English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / Was it bad

Was it bad translate Turkish

3,879 parallel translation
- Was it bad?
- Kötü mü?
But don't feel bad, we thought it was in the safe, too.
Ama kötü hissetme, biz de bunun kasada olduğunu düşünmüştük.
I wanted to say it was a bad idea.
Kötü bir fikir demek istemiştim.
See, that wasn't so bad, was it?
O kadar da kötü değildi değil mi?
It was a bad idea living with band mates, and they've been messing with me ever since I started playing with you and J.T.
Ses kontrolü 3.00'ten önce başlamayacak. Hayır, buradan uzaklaşmak oraya gitmek istiyorum, anlıyor musun? - Buradaki işime odaklanmalıyım.
I don't know about you, but I was pretty bad at it before.
Seni bilemem ama bundan önce benim durumum çok vahimdi.
Well, when you say it like that, it sounds bad, but he was very sincere.
Sen öyle deyince kulağa pek hoş gelmiyor, ama Wade çok samimiydi.
Now that wasn't so bad, was it?
O kadar kötü değildi, değil mi?
I thought it was a bad idea.
Ama bunu konuşmuştuk ya.
I know it was a bad call, but I figured, two weeks, what could go wrong?
Kötü bir karar olduğunu biliyorum ama düşündüm de iki hafta ya, ne yanlış gidebilirdi ki?
The last two times, you felt fine and it was bad news, so maybe this time it's good news.
Son iki sefer iyi hissediyordun ama haberler kötüydü. Yani bu defa haberler iyi olabilir.
Could have a Honda Civic wagon that looks like it was involved in a magician's trick gone bad, or a building with a tree branch in the top floor.
Bir sihirbazın kötü biten numarasına... veya üst katta... bir ağaç dallı binaya dahil olan... bir Honda Civic Wagon'a sahip olabilirdim.
The bad news is it was Aya who did it, right after switching off her emotions and going bat guano nuts.
Kötü haber ise bunu yapan Aya'nın hemen akabinde duygularını kapatıp çılgına dönmesi.
It was more coded, which still is bad.
Daha şifreliydi, ama yine de kötü geliyor.
Well, that wasn't so bad, was it, Roy?
Çok da kötü değildi, değil mi Roy?
Yeah, but what if I said I didn't take it, and the person who saw me has bad eyesight, and you're so good at arguing they can't be sure it was me who took it?
Evet, ama mesela almadığımı söyleyip beni gören kişi de yanlış görmüş desem ve sen de beni çok iyi savunsan ve benim aldığımdan emin olamasalar.
It was like being in the Bad Relationship Music Club.
Sanki kötü ilişkiler müzik kulübünde gibiydik.
Please, it was only one bad audition.
Alt tarafı bir seçme kötü geçmiş.
Look, whatever was going on over there, it was bad enough that Dicey wanted to jump ship at the end of the season.
Aralarında ne geçtiyse sezon sonunda Dicey'ye takımı bıraktıracak kadar kötüydü.
Got it sent to me by a chess magazine, felt bad that I was all locked up.
Bana bir satranç dergisinden gönderildiğinde hapse tıkılmış olduğum için berbat hissettirmişti, bana.
The bad news is, although they now computerize their records, back when Buford ran the joint it was all paper files, so I'm out of luck there.
Kötü haberse bilgisayar sistemine geçmeleri Buford'dan sonra olduğu için her şey kâğıt dosyalarda, bu yüzden şanssızım.
But how bad it was is hardly the point.
Ama burada konumuz bir şey olup olmadığı değil kesinlikle.
What we're hearing, Len, is that there was bad blood between you and Percy Malleson on account of him landing you in it at work.
Duyduğumuza göre başına belâ açtığı için Percy Malleson'a kin besliyormuşsun.
It's spread to the liver. Oh, if she was teaching until last week, it can't be that bad.
Geçen haftaya kadar öğretmenlik yapmışsa o kadar da kötü olamaz.
Somebody from Texas or... well, from what we've gathered, it seems your brother was in a local drug deal gone bad.
- Teksas'tan biri ya da... - Öğrenebildiğimiz kadarıyla ağabeyinizin uyuşturucu satıcılarıyla işi iyi gitmemiş.
See? That wasn't so bad, was it?
O kadar zor değildi, değil mi?
You looked... it was bad.
Kötü bir şeydi.
It was a bad one. Why would I think it was a good idea to pretty woman some male prostitute?
Neden bir erkek fahişeye Pretty Woman numarası yapmanın iyi bir fikir olduğunu düşündüm?
It's not like there was any bad blood between us.
Aramızda kan davası yoktu.
I warned him that it was bad business, dangerous even, if the wrong boyfriend or husband found out.
Bu işin, eğer ki sevgilisi ya da kocası öğrenirse kötü hatta tehlikeli bir iş olacağı konusunda onu uyardım.
Daya, it was a bad plan.
Daya, bu kötü bir plandı.
It was bad.
Kötüydü.
It was bad.
Sahilden Helen'ın evine geldim.
Consider it your bad luck It was sent to you by mistake
Sen sadece yanlış zamanda yanlış yerdeydin.
I tried to tell my boss that it was a bad idea.
Patronuma bunun kötü bir fikir olduğunu söyledim.
Why was it a bad idea?
- Niye kötü bir fikir olsun ki?
You did not turn around. It was not bad!
Şu dönüşe bak!
Is he alive? Well, he was as of five minutes ago, but, uh... the swelling in his brain, it's bad.
Beş dakika önce yaşıyordu ama kafasındaki şişlik çok kötü.
I know it was a bad situation.
- Biliyorum.
And he was a bad boy, and it was really exciting.
Ve bir kötü çocuk, ve gerçekten heyecan vericiydi.
When it came to those at Scotland Yard who agreed to work with me, he was the best of a bad bunch.
Scotland Yard'da benimle çalışmayı kabul edenler arasında kötünün en iyisi oydu.
And he couldn't feel it when... when he broke his arm, and it was so bad that the bone was sticking out of his parka.
Kolu kırıldığında da hissetmedi ve kemiğinin parkasından çıkması çok kötü bir görüntüydü.
"It was bad for awhile, then disappeared."
Jen "Bir süre kötüydü sonra kayboldu" demiş.
I felt bad when she died. But Claudette was it for me.
O öldüğünde üzüldüm ama Claudette benim için doğru kişiydi.
There was some bad stuff, too, but it was mostly good.
Kötü anılar da vardı ama çoğunlukla güzeldi.
Yeah, it was bad.
Evet, kötüydü.
It was simple- - good guys versus bad guys.
Basitti. İyi adamlar, kötü adamlar.
You know when you said it was a bad idea for me and Steve to take Billy to Vegas to see a prostitute?
Steve'le bana, Billy'yi Vegas'a fahişeleri görmeye gitmemizin kötü bir fikir olduğunu söylediğini hatırlıyor musun?
Ahem, just a... it was a bad joke.
Sadece kötü bir şaka.
When I saw John, I knew it was bad.
John'u gördüğümde kötü bir şey olduğunu anladım.
Was it that bad that I brought the leftover fruits from there?
Arta kalan meyveleri almak kötü bir şey mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]