English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / Try

Try translate Turkish

127,528 parallel translation
Try as he might, though, the old lady was losing time in the corners.
Olabildiğince deneyin, Gerçi, yaşlı bayan Köşelerde zaman kaybediyorum.
It's worth a try.
Denemeye değer.
Telling you may motivate you to try to change your future, and I can't take that chance.
Sana anlatmak geleceği değiştirmeni sağlayabilir,... bu yüzden riske atamam.
Android, can I try something? Okay.
- Android, bir şey deneyebilir miyim?
But you weighed heavily on her in the ensuing weeks, and try as she might, she found it impossible to move on.
Devam eden haftalarda sürekli seni düşündü ve elinden geleni yapmaya çalıştı. Böyle devam etmenin imkansız olduğuna karar verdi.
I was wondering, could we try something?
Bir şey deneyebilir miyiz merak ediyordum?
Yeah, I know... but I'm thinking there's somebody else we should try to convince.
Evet, biliyorum ama sanırım, ikna etmeyi denememiz gereken başka biri daha var.
Try and get the engines back online.
Motorları tekrar çalıştırmaya uğraşıyorum.
I'll try not to wander off.
Fazla gezmemeye çalışırım.
We try to forget, but... the truth is, who we were influences every decision we make.
Unutmak istiyoruz ama gerçek şu ki her kararımızda kendimizi etkiliyoruz.
Just because you failed doesn't mean it wasn't right to try.
Başarısız olman denemenin yanlış olduğu anlamına gelmiyor.
Continue to maintain a neutral position and try not to get drawn into the conflict.
Tarafsız kalıp, çatışmaya girmemek için çaba sarfetmeye çalışacağız.
I can try.
Deneyebilirim.
I suggest we try to fit in.
İçlerine karışmayı denememizi öneririm.
Try again, Mitch.
Yine dene, Mitch.
I won't try anything.
Bir şey denemeyeceğim.
We can't trust Brophey to not try the recall again.
Brophey'in yeniden çağrı göndermeyeceğinden emin olamayız.
You said you wanted me to do your hair, try something new. Oh.
Saçını yapmamı istemiştin, yeni bir şeyler denememi söylemiştin.
Care to come with us and try to convince the others it's a mistake?
Benimle gelip diğerlerine bunun bir hata olduğu açıklamak ister misin?
If you try anything, I'll kill you all.
Her hangi bir şeye kalkışırsanız hepinizi öldürürüm.
Need you to keep an eye on him. Make sure he doesn't screw up, or try to work some sort of side angle.
Gözün hep üzerinde olsun işin içine sıçmayacağından emin ol sıçsa da, sıvamamasını sağla.
You really think he'd try to double-cross us?
Bize ihanet edebileceğini düşünüyor musun gerçekten?
- It's your manner. It puts people off. You should try smiling more.
Tavrın yüzünden, insanları uzak tutuyor daha fazla gülmeye çalışmalısın.
This is what you get when you try to rule through fear alone.
Yalnızca korku ile yönetmeye çalışırsanız bunu elde edersiniz.
Wait a minute. You don't think they would try to use the drive, do you?
Bir dakika, cihazı kullanmaya çalıştıklarını düşünmüyorsun değil mi?
Okay, try it now.
Pekala, şimdi dene.
I'll try to give you the most direct path to the hab.
Size direkt yolu açmaya çalışacağım.
Maybe you should try talking to them first.
Belki de önce onlarla konuşmayı denemelisin.
Make sure nobody does anything stupid. Warn us if they try.
Kimsenin aptallık yapmayacağından emin ol denerlerse derhal bizi uyar.
We'll try to hide our disappointment.
Hayal kırıklığımızı saklamaya çalışacağız.
Try not to die.
Ölmemeyi dene.
Maybe we should get away, and then when we get back, you can try again, find something that suits you. I
Belki de uzaklaşmalı ve geri döndüğümüzde sana uyacak bir şey bakmalısın.
We may need to try a different approach.
Belki de farklı bir bakış açısı gerek.
Let me go back in one more time, then you can try.
Bir kez daha tekrar edeyim, ardından deneyebilirsin.
Hey, I thought you were going to try
Gidip biraz uyumaya çalışacaksın sanıyordum.
Yeah, let's try to keep it that way.
Evet, öyle kalmasına uğraşalım.
Did you already try the purple one?
Mor olanı denedin mi?
You want to get in here and try it?
Buraya gelip denemek ister misin?
Look, we have to try.
Bak, denememiz lazım.
Hey, you can try and deny what's happening.
Hey, olan biten için kafanı kuma gömebilirsin.
Try an Al-Qalqashand transposition cipher, keyword :
El-Khalifaş transpozisyon şifresini dene. Anahtar kelime :
Okay, just let me try and get this straight... so,
Tamam, şunu düzgün anlamama izin ver.
"These are the times that try men's souls," he was being literal.
"Tam anlamıyla adamların ruhlarını sınayan zamanlardı."
They didn't try to kill us.
Bizi öldürmeye çalışmadılar.
It's only a matter of time before they try to take it, not me.
Burayı elinden almaları an meselesi. Benim değil tabi.
- Did you try the moissanite on its own?
- Mozaniti tek başına denedin mi?
You didn't even try to stop me from bashing that kid's head in.
O çocuğun kafasını ezmekten beni alıkoymayı denemedin bile.
I'm going to try talking to those people.
Bu insanlarla konuşmayı deneyeceğim.
You know someone's gonna try and test us, right?
Birinin bizi test etmeye çalışacağını biliyorsun, değil mi?
Do you wanna try me?
Denemek ister misin?
We'll try to keep it short.
Kısa tutmaya çalışacağız.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]