English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / Was it true

Was it true translate Turkish

1,781 parallel translation
Everything you ever told me, or avoided telling me - the wizard stuff ; it was all true.
Bana söylediğin her şey yada söylemekten kaçındığın, büyücü olayı hepsi doğruydu.
Yes, it isn ´ t true that I was raped!
Evet, bu doğru değil tecavüze uğradım!
Why would he deny it if it was true?
Eğer doğruysa neden reddetsin ki?
It is certainly true that the cardinal was vainglorious beyond measure.
Gerçek şu ki, Kardinal, haddini aşmıştı.
Everyone breaks the rules now and again, and when they do, they always haven excuse... like the neighbor whose own trash was already full... or the blonde who forgot to eat her breakfast... or the employee who needed an advance on his salary... it's true- - everyone has a reason for not following the rules...
Herkes bir şekilde kuralları çiğner.. Ve bunun için, her zaman bir bahaneleri vardır.. Kendi çöp kutusunda hiç yer kalmamış olan komşu gibi..
That whole speech I made about who I am and what I do, it was true.
Kim olduğum ve ne yaptığım konusunda anlattıklarım doğruydu.
I mean, not the details of it, but the feelings I was talking about. Those were true.
Detaylar doğru değil, ama sana bahsettiğim hisler, onlar gerçekten vardı.
I don't think that's true, simply because he was out of town when it happened.
Basit olarak olay gerçekleştiğinde şehir dışındaydı
The story was, if they stuck, it was true love.
Eğer antene takılırsa, gerçek aşk olduğuna inanılırdı.
Was it really true love always?
Hakikatten "Ebedi Gerçek Aşk" mıydı?
I was afraid it was too good to be true. Larry in Tech knows I broke up with Taylor?
Gerçek olamayacak kadar güzel!
I mean, they wouldn't spend so much time on the offerings if they didn't think it was true.
Yani, eğer inanmıyor olsalardı bu kadar çok dua etmezlerdi.
I knew it was too good to be true.
Gerçek olmak için fazla güzeldi. - Lütfen böyle konuşma.
What you said in class action was not a trick, it was true. Look, I know I said some foolish things.
Ben hızlı öğretemem.. bilmem fazla bişey.
That might be true, but I doubt that it was charitable.
Ama bunun iyi niyetli olduğundan şüpheliyim.
It was true, we dragged Dalton,... and once Greenhill said that.
Doğruydu, Dalton hepimizi kırbaçlamıştı, pisliğin tekiydi. Greenhill bunları söylediğinde hepimizin aklını kemiren düşünce de su üstüne çıkmıştı.
How did you know it was true?
Gerçek bir şey olduğunu nereden biliyorsun?
It's true, but I was 6,
Benim için duygusal zamanlardı. Basketbol zamanları.
Because I have no interest in standing in the Rose room of the Pasadena Marriot, in front of a group of judgmental strangers who wouldn't recognise true genius if it was standing in front of them giving a speech. Which if I were there, would be.
Çünkü Pasadena Marriot'ın Gül Odası'nda, bir grup yargılayıcı yabancının önünde durup konuşamam ki o insanlar önlerinde bir dahi konuşsa anlayamayacak insanlar ki ben orada olsaydım öyle olurdu.
I thought it was too good to be true.
Gerçek olamayacak kadar güzel olduğunu biliyordum.
But it was true, wasn't it?
Ama bu doğru, değil mi?
After all, it was kind of like a dream come true.
Yine de, bu bir rüyanın gerçekleşmesi sayılırdı.
It was all true, wasn't it?
Hepsi gerçekti, degil mi?
I wanted it to be true, but it never was.
Bunun doğru olmasını istiyordum, ama hiç de öyle değildi.
It's true. When I came here, I was working on the case.
Bu doğru buraya geldiğimde dava üzerinde çalışıyordum.
It was my worst nightmare come true :
Bu benim en kötü kâbusumdu :
Uh, no kidding! I knew it was too good To be true.
bunun gerçek olamayacak kadar iyi olduğunu biliyordum!
Perhaps it was a true crime of passion.
Belki de gerçek bir aşk cinayetiydi.
- It that true? - Told you he was a loser.
Bu doğru mu?
It's true that Mr. Nanjo was mean to you... but that's no excuse for what you've done!
Bay Nanjo'nun dedikleri konusunda haklısın ama bu yaptığın şey için mazeret olamaz.
I was hanging on to anything in order to believe it wasn't true, but I am sick, the end.
Doğru olmadığına inandıracak her şeyin peşinden koştum ama hastayım, o kadar.
The history of an object, the reason why it was made - - That is its true value.
Tarihsel bir objenin neden yapıldığını bilmek gerçek değerini gösterir.
And I Started Wishing It Was True.
Ve, doğru olmasını dilemeye başladım.
I wish I could believe that was true. Well, it is.
- Keşke bunun doğru olduğuna inanabilsem.
And he said that as an historian, which he also was, he was inclined to doubt it, but that as a Presbyterian minister, he thought it was true.
Ve dedi ki ; bir tarihçi olarak, ki öyleydi, bundan şüphe duymaya meyilliyim ama bir presbiteryen papazı olarak doğru olduğunu düşünüyorum. Peki, o zaman tamam.
This appeared as a moral dilemma'cause at first it was weird though I swore to eliminate the worst of the plague that devoured humanity it's true I was vague on the how so can it be that you have shown me the light.
Ahlâki bir ikilemdi, çünkü en başta garipti. İnsanlığı yok eden salgını durdurmaya yemin etmiştim. Anlaşılmazdım doğrudur, nasıl sen olabilirsin bana ışığı gösteren.
I hear people say it, and I just thought maybe it was... it was the right thing to say. I don't know if that's true.
Doğru mu bilmiyorum.
'It was true.
'Doğruydu.
Kept insisting that he was messing around. But it wasn't true.
Başkalarıyla arkadaşlık yaptığında ısrarcıydı ama bu doğru değil.
Well, because that would've been bragging. Even though it was true.
Çünkü bu doğru olsa bile, böbürlenmek olurdu.
That it couldn't be true. That it was a mistake.
Bunun doğru olmadığını, ve bunun bir hata olduğunu.
Camp was already a nightmare for me, but for Randy, it was a dream come true.
Kamp çoktan kabus olmaya başlamıştı, ama Randy için, hayallerin gerçeğe dönüşmesiydi.
I knew it was too good to be true.
Doğru olmayacak kadar güzeldi.
And yes, it's true that time I drove Your mother to the airport, Well, let's just say there was a very confusing,
Ve evet, anneni havaalanına bıraktığım sırada şöyle diyelim, o kısa süreli park anında kafa karıştırıcı, cinsellik dolu bir an yaşandı.
I went and I asked him if it was true,
Asla! Gidip ona doğru mu diye sordum.
Is it true that a large amount of blood was found at the scene? I'm sorry.
Olay yerinde çok fazla kan bulunduğu doğru mu?
WOMAN Is it true that a large amount of blood was found at the scene?
Olay yerinde çok fazla kan bulunduğu doğru mu?
when you said i was going to die, it's true.
Öleceğimi söylerken haklıydın.
It's true : he was a friend, and I'm a friend.
Bu doğru : o bir dosttu. Ben de öyleyim.
For me, it was true love.
O benim gerçek aşkımdı.
None of it was true.
Hiç biri doğru değil..

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]