Wouldn't you be translate Turkish
8,484 parallel translation
OKAY, SEE YOU, WOULDN'T WANT TO BE YOU.
Tamam görüşürüz. Senin gibi olmak istemiyorum.
YEAH, I'M THE ONE WHO FORGED THE RELEASE PAPERS SO THE COURT WOULDN'T BE ALL OVER YOUR ASS. IT WAS THE LEAST YOU COULD DO.
Evet, taburcu edilme evraklarını mahkeme kafayı sana takmasın diye yeniden düzenleyen bendim.
WE WOULDN'T BE HERE IF IT WASN'T FOR YOU.
Sen olmasaydın burada olmazdık.
Say, you wouldn't by any chance be Mike Milligan and the Kitchen Brothers, would you?
Söyle bakalım, siz Mike Milligan ve Kitchen kardeşler misiniz?
If you hadn't taken those photos in Santiago we wouldn't even be here.
Santiago'da o fotoğrafları çekmeseydin burada bile olmayacaktık.
You just wouldn't be you if you didn't have a knife.
Yanında bir bıçak taşımasan ölürdün değil mi?
You know, heh, wouldn't it be easier if you just did it?
Gelip de kendin yapıversen çok daha kolay olmaz mıydı?
If you gave a damn about Oliver, you wouldn't be working for the man who practically killed his sister.
Oliver'ı önemseseydin kardeşini neredeyse öldüren adamla çalışıyor olmazdın.
I anticipated you wouldn't be Ra's for months.
Daha aylar boyunca Ra's olmayacağını düşünüyordum.
Wouldn't it be better if you just died there?
Orada ölmüş olsan daha iyi olmaz mıydı?
You wouldn't be had you not been wearing League armor.
Birlik'in zırhını giymeseydin olmazdın.
Did you really think there wouldn't be consequences?
Bunun cezasız kalacağını mı sandın?
You wouldn't be stalking me?
Beni takip etmiyorsun herhâlde?
You could tell me there's a unicorn in the attic, I wouldn't be surprised.
Bana tavan arasında tek boynuzlu at olduğunu söylesen bile şaşırmazdım.
Wouldn't they be saying that when you walk out?
- Girerken değil çıkarken söylerler bunu.
If I had a brother like you, I wouldn't be a hooker.
Senin gibi bir abim olsaydı, eskort olmazdım.
If you had any kind of something, you wouldn't be sitting there.
Elinizde bir şeyler olsaydı, orada oturuyor olmazdınız.
If you wouldn't mind sitting down and buckling up, we'll be on the ground in about 30 minutes.
Mümkünse oturup emniyet kemerinizi bağlayın. Yarım saat içerisinde inmiş olacağız.
'Cause I could tell you one thing, I wouldn't be asking all these questions if a white guy asked to borrow my camera.
Yapacaksan baştan söyleyeyim, kameramı beyaz biri isteseydi bunların hiçbirini sormazdım, bilesin.
Sadly, there wouldn't be much left of wherever you came from.
Maalesef eski evlerinizin yerinde şu anda yeller esiyordur.
Man, if you knew what I knew, we wouldn't even be having this conversation.
Dostum, bildiğimi bilseydin, bu konuşmayı yapıyor olmazdık.
I wouldn't be asking you, but Croatoan has come after all of us and now Charlotte is dead.
Başka bir yolu olsaydı bunu senden istemezdim ama Croatoan hepimizin peşine düştü ve Charlotte öldü.
You wouldn't be leaving her alone. You'd be leaving her with me. Alright.
- Onu yalnız bırakmayacaksın ki yanında ben olacağım.
But listen to me, for all the pain, and the trauma that this has caused me, you're the result, and I wouldn't wish it to be any different.
Dinle beni, bu olayın bana açtığı her yara, her travmanın sonucu sensin. Bu durumun değişmesini isteyemem yani.
Oh, you wouldn't be happy.
Daha mutlu olamazdım.
If I didn't need you alive, we wouldn't be having this conversation.
Sana canlı olarak ihtiyacım olmasaydı, bu konuşmayı yapıyor olmazdık.
We wouldn't be doing long distance forever, What did you mean?
Gündüz "Sonsuza kadar uzak mesafe ilişkisi yürütmeyeceğiz" derken ne demek istemiştin?
You wouldn't be this frustrated if you didn't think maybe you could do it.
Bunu yapma ihtimalin olmadığını düşünseydin bu kadar yılmış görünmezdin.
Why wouldn't you be?
Neden sen olmayasın?
You said you wouldn't be the same when you came home.
Eve geldiğinde aynı kişi olmayacağını söylemiştin.
You wouldn't be comfortable in Hannibal's.
Hannibal'ınkinde de rahat olmazdın.
We wouldn't be here without you.
- Siz olmasanız burada olamazdık.
Wouldn't be the first innocent person you've killed. Well, I'll give it to you.
Öldürdüğün ilk masum insan olmazdı.
I wanted to. I just thought it would be better after the memorial, so that you wouldn't feel trapped.
İstedim ama anma töreninden sonra daha iyi olur diye düşünmüştüm.
Otherwise you wouldn't be in here trying to fuckin'crack J's skull.
Yoksa buraya gelip J'nin kafasını kırmaya çalışmazdın.
Why wouldn't I be happy for you?
Neden senin için mutlu olmayayım