What you can do translate Turkish
15,245 parallel translation
See what you can do.
Neler yapabileceğine bir bak.
Tell me what you can do with it.
Bana bununla ne yapabileceğimizi söyle.
We've heard you boasting, now you can show us what you can do!
O kadar övündünüz, şimdi bize marifetlerinizi gösterebilirsiniz.
And just think what you can do with our resources and the freedom to really spread your wings.
Senden sadece bizim kaynaklarımız ve kanatlarını çırpma özgürlüğüyle neler yapabileceğini düşünmeni istiyorum.
Well, you know what? I can do the same to yours.
Biliyor musun, aynisini ben de senin ailene yapabilirim.
What can I do for you?
Senin için ne yapabilirim?
And once you're grown, you can do what you want.
Büyüdüğünde istediğini yapabilirsin.
Freddy, you know what I can do.
Freddy, neler yapabileceğimi biliyorsun.
What can I do for you, dear?
Senin için ne yapabilirim canım?
What if I told you that you can't hurt the newcomers? And that they can do anything they want to you?
Peki ya yeni gelenlere zarar veremeyeceğinizi ve size istedikleri her şeyi yapabileceklerini söylersem?
What can I do for you?
Sizin için ne yapabilirim?
What can I say or do to help you come back?
Geri gelmen için ne söyleyebilir ya da ne yapabilirim?
Can you imagine what she's gonna do to you when she doesn't need you anymore?
Sana ihtiyacı kalmadığı zaman... sana neler yapabileceğini düşünebiliyor musun?
And do you anticipate that we can hear what she has to say in one day?
Ve diyeceklerini bir gün duymamız yeterli mi diyorsunuz?
You can say what you want, you can yell all night, but everything I do out there is for your best interest.
Duydun mu? - Tamam. İstediğini söyleyip bütün gece bağırabilirsin ama yaptığım her şey senin çıkarın için.
You know what, we are way overdue for a deputy rotation, so what I can do is I can change them out, and I would just ask if you would please give that a chance, okay?
Polis rotasyonu için çok geç kaldık ama onları değiştirebilirim ve senden istediğim bir şans daha vermen, tamam mı?
And what makes you think Wil and I can do anything to stop them?
Wil'le benim onları durdurabileceğimizi nereden çıkardın?
You can't make me regret what happened any more than I already do.
Olanlardan dolayı pişman olduğumdan daha fazla pişman edemezsin beni.
What do you mean, you can't?
Ne demek yapamazsın?
I want the sound of this bell to drown the voices that tell you what you can and can not do.
Bu çanın sesinin boğmasını istiyorum Ne yapabileceğinizi ve yapamayacağınızı söyleyen bu.
You can't do what you're told, huh? How many? !
Sana söyleneni yapamıyor musun?
I can look away... but God still sees what you do.
Başka tarafa bakabilirim ama Tanrı hala senin ne yaptığını görür.
Let me prove to you what we can do.
- Sana yapabileceklerimizi kanıtlayayım.
Detective, can you tell us what do you know so far about these criminals?
Dedektif, söyler misiniz bu suçlular hakkında şimdilik neler biliyoruz?
What can't you do, captain?
Ne yapamazsın kaptan?
You can change what you do, but you can't change what you want.
- İşini değiştirebilirsin ama arzularını değiştiremezsin.
What can I do for you?
Sana nasıl yardımcı olabilirim?
What can you do?
Ne yapabilirsin ki?
James, what can you do?
- James, ne yapabilirsin?
"You know what, you can't tell me what to do, you're not my dad," so he was a moron.
"Bak ne diyeceğim, sen bana ne yapacağımı söylemezsin sen benim babam değilsin" dedim. Malın tekiydi.
What can I do for you, birthday girl?
Senin için ne yapabilirim doğum günü kızı?
What can I do for you?
Nasıl yardımcı olabilirim?
Just tell me what I can do, and I won't let you down.
Bana ne yapacağımı söyle, hayal kırıklığına uğratmayacağım.
Mr. Katiyal, this is what I can do for you.
Bay Katiyal, ben de sizi bunun için bekliyordum.
What can you do?
Elinden ne iş gelir?
What else can you do?
Elinden başka ne gelir bakayım?
However, I'll do what I can to see you are not left destitute.
Amma velâkin kimseye muhtaç kalmaman için elimden geleni yapacağım.
Not married anymore, so you can't tell me what to do.
- Artık evli olmadığımıza göre bana ne yapacağımı söyleyemezsin.
- Now what can I do for you, McLeod?
Şimdi senin için ne yapabilirim Mc Leod?
- What can I do for you, Jim?
Senin için ne yapabilirim, Jim?
- What do you mean you can speak to bears?
Ayılarla konuşabiliyorum da ne demek?
Oh, of course not, darling, please go inside, do what you need to do.
Elbette olmaz, canım benim. İçeri girin ve ne yapmanız gerekiyorsa onu yapın.
You know what those weapons can do to a body.
O silahların bir insana neler yapabileceğini biliyorsunuz.
What can I do for you, Detective?
Sizin için ne yapabilirim, detektif?
What the hell did she tell you? You can't let her do this.
Bunu yapmasına izin vermezsiniz.
What can I do for you?
Ne yapabilirim senin için?
- Whoa, whoa, whoa... - What can we do for you, sweet-face?
Senin için ne yapabiliriz tatlı surat?
What can I do for you, Betsy?
Nasıl yardımcı olabilirim, Betsy?
- Well, what makes you think you can do anything about that?
- Peki, bu konuda bir şey.. yapabileceğini nerden çıkardın?
What can we do for you?
Sizin için ne yapabilirim?
You know what we can do?
Harika bir fikrim var.
what you doing 662
what you see is what you get 43
what you gonna do 218
what you mean 171
what you're saying 36
what you've done 36
what you looking for 39
what you doing there 22
what you talking about 132
what you waiting for 35
what you see is what you get 43
what you gonna do 218
what you mean 171
what you're saying 36
what you've done 36
what you looking for 39
what you doing there 22
what you talking about 132
what you waiting for 35