English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ U ] / Until one day

Until one day translate Turkish

544 parallel translation
Until one day, while performing feats of stratospheric skill never before attempted by civilized man an unfortunate phenomena occurred.
Ta ki bir gün, daha önce hiçbir uygar insan tarafından denenmemiş stratosferik maharetler sergilerken talihsiz bir olay olana dek.
I'd about stopped having nightmares until one day when I was about nine or ten -
9-10 yaşına gelene kadar hiç kabus görmemiştim.
I believed it, until one day last year I... went into his study to...
Ona inanmıştım. Ta ki geçen sene bir gün çalışma masasına bir hediye saklamak için odasına girene dek.
He didn't allow me to see anyone for months, until one day he came to see me amiably.
Ayrıca kimseyi görmeme izin vermedi, ta ki birgün mutlu bir şekilde kendi gelip beni görene kadar.
Until one day I discovered the reason.
Bir gün nedenini keşfedene kadar öyleydi.
I moved slowly, discarding plan after plan as unworthy, until one day when I was eating, certainly not enjoying my meager lunch, it happened.
Yavaş hareket ettim, planları art arda değersiz olarak eledikten sonra, bir gün yemeğimi, mütevazi öğle yemeğimi hiç istemeden atıştırırken, oluverdi.
Every day we'll push our knowledge further until one day we might have the whole answer.
Her gün bilgi seviyemizi daha da zorlayacağız. Ta ki bir gün cevabı bulana kadar.
Until one day I tried a gun.
Ta ki bir silahı denediğim güne kadar.
I heard him pacing back and forth in his room, until one day...
Bir gün, odasından dışarıya çıktığını duydum.
And then move slowly out into the fog, and sail and sail, until one day the sun comes up and burns the fog away.
bir gün güneş çıkıp sisi dağıtıncaya kadar sürekli seyreden, şu gemilerden birinde başlamalı.
He suffered no ill effects until one day...
Hiçbir hastalık etkisi yaşamamış ta ki bir gün...
Until one day I discovered that I'd acquired... a most excruciating malady... loneliness.
Bir gün, acı verici bir illetin bana bulaştığını anlayana kadar. Yalnızlığın.
We had many happy times together until one day the golden god ran away.
Birlikte pek çok mutlu zaman geçirdik ta ki bir gün altın tanrı kaçana dek.
Until one day, by conscience, the people takes over...
Bir gün, bilinç sayesinde insanlar bunu benimseyecek.
Things went trippingly for our three heroes until one day, a certain stockbroker, a Charles F. Parker, wasn't it? Got nasty.
Üç kahramanımız için işler tökezleyerek devam etti ta ki bir gün, bir borsacı, Charles F.Parker işten nasibini alana dek...
They lived happily together until one day, by a river in a garden, she stabbed the prince, thus murdering him.
Mutlu bir şekilde yaşamışlar ta ki bir gün, bir bahçenin içinde, nehrin kenarında kız prensi bıçaklayıp öldürene kadar.
What did you expect her to do? Follow you from town to town until one day you ran into someone a little faster with a gun?
Kasaba kasaba dolaşıp peşinden gelmesini istedin ta ki bir gün vurulup ölünceye kadar.
Our short cruise was extended so often, we lost all track of time... until one day when the mail plane caught up with us.
Kısa seferimiz o kadar uzatıldı ki, zamanı unuttuk. Ta ki bir gün posta uçağı gelene kadar.
Until one day, a new opportunity arises.
Ta ki o yeni fırsatın doğduğu güne kadar.
Until one day, a nasty, dishonest child stole my letters.
Ta ki bir gün terbiyesiz, namussuz bir çocuk mektuplarımı çalana dek.
Until one day he was looking in his favorite mirror admiring his image, see?
Ta ki bir gün en sevdiği aynasında kendisini seyre dalıncaya kadar.
Until one day, he follows her to a barn and they make love.
Köpek sanki onu ayartmak ister gibiymiş. Nihayet bir gün onu yuvasına kadar takip etmiş... ve orada sevişmişler.
It was never questioned... until one day some hothead from Chicago... took exception to one of his decisions... and put a contract on him.
Kararları asla sorgulanmadı ta ki bir gün Chicago'lu bir deli fişek bir kararına itiraz edip onu öldürmek için kiralık katil tutana kadar.
Until one day- -
Ta ki bir gün- -
My mother remained curiously innocent of much that was going on, until one day, Apicata came to visit her.
Annem tuhaf bir biçimde, olan bitenden habersiz gibi davrandı ta ki Apicata'nın onu ziyaret ettiği güne dek.
He kept on fighting until one day his heart gave out
Bir gün kalbi artık kaldıramayana dek, savaşmayı sürdürdü.
It will always increase until one day... when the price of freedom will be freedom itself.
