English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / They really are

They really are translate Turkish

1,746 parallel translation
They really are.
Gerçekten.
I'll find out who they really are.
Onların gerçekten kim olduğunu ben bulurum.
Which is what they really are.
Ve de şunu belirtmekten ;
Face their real fears about who they really are not their houses, or their jobs, or their habits but their deepest, truest selves?
Gerçekte... kim olduklarıyla ilgili korkularıyla yüzleşebiliyor? Evleri, işleri ya da alışkanlıkları değil... Ama onların en derin, gerçek özleri.
Up here's the only way to get a read on just how powerful they really are.
Gerçekten ne kadar güçlü olduklarını ancak buradan kontrol edebiliriz.
And they really are lovely guys.
Ayrıca gerçekten çok hoş çocuklardır.
What is truly sad however, is that when we cease the idea that the stories from Christianity, Judaism, Islam and all the others are literal history, and accept them for what they really are, which are purely allegorical expressions derived from many faiths, we see that all religions share a common thread.
Asıl üzücü olan ise, ancak Hıristiyanlık, Yahudilik, İslam, ve tüm diğerlerinin hikayelerinin gerçek tarih olduğu düşüncesini terk edebildiğimiz ve ve onları gerçekte oldukları gibi kabul ettiğimiz zaman, ki bu onların, pek çok inanışın devşirilmiş, ve kolay anlaşılır halde dile getirilmiş halleridir,
I know all about Frank and Evan. Who they really are.
Araştırma yapabilen tek kişi sen değilsin.
They really are those insanely fierce soldiers.
Gerçekten çılgınlık derecesinde acımasız askerlerdir.
You see, in their last moments people show you who they really are.
İnsanlar son anlarında gerçek yüzlerini gösterirler.
Look at them. They really are going to the moon.
Şunlara bak, gerçekten de aya gidecekler.
They really are that dumb!
Gerçekten de çok aptallar!
These are decent kids, they really are.
Onlar terbiyeli çocuklardır gerçekten öyledirler.
I don't really care what kind of miles they are.
Ne tarz mil oldukları umurumda değil.
Most girls that look like you do, things are easy, they can just coast by on their good looks for the rest of their lives and not really have to... Not really have to worry.
Senin gibi görünen çoğu kız için işler kolaydır, hayatları boyunca sadece güzelliklerine dikkat ederler ve gerçekten endişelenmezler.
yeah, people are people'cause they're miserable bastards,'cause they never get what they really want.
Evet insan olmak budur ve bu acınası serseriler istediklerini hiçbir zaman alamazlar.
And so when they are reciting ìthe Creedî, with its sort of apparent conviction, is this a kind of mantra which is forcing themselves to overcome doubt, by saying yes, I do believe, I do believe, I do believe! Well, thatís interesting then. because really,
Yani, görünürdeki apaçık ikna olmuşluğuna rağmen Amentü'yü okuduklarında bu kendilerini şüpheden kurtulmaya zorladıkları bir tür mantra mı, o zaman?
People are always really glad when they're corrected.
İnsanları düzeltildikleri zaman çok memnun olurlar.
And I love you even more now that I know who you really are. It impacted some kids out there, and they let me know, and it's... that's when it starts to get, like, touching, you know.
Holly her zaman benim onayımı ister, ve sanırım stajyerlik için onun yerine seni önerince, sana iyi gözle bakmadı.
Or if they are, then they aren't really.
Öyle bile olsa, gerçekten çıkmıyorlardır.
I don't know who they are, but that's okay because they don't know who I really am either.
Kim olduklarını bilmiyorum. Ama sorun değil. Çünkü onlarda benim gerçekte kim olduğumu bilmiyorlar.
And the orphans'bellies are really big, but it turns out they're totally empty.
Ve öksüzlerin göbekleri kocaman, ama tamamen boşalıyorlar.
They are not really destroyed, but go directly to the port.
Ve tabii ki, aslında yok etmez. Tony Facuzzi'nin kamyonculuk şirketi gibi bir şey gelir ve yükleme rıhtımlarına götürür ve oradan da doğruca Çin'e.
These pictures have all been manipulated in some way that you can't really see what they are.
Fotoğraflarla oynanmış, kim oldukları net olarak görülemiyor.
Ok, but how do you know they're your friends you don't really know who they are.
Ok, ama onların senin arkadaşın olduğunu nereden biliyorsun? Onların gerçekte kim olduklarını bilmiyorsun.
