We shouldn't do this translate Turkish
126 parallel translation
Oh, Stan, we shouldn't do this.
Stan, bunu yapmamalıyız.
We shouldn't do this, because the heat's on.
Aslında bunu yapmamalıyız, çünkü kontroller sıkı.
- Maybe we shouldn't do this, Ali.
- Yapmasak daha iyi olur galiba, Ali.
We shouldn't do this!
Bunu yapmamalıyız!
John, shouldn't we rehearse this before Richie comes? What's the plan? Do I have to talk?
John, Richie gelmeden bir prova falan yapmamız gerekmiyor mu?
We shouldn't have let them do this.
Bunu yapmalarına izin vermemeliydik.
I'm thinking maybe we shouldn't do this.
Belki de bunu yapmamalıyız.
Shouldn't we have a search warrant to do this?
Bunun için arama iznimiz olması gerekmiyor mu?
- Well, maybe we shouldn't do this.
Belki be bunu yapmamalıyız.
But, if we're gonna do this right, shouldn't we get to know each other first?
Bunu usulüne göre yapacaksak, birbirimizi tanımamız gerekmez mi?
- I told Oliver we shouldn't do this here.
- Bu iş burada olmaz demiştim.
Gwen! - No, I think we shouldn't have to do this.
Bunu yapmaya gerek olmamalıydı.
- I... you know, um, we probably shouldn't do this right here.
Bu şeyi muhtemelen burada yapamamalıyız.
Maybe we shouldn't do this.
Belki de bunu yapmamalıyız.
Maybe we shouldn't do this reintegration thing right away.
En iyisi bu birleştirme şeyini şimdi yapmayalım.
We shouldn't do this.
Bunu yapmamalıyız.
- Shouldn't there be a memo on this? - I do not believe we are still in control.
Bunun hakkında bir bilgi notu olması gerekmez miydi?
What do you mean, we shouldn't be doing this?
O halde beni niye buraya getirdin?
- Maybe we shouldn't do this.
- Belki bunu yapmamalıyız.
Maybe we shouldn't do this for three to six weeks.
Belki bunu üç ya da altı ay sonra yapabiliriz.
We've had a great deal of fun this weekend, and we, uh, probably shouldn't wait another 25 years till we do it again.
Bu hafta sonu gerçekden çok fazla eglendik, ve biz kesinlikle bunu yapana kadar bir 25 sene daha bekleyemeyiz.
I knew we shouldn't do this!
Biliyordum, bunu yapmamalıydık.
We shouldn't do it like this.
Hayır, bu şekilde yapmamalıyız.
We shouldn't do this alone.
Yalnız yapmamalıyız.
We shouldn " t do this.
Bunu yapmamalıyız.
- We shouldn't do this.
- Bunu yapmamalıyız.
We shouldn't do this.
Bence bunu yapmamalıyız.
We sh... shouldn't do this.
- Bunu yapmamalıyız.
Elif, do you think that maybe we shouldn't do this film?
Elif ya, bu filmi çekmesek mi acaba?
Are you suggesting we shouldn't do this?
Bunu yapmamız gerektiğini mi söylüyorsun?
It's kinda hard to say well we should be, you know we shouldn't do this even though it's allowed because you know.
İzin verilmemesine rağmen yapılmaması gereken bir şey ama bunu söylemiyorsunuz.
You know, maybe we shouldn't do this.
Biliyor musun, belki de bunu yapmamalıyız.
It's kinda hard to say well we should be, you know we shouldn't do this even though it's allowed because you know.
İzin verilmemesine rağmen. ... yapılmaması gereken bir şey ama.
Then we shouldn't do this!
O halde buradan gitmeyelim!
Think about our people starving in the north, we shouldn't do this!
Kuzey'de insanlarımız açlıktıktan ölürken bizim böyle yapmamamız lazım!
This is exactly what we shouldn't do when they show up.
Geldiklerinde tam olarak işte bunu yapmamalıyız.
- Maybe we shouldn't do this.
- Belki de bunu yapmamalısınız.
Maybe we shouldn't have let Billie do this.
Belki Billie'nin bunu yapmasına izin vermemeliydik.
Guys, guys, maybe we shouldn't do this here
Beyler, belki de bunu burada yapmamalısınız.
Are you saying we shouldn't do this?
Bunu yapmamamız gerektiğini mi söylüyorsunuz?
Shouldn't we let someone trustworthy do this?
Bu işi güvenilir birinin yapmasına izin vermemeli miyiz?
We shouldn't do this.
Bu yapmamalıyız.
Maybe we shouldn't do Thanksgiving this year.
Belki de bu sene şükran gününü kutlamamalıyız.
- I knew we shouldn't do this.
- Bu işe bulaşılmayacağını biliyordum.
I know I said we shouldn't do this again...
- Bunu bir daha yapmamamız gerektiğini.
We sure can do this but he shouldn't feel I'm imposing myself on him.
Bunu yapabiliriz...... ama ona kendimi dayattığımı sanmamalı.
No, you know what? Tony, we shouldn't do this anymore.
Tony, artık bunu yapmamalıyız.
I told you we shouldn't do this.
Ben demiştim, yapmamalıydık.
Okay, now we have to do this very quickly, because you shouldn't really be in here.
Bunu çok çabuk halletmemiz lazım, burada olmaman lazım.
No, maybe we shouldn't do this.
Hayır, belki de bunu yapmamalıyız.
It's just we shouldn't do this.
Sadece bunu yapmayız.
we shouldn't 98
we shouldn't be here 56
we shouldn't be doing this 38
do this for me 68
do this 162
we shall overcome 26
we shall meet again 16
we should talk 155
we shall see 153
we should go 706
we shouldn't be here 56
we shouldn't be doing this 38
do this for me 68
do this 162
we shall overcome 26
we shall meet again 16
we should talk 155
we shall see 153
we should go 706
we should stop 39
we should 517
we should do this more often 34
we should go inside 16
we should go out 20
we should go now 26
we should split up 47
we should get going 181
we should do something 40
we should celebrate 72
we should 517
we should do this more often 34
we should go inside 16
we should go out 20
we should go now 26
we should split up 47
we should get going 181
we should do something 40
we should celebrate 72