To move on translate Turkish
5,832 parallel translation
Uh, we're going to need you to move on.
Buradan gitmenizi rica edeceğim.
POTUS is gonna want to move on this.
POTUS * bunun üzerine gitmemizi isteyecektir.
Girl, you need to move on.
Kendine gel kızım.
Maybe it's time to move on.
Belki de artık devam etmenin zamanı gelmiştir.
He is ready to move on.
Artık hayatına devam edebilir.
The team has to move on and try to film another nest.
Takım, başka bir yuvayı kayda almayı denemeli.
Right now, we're working on getting him to move one finger.
Şimdi, tek parmak oynatma üzerine çalışıyoruz.
Zach, it's time to move on.
Zach, devam etme zamanı.
And I was ready to get, to move on out.
Ve hemen oradan ayrılmak istedim.
I'm trying to move on.
Taşınmaya çalışıyorum.
I want to move on, but only one of us is gonna get to do that.
Yoluma devam etmek istiyorum. Ama bunu sadece birimiz yapabileceğiz.
When I'm done with a person or a place or it's time to move on, I'll say it's Machu Picchu time.
Ne zaman biriyle işim bitse ya da bir yerden ayrılmak istesem "Machu Picchu zamanı geldi" derim.
I want to move on, leave.
Ben gitmek, ayrılmak istiyorum.
You just have to move on.
Devam etmen gerekir.
We need to move on.
Hayatımıza devam etmeliyiz.
What with Roger's tragic death and David Schneider's decision to move on, we have been missing certain leadership in the AR department.
Roger'ın vahim ölümü ve David Schneider'ın ayrılma kararıyla AR Bölümü'nün liderlik makamında eksiklik vardı.
What? No! You'll get used to it, you need to move on.
Buna alışacaksın, hayatına devam etmen gerekiyor.
To move on.
Hayatımıza devam etmek için.
To move on, to graduate.
Hayatıma devam etmekten, mezun olmaktan.
Now I'm ready to move on.
Artık ilerlemeye hazırım.
We all need to move on.
Hepimiz hayatımıza devam etmeliyiz.
It can't be undone, Daddy, but I'm trying to figure out a way to move on.
Bunu yaşanmamış sayamam baba ama yoluma devam etmeye çalışıyorum.
But after the conquest, after they've enjoyed the spoils, they will move on to other battles, other conquests, other spoils.
Fakat fetihlerden ve ganimetlerden, memnun kaldıktan sonra, Başka savaşlara, fetihlere ve ganimetlere yol alırlar.
We got to move it, come on.
Taşımamız lazım, haydi.
If you insist on second-guessing my every move, there is a boat waiting to take you back to Scotland.
Eğer her davranışımı sorgulayacaksan, seni İskoçyaya götürmeye hazır bir tekne bekliyor.
Not to give you boyfriend lessons or anything, but if you knew Jo's whackjob brother was out on the loose and after her, don't you think that keeping an eye on her would have been a smart move?
Sevgililik dersi vermek gibi olmasın ama madem Jo'nun manyak kardeşinin kurtulduğunu ve onun peşinde olduğunu biliyordun, Jo'ya göz kulak olma fikri hiç aklına gelmedi mi?
We'll just have to wait until they move on.
- Onlar gidene kadar beklemeliyiz.
Okay but in ten years, you are going to move the plant again..
Tamam on yıl içinde fabrikayı tekrar taşıyacaksın..
No matter how much I learned to drive a tractor, move irrigation lines on the fields, shoot with an old Czech rifle, I could not escape out of my own skin.
Traktör kullanmayı öğrendim sulama yapmayı eski bir ÇEK tüfeğiyle ateş etmeyi ne kadar güneşten desem de tenimden kurtulamadım.
But my question to you is, have they actually given us one concrete fucking thing that we can move on?
Adamlar profesyonel suçlu danışmanlar. Fakat sana sorum şu bize üzerinde çalışabileceğimiz somut bir şey verdiler mi hiç?
In the interest of security, you will all have to be tested before we move on.
Güvenlik gerekçesiyle, harekete geçmeden hepiniz kontrolden geçeceksiniz.
And now I am ready to move on.
Artık hayatıma devam etmeye hazırım.
Bumpy's on one leg, and truth is I don't move like I used to.
- Ne? Bumpy sekerek yürüyor ve açıkçası benim de eski çevikliğim yok.
Come on, you have to move faster.
Hadi ama, daha hızlı olmalısın.
In a move that surprised some but not all on Wall Street, the board of directors of Apple Computers voted today to fire its cofounder Steve Jobs.
Bu bazılarını şaşırtsa da, Wall Street için sürpriz olmadı. Apple şirketi yönetim kurulu bugün Steve Jobs'un... kovulması için oylama yaptı.
We get him to make a move on Garcia and we stop this shit before it starts.
Bu adamı Garcia'ya karşı oynarsak daha bu oyunu başlamadan bitiririz.
♫ Move to your hands... ♫ ♫ your wrists... ♫ ♫ right on up to your elbows. ♫
Ellerinize ilerleyip oradan bileğinize oradan doğruca dirseğinize.
But also to close that chapter so they could move on to something new.
Ayrıca artık bu aile işini yapmamalarını böylece yeni çalışmalara yelken açmalarını da söyledim.
So I told her. I told her that we weren't paid up on the condo. And that we'd have to move again.
Ev borcumuzun kapanmadığını tekrar taşınmamız gerektiğini söyledim.
Let's move on, kids. Big day. Lots to do.
kıpırdayın, çocuklar büyük gün. yapılacak çok iş
It will make you feel wretched, and then it will move on to somebody else.
Kendini biçare hissettirecek ve sonra başka birine geçecek.
We have to get a move on.
Kıpırdamak lazım.
But you need to know when to admit defeat, and move on.
Ama yenilgiyi kabullenip devam etmen gereken zamanı bilmelisin.
He sent a bodyguard to keep an eye on every move.
Her hareketimizi gözlemlemesi için korumayı da bizimle gönderdi.
I need you to take Jack and move on.
Jack'i alıp gitmeni istiyorum.
That's what the Cardinases always do, move on to something else.
Cardinaslar böyle yapar herşeyi aşar.
You should know that you can move on... if you want to.
Hayatına devam edebileceğini bilmelisin. Eğer istersen yani.
We need to move now, come on.
Hemen gitmemiz gerek. Hadi.
" When dealing with an unwelcome presence, it's important to remember that some spirits won't move on because of attachments to earthly pleasures.
Beklenmedik varlıklarla baş ederken bazı ruhların dünyevi zevklere bağlılıklarından dolayı uzaklaşmayacaklarını hatırlamakta fayda var.
I think, maybe when we die, the DMT is there to help our souls move on, to get them wherever they're supposed to be.
Bence, öldüğümüzde DMT ruhlarımız taşımak için yardımcı olmaya geliyor olması gerektikleri yere gitmeleri için.
Yeah, tell the pilot to get a move on and then come and keep me company.
Evet, pilota hemen kalkışa geçmesini söyle, sonra da yanıma gelip bana arkadaşlık et.
to move 16
move on 540
once 1546
online 141
only 1631
onion 41
ones 44
onward 91
onions 55
one day at a time 90
move on 540
once 1546
online 141
only 1631
onion 41
ones 44
onward 91
onions 55
one day at a time 90
ondrej 26
one moment please 57
only you 239
one more time 797
one day 2293
one thing at a time 106
one month later 23
one more 931
one year ago 42
one more shot 23
one moment please 57
only you 239
one more time 797
one day 2293
one thing at a time 106
one month later 23
one more 931
one year ago 42
one more shot 23