which was killed for this session by a filibuster in the Senate, mostly by Republican senators.
Sokaklardaki polis sayısını artıracak bir yasa tasarısı, çoğunluğunu Cumhuriyetçilerin oluşturduğu senatörlerin Senato'yu tıkamasıyla engellendi.
There are thousands of people in jails right this moment that are sitting there for no other reason than because they're too poor to get out!
Şu anda binlerce kişi sırf dışarı çıkacak paraları olmadığı için hapis yatıyor!
There's a famous image of slave Gordon and his back, and you can see just this kind of lattice of scar tissue that is evidence of the whippings that he received.
Köle Gordon'un sırtını gösteren ünlü bir fotoğraf var. Yaralı dokunun oluşturduğu desen görünüyor. Yediği kırbaçların kanıtı bu.
But if you want this thing to work, you can't go running up there in the middle of the night.
Ama planın işe yaraması için gecenin bir yarısında oraya gidemezsin.
And if Mike's lawyer pulls him out of his cell in the middle of the night, then his roommate is going to sense there's something wrong before this thing even gets started.
Eğer Mike'ın avukatı gecenin bir yarısı Mike'ı hücresinden çıkartırsa daha bu iş başlamadan oda arkadaşı bir şeylerin yanlış gittiğini anlar.
When I got there, it hit me that if I do this, I have a man's life in my hands.
Oraya gittiğimde kafama dank etti eğer bunu yaparsam bir adamın hayatı benim elimde olacak.
Because if you tell Rachel about this, the life that's waiting for Mike when he gets out... it isn't going to be there.
Eğer Rachel'a bundan bahsedersen, Mike'ı hapisten çıktığında bekleyen hayat orada olmayacak.
Rachel, I understand this is a difficult thing to hear, but there's nothing I can do.
Rachel, bunu duymanın kolay olmadığını biliyorum ama yapabileceğim bir şey yok.
There's just something about this woman.
Bu kadında bir şeyler var.
You want me to delay this man's execution based on his own assertion from 12 years ago that there's an alibi witness?
12 yıl önce bir tanık olduğuna dair kendi iddiasına dayanarak bu adamın idamını ertelememi mi istiyorsunuz?
Sean, please, there's gotta be another way to make this happen.
Sean lütfen, başka bir yolu olmalı.
Sean, please, there's got to be another way to make this happen.
Sean lütfen başka bir yolu olmalı.
Yeah, there's an awful lot of good meat left behind for this just to be a polar bear gorging itself.
Evet, arkasında geride bıraktığımız korkunç bir sürü et var, bunun sadece bir kutup ayısı olması için. Kendini boğarak.
There's this huge promotion in Finland, so this party is quite a serious...
O yüzden bu parti çok önemli.
And, there's this.
Bir de bunu al.
I was getting on the plane and there was this family and this little boy, he was so mad and just irate and of course he has no way of expressing any of that except sort of just like... scream and stomp his feet and...
Uçağa binmek üzereydim ve orada bir aile vardı ve küçük bir çocuk. O deliye dönmüştü ve sadece sinirliydi ve tabii ki çığlık atıp ayaklarını yere vurmak dışında bunu ifade etmesinin başka bir yolu yoktu.
I'm sorry there's no comparison between this and Wuthering Heights.
Üzgünüm, bu ve Uğultulu Tepeler arasında karşılaştırma yapılamaz.
But there's this... sadness... and I don't know where it comes from.
Ama bu hüzün var ya ve bunun nereden geldiğini bilmiyorum.
There's no after after this.
Bundan sonrası yok.
There's so much riding on this scholarship.
Bu burs için çok çabalamak gerekiyor.
Well, there's this whiz kid,
Peki, süper zeki bir çocuk var,
We have reliable information there's an Inhuman here in this hotel right now.
Bu otelde bir Nainsan olduğuna dair güvenilir bir istihbarat aldık.
And it won't work because there's an old friend back in town, here to deal with this threat and any other threat that comes our way.
İşe yaramayacak ; çünkü eski bir arkadaş şehre döndü. Bu ve gelecekte oluşacak tehditlerle baş etmek için burada.
There's no way to turn this off.
Bunu kapatmanın yolu yok.
- Here we go again. There's an order to things in this seemingly chaotic universe.
Karışık görünen bu evrende her şeyin bir düzeni var.
It's like I've lost the thread of a novel, and all of a sudden, there's this messy short woman who's clearly important to the story.
Sanki bir romanın olay örgüsünü unutmuşum da birdenbire hikâyede önemli yer tuttuğu belli kısa boylu, dağınık bir kadın belirivermiş gibi.
We published a curve where there's this long-term cooling trend and then all of a sudden this abrupt warming that has no precedent as far back as you can go and it got named the hockey stick because it looks like the blade of a hockey stick.
Bir tablo paylaştık. Uzun vadeli soğumaya dair bir yönelim gösteriyordu ama sonrasında daha önce hiç görülmemiş ani bir ısınma mevcuttu. Tablo, hokey sopasının ucuna benzediği için ona "hokey sopası" adı verildi.
