English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / This here

This here translate Turkish

58,040 parallel translation
And this here is where you come in.
Ve işte burada devreye sen giriyorsun.
Unfortunately, it can't leave this room. You're gonna have to read it here.
Maalesef bu odadan çıkamaz, burada okuman gerekecek.
Is this why I'm here? To watch you shoot him?
Onu vurmanı izlemek için mi buradayım?
Local time, where they're going, the guys who left here this morning.
Yerel saat, gittikleri yer. Sabah buradan gidenler.
Everyone here kind of talks in this slow, unintelligible way that borders on just, like, Matthew McConaughey hell, so I don't really...
Buradaki herkes yavaş ve anlaşılmaz konuşuyor. Sanki Matthew Mcconaughey'a özeniyorlar yani ben pek...
- So, I should take this off here?
Bunu burada mı çıkarmalıyım yani?
Are you sure... that it was not this face here that you saw?
Gördüğünüz suratın yanımda olan bu kişiye ait olmadığına emin misiniz?
Well, I'm ashamed to say that I did, Pam, but at least I get to be having pancakes with you here this morning, right?
Yaptığım için utanç duyuyorum, Pam, ama en azından bu sabah seninle kek yemeyi tercih edebilirim, tamam mı?
- Is it here in this building?
- Bu binada mı?
One of your people is out there murdered, floating in the water, and you're in here doing this!
Aranızdan biri öldürüldü akıntıya kapılıp gidiyor ama sizse bunları yapıyorsunuz!
And I understood that here in this place, they were the lucky ones.
Ve onların burada şanslı olduklarını anladım...
But the reason I asked you to meet me here, in this very public place with many witnesses, is because I don't think we should see each other- -
Ama benimle burada, bu halka açık yerde, birçok tanığın önünde buluşmanı istememin sebebi, artık görüşmeyi kesmemiz gerektiğini düşünüyor olmam...
If we're gonna sit here, do we have to watch this?
Burada oturmaya devam edeceksem, bunu seyretmek zorunda değilim herhalde.
You're saying this is what we can expect here?
Aynısının burada da yaşanabileceğini mi söylüyorsunuz?
We don't just go on our gut here, we make decisions based on intel. And I cannot authorize this mission.
Burda sadece oturup götümüzü büyütmüyoruz gelen istihbarata göre kararlarımızı veriyoruz ve bu operasyona izin veremem!
This isn't the first time he's come here on business.
Her zaman söylerdi.
Here's how we gonna do this.
Şimdi şöyle yapacağız.
You have a chance here to make this right, to save people from dying, and you're pulling this? !
Her şeyi yoluna koymak için bir fırsatın var, insanların hayatlarını kurtarmak için ama sen bundan kurtulmaya mı çalışıyorsun?
You have a chance here to make this right, to save people from dying, and you're pulling this? !
Bu işleri düzeltmek için bir fırsatın var, insanları ölümden kurtarmak için ve sen bundan sıyrılmaya mı uğraşıyorsun?
He came here with me voluntarily to broker this meeting, even though he knew Gabriel was likely going to kill him.
Buraya Gabriel'in onu öldüreceğini bilmesine rağmen bu anlaşmayı yapmak adına gönüllü olarak geldi.
When this is over, he's gonna walk out of here on his own two feet, in perfect health.
Tüm bunlar sona erdiğinde buradan sağlıklı bir şekilde yürüyerek çıkacak.
Come back here so we can discuss this!
Gel buraya ve bu işi konuşalım!
And this was the same time he was telling me he wanted to stay here and settle down and have a family.
Bu da tam bana burda kalıp, yerleşip bir aile kurmak istediğini söylemesiyle aynı zamana denk geliyor.
[sighs] I'm not here to put you on the spot, but I think this is important.
Senin yerinde olman için burada değilim, Ama bence bu önemli.
According to this, she's been held at a safe house a few miles from here.
Buna göre, Buradan birkaç kilometre uzaktaki güvenli bir evde tutuluyor.