A lot of really strange things are happening to you, but trust me- - They won't end until you admit what you did.
Çok fazla garip şey başına geliyor ama inan bana yaptığını itiraf edene kadar durmayacak.
Peyton and haley and brooke are really cool, But they're kind of boring.
Peyton, Haley ve Brooke gerçekten harika insanlar, ama çok sıkıcılar.
Who are they really?
Onlar gerçekte kim?
The chicken industry has really set a model for the integration of production, processing and marketing of the products that other industries are now following because they see that we have achieved tremendous economies.
Piliç eti endüstrisi ; üretim, işleme satış ve pazarlama süreçlerini entegre eden ciddi bir model ortaya koydu.. Öyle ki yakaladığımız bu başarı ve yarattığımız olağanüstü ekonomi diğerlerine örnek oldu ve bizi takip ettiler..
Now they see you for what you really are.
Şimdi gerçekte kim olduğunu gördüler.
Rats flew out, huh? Are they really gone?
Hakikaten gitmişler, öyle mi?
They are really homeless, orphans...
Onlar gerçekten, evsizler, yetimler...
The major difference between a resource based economy and a monetary system is that a resource based economy is really concerned with people and their well-being where the monetary system has become so distorted that the concerns of the people are really secondary, it they're there at all.
Kaynaklara dayalı bir ekonomi ile parasal sistem arasındaki temel fark, kaynaklara dayalı ekonominin gerekten insanları, ve onların iyiliğini önemsemesidir. Öte yandan parasal sistem ise o kadar çarpıklaşmıştır ki, insan önemseniyorsa bile, ikinci plandadır.
They know their generals are really cruel, really brutal.
Generallerinin acımasız ve gaddar olduğunu biliyorlar.
And we don't really know where they are now.
Ve nerede olduklarını gerçekten bilmiyorduk.
There's no evidence that Bison and his men are really dead, though I hope to God they are.
Bison ve adamının öldüğüne dair bir delil yok. Umarım ölmüşlerdir.
They're speaking with guns... that being said, are we really any different?
Silah diliyle konuşuyorlar... bunla beraber biz sanki farklı mıyız?
They've provided a map to see how things really are.
Her şeyin aslını görebilmemiz için bize bir harita sağladılar.
How can you really appreciate someone for who they are... until you really know them?
Gerçekten birisini tanıyana kadar ona nasıl değer verebilirsin?
Don't waste any time bothering about the wine or the cheese in Murmansk, cause they are really completely ordinary. But the caviar and the vodka are sublime and plentiful.
Murmansk'ta şarap ve peynir için vakit kaybetmeye gerek yoktur çünkü son derece sıradanlar ama havyar ve votka olağanüstüdür ve bolca var.
If they think I will use the navy, then Zhou Yu and Zhu-ge Liang really are stupid
Donanmayı kullanacağımı düşünüyorlarsa o halde Zhou Yu ve Zhu-ge Liang gerçekten aptaldırlar.
- I know... that everyone is a little... self-conscious about how good they are in bed... and I was never really, I guess, great in bed because...
- Biliyorum... herkes yatakta nasıl... oldukları konusunda biraz çekingen... ve ben gerçekten yatakta hiçbir zaman harika değildim çünkü...
Look, it's the moments before you know the truth about someone that really are the most exciting, aren't they?
Birinin hakkındaki gerçeği öğrenmeden önceki o anlar değil midir en heyecanlısı olan.
They are really great.
Gerçekten harikalar.
No, they are people who are really not complete in who they are as men or women.
Hayır, onlar kadın yada erkek olduklarını bilmeyen, bir bütün halinde olmayan insanlar
Are they really the 10 most
Gerçekten 10 en önemli düsturmudurlar.
I am the first Christian. And the rest are really kind of Jewish, you're saying, because they're following a Jew.
Ben ilk hristiyanım ve geride kalanlara yahudi diyorsunuz, çünkü yahuda nın müritleri.
They are really good looking!
İyi gözüküyor.
Mama, I am not sure he really loves poetry, and... I'm sure he only praises Elinor's drawings because they are hers.
Anne, şiirden gerçekten hoşlanıyor mu emin değilim, ve eminim ki, sadece Elinor'un çizimlerini övecek, çünkü onları o çizdi.
Come on. Are they really interested in buying time?
Söyle bakalım, reklam zamanı almaya ne kadar ilgililer?
They are really cute.
Onlar çok şirin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]