Özgürlüğünüzün değeri sürekli bir önceki güne göre artacak... ta ki özgürlüğünüzün değeri, özgürlüğün kendisi olana kadar.
Until one day...
Ta ki o güne kadar...
Thousands of years ago, Unico was the beloved pet of the most beautiful girl in the world. Until one day, Venus, who thought that she should be the most beautiful in the world,
{ \ fnCooper Black \ fs36 } Çok uzun zaman önce Dünya'nın en güzel kızı Psyche'nin evcil hayvanıydı ama... bir ölümlünün kendisinden daha güzel olduğunu öğrendiğinde çok öfkelenir.
Until one day, quite by accident a molecule arose that was able to make crude copies of itself using as building blocks the other molecules in the soup.
Taa ki birgün tamamen şans eseri, moleküllerden birinin kendisini çorbadaki diğer molekülleri kullanarak kopyaladığı zamana kadar.
Until one day, all he could say was part of his name :
Adının sadece bir kısmını söyleyebilecek kadar : Arp
The only problem was I never got anywhere, until one day my father caught me.
Tek sorun ise asla başaramamamdı. Babam birgün beni yakalayana kadar.
But ever the shadow of his father's threat hung over him, until one day...
Ama babasının gölgesi hep tepesinde dikilmiştir, ta ki bir gün...
They lost respect for each other until one day your dad left home.
Birbirlerine olan saygılarını yitirdiler. Sonunda bir gün baban evi terk etti.
Everything is going great until one day, a fast-talking pepperoni salesman gallops into town.
Her şey çok harika gidiyor. Ta ki, çok hızlı konuşan bir satıcı kasabaya gelene kadar.
Until one day I had to tell her about my other life.
Ta ki bir gün ona hayatımın diğer bölümünü anlatana kadar.
It wasn't until one day, when we noticed ants crawling on Grandma's hands that we found out she had been dead for who knows how long.
Ta ki bir gün ellerine kadar tırmanan karıncaları fark edince epey bir zaman önce ölmüş olduğunu anladık.
My editor was delighted and I thought no more about it until one day I backed a bill for a friend of mine, had a writ served on me for twenty-five pounds.
Editörüm memnun kaldı ve daha fazla yapmayacağım dedim taa ki bir arkadaşım bana yirmi beş poundluk mahkeme kararı göndertip, faturalarımı ödeyemeyene kadar.
Until one day they were found screwing.
Ta ki günün birinde birbirleriyle çiftleşerek bulunana dek.
And one pyre after another burns in the town square, until the judges will one day move on to the next town.
Ve şehir meydanındaki odun yığınında bir infaz daha gerçekleştikten sonra yargıçlar başka bir şehrin yolunu tutarlar.
And one day we'll meet again, and I'll be at your side until we die.
Ve bir gün tekrar karşılaşacağız ölene kadar senin yanında olacağım.
I have another one here... that proves he wasn't booked until the 23rd of December, one day later.
Burada bir tane daha var ki, o da bir gün sonra, 23 Aralık'a değin tutukluluğunun kayda geçmediğini gösteriyor.
Then the king's son... handsome as the sun... rode for one year... one month... and one day... on a handsome white horse... until he arrived at an enchanted fountain... flowing with milk and honey.
O kralın oğluydu, Ay kadar duruydu. Bir yıl, bir ay bir gün boyunca güzel beyaz atıyla dolaştı. Sonunda sütle bal akan bir çeşmeye ulaştı.
We just took up by the river one day. I don't even want to own anything until I find a place where me and things go together.
Eşyalarımla beraber gidebilecek bir yer bulana kadar hiç bir şeye sahip olmak istemiyorum.
I will enjoy killing one person every day until you pay me one hundred thousand dollars.
Her gün bir kişiyi öldürmekten büyük bir zevk alacağım eğer bana yüz bin dolar vermezseniz.
So from now on until this madman is apprehended, you will all be protected day and night by one of our men.
Şu andan itibaren katil yakalanıncaya kadar, gece gündüz adamlarımız sizi koruyacak.
A typical star with a mass like the sun will one day continue its collapse until its density becomes very high.
Güneş kütlesindeki tipik bir yıldız birgün çökmesine devam edecektir taa ki yoğunluğu çok yüksek sınırlara gelene kadar.
Bomber Command is growing by leaps and bounds, and we shall one day bomb them until the rubble jumps, and invasion administers the coup de grâce.
Bombardıman Komutamız hızla gelişiyor, bir gün onları taş taş üstünde kalmayana kadar bombalayacağız, bizi istila etmek isteyenlerin başına yıkacağız.
Until one day it was over.
Bir gün hepsi bitecek.
You're going to believe me one day and I'm going to hang in until you do.
Carla, bir gün bana inanacaksın ve o güne dek dişimi sıkacağım.
Until the end I never stopped hoping that one day you might reconsider.
Son ana kadar benimle gelmeyi tekrar düşüneceğini umdum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]