This story will be dreadful, melancholy and calamitous, a word which here means "dreadful and melancholy."
Bu, tüyler ürpertici, melankolik ve makûs bir öykü, ki makûs sözcüğü de burada "tüyler ürpertici ve melankolik" anlamına gelir.
I'd ask your help in mending this alliance, both with the men and women here and those elsewhere on the island.
Bu ittifakı onarmak için yardımınızı isterim, Hem erkek hem de kadınlarla burada Ve adadaki başka yerlerde.
Retrieve your men, bring them here, and make this the last battle to win the island.
Adamlarınızı geri getirin, Onları buraya getirin Ve bunu adayı kazanmak için son savaşa dönüştür.
Sorry I was not here to do this yesterday.
Dün gelemediğim için özür dilerim.
If they see pirates return here, if they see skirmishes begin again on this island and they know that it was because you invited it... then you are going to have a mutiny on your hands, sir.
Korsanların geri döndüğünü görürlerse adada kanın gövdeyi yeniden götürdüğüne tanık olurlarsa hele de sizin neden olduğunuzu anlarlarsa nur topu gibi bir isyan dalgası patlar elinizde efendim.
You weren't in my bed any more than I'm sitting on this desk here.
Sen benim yatağımda değildin, ben de senin masanda oturmuyorum.
How is it I can feel like... everything in my life has been leading me to this beach, and at the same time feel like... I don't belong here at all?
Nasıl oluyor da tüm hayatımın beni bu sahile getirdiğini, ama aynı zamanda buraya hiç ama hiç ait olmadığımı hissediyorum?
From here on in, I tell you your position in this, if you have one at all.
Bundan sonra senin bulunduğun konumu ben söyleyeceğim! Eğer hala bir konuma sahip olursan.
Please take this out of here.
Bunu lütfen dışarı çıkar ve bana bir...
This guy doesn't really come out here a few times a week.
Bu adam aslında her gün buraya gelip çalışmıyor.
I demand that this Congress declare a formal declaration of war against ICO, both here and abroad.
Bu Kongre'nin yurt içinde ve dışında ICO'ya karşı resmî savaş ilan etmesini talep ediyorum.
You keep saying the White House isn't speaking about this. I am sitting right here talking to you.
Beyaz Saray bu konuda konuşmuyor diyorsun ama işte karşında seninle konuşuyorum.
You see, this pipe up here goes through the wall into there and this door, it's stuck, locked or something.
Görüyorsun, boru yukarıya. Duvardan geçiyor Oraya Ve bu kapı, sıkışmış, kilitli ya da bir şey.
Here, what's all this with last night's paper?
Dün geceki gazeteler de neydi?
I've been here eight years, and we've never had nothing like this happen before.
Güvenlik kayıtlarımız tertemizdir.
This a career crisis we're trying to drown here?
Burada boğmaya çalıştığımız kariyer krizi mi?
Yeah, see, and this screw right here looks pretty rusty.
Bak, şu vida bayağı paslı görünüyor.
This is our turf, and we were here first.
Burası bizim bölgemiz, önce biz geldik.
I swear to God, McCall, if you don't get Dunbar out here in three, this'll be your last day as assistant coach.
Sana yemin ederim McCall, üç saniye içinde Dunbar burada olmazsa bugün yardımcı koç olarak son günün olur.
This patient's been here since the facility opened.
O hasta, burası açıldığından beri burada.
Now is not the time for a rat autopsy, so get this and yourselves out of here.
Şimdi fare otopsisinin sırası değil kendinizi de bunu da alıp gidin.
Is this the guy who used to call from here, in different voices?
Farklı seslerde buradan arama yapan adam bu mu?
Here, I got this.
Ben hâllederim.
So... What are we all doing here this morning?
Bu sabah niye buradayız?
This young girl here?
- Buradaki genç kız mı?
Like, this'll be the same as if you were just eating here anyway, only now both minorities will be sitting at the same table.
Yine burada yemiş olacaksın ama şimdi azınlık kesim bir masada toplanmış olacak.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]