There's no doubt that this agreement is a massive step forward. But does it go far enough?
Bu anlaşmanın büyük bir adım olduğuna şüphe yok ama bizi yeterince ileri götürüyor mu?
If we keep pushing keep prodding and most importantly keep educating the public there's no reason why, uh, we can't solve this problem in time.
Bu konuda mücadele vermeye ve teşvik etmeye, en önemlisi, halkı eğitmeye devam edersek bu sorunu zamanında çözmememiz için bir sebep göremiyorum.
The dumping of ice off melting Greenland, would stop this conveyor belt, and the Gulf Stream would slow down, stopping the transport of heat from here, to there.
Grönland'daki buzların eriyip denize dökülmesi, taşıyıcı akıntıyı durduracak ve golfstrim yavaşlayacak. Bu da buradan buraya ısı iletimini durduracak.
I know you're upset - - we all are - - but there's no need for this, Jamie.
Üzgün olduğunu biliyorum. Hepimiz üzgünüz. Ama buna gerek yok Jamie.
There's this pill. It sends you quietly off to sleep.
- İnsanı usulca uykuya yatıran bir ilaç var.
He's the best there is, at exactly this kind of tumour.
Bu tür bir tümör için en iyisi o.
Yeah, there's this, uh... this little pub Rachel took me to on our first anniversary.
Evet, ilk yıl dönümümüzde... Rachel beni bir bara götürmüştü orada.
There's no checkmate in this game, only check.
Bu oyunda şahmat diye bir şey yoktur, sadece şah vardır.
I mean, infiltrating the Vagos was hard enough, but this club... there's something else.
Yani, Vagos'lara sızmak yeterince zordu zaten... ama bu kulüp... onlar bambaşka bir şeydi.
There's this pretty little waitress I know.
Küçük sevimli bir garson görüyorum.
Well, we know our oldest enemy, and we know there's one thing we can do to win this war :
En eski düşmanımızı tanıyoruz ve bu savaşı kazanmak için yapacağımız tek bir şey olduğunu biliyoruz.
There was this guy under my command during the Oil Wars.
Petrol Savaşları sırasında komutam altında olan birisi vardı.
There's this.
Şu iş var.
- Yeah, but at the end of those pharmaceutical commercials there's always this long list of disclaimers, should I be worried?
- Evet ama, tüm o ilaç reklamlarının sonunda sorumluluk reddi hakkında uzun bir liste olur endişelenmeli miyim?
Well, I'm sure there are many... logistics involved in this trip.
Eminim bu yolculukta sayısız lojistik mesele de vardır.
can we just do this quick and get it over with and tell them both there's nothing to worry about, okay?
Acaba bunu hızlı bir şekilde halledip bir sorun... -... olmadığını açıklayabilir miyiz?
Is there some Chinese mountain climbing story behind this?
Çinli var mı Bunun arkasında dağ tırmanışı hikayesi mi var?
You don't think there's fingerprints on this thing?
Bu şeyin üzerinde parmak izi bulacağını mı düşünüyorsun?
There's been a lot of time and energy put into profiling this guy that could've been better spent finding your wife.
Bu adamın profilini çıkarmak için harcanan onca zaman ve enerji karınızı bulmak için harcanabilirdi.
Okay, but there's no way this is real.
Pekala, ama bunun gerçek olmasına imkan yok.
I-I mean, there's no hard feelings, um, I just feel like this is best for me, and this is best for those cancerous dicks.
Yani, kötü hissetmiyorum. Benim için en iyisinin olduğunu düşünüyorum. ve o hasta herifler için de en iyisi buydu.
As we say in Italy, there's this phrase,
Italya'da dendigi gibi,
"At this point, there's no hope for the two of them."
"Artik ikisi için bir umut kalmadi" dediklerini hatirliyorum.
Once Rudy's trial begins, there is this interesting revelation.
Rudy'nin davasi baslayinca, ilginç bir sey ortaya çikti.
there's this girl 31
there's this guy 57
there's this thing 19
this 8555
this is 5015
this way 5411
this is my bedroom 18
this is your captain speaking 58
this is it 3373
this is important 545
there's this guy 57
there's this thing 19
this 8555
this is 5015
this way 5411
this is my bedroom 18
this is your captain speaking 58
this is it 3373
this is important 545
this is bad 606
this is bullshit 584
this one 1756
this isn't you 235
this is awesome 376
this is me 479
this is different 405
this is weird 356
this is crazy 1291
this is fun 448
this is bullshit 584
this one 1756
this isn't you 235
this is awesome 376
this is me 479
this is different 405
this is weird 356
this is crazy 1291
this is fun 448
this is a 428
this is ridiculous 1419
this isn't right 330
this is for you 917
this is the guy 68
this time 1599
this is not good 352
this is a bad idea 175
this morning 1627
this isn't 241
this is ridiculous 1419
this isn't right 330
this is for you 917
this is the guy 68
this time 1599
this is not good 352
this is a bad idea 175
this morning 1627
this isn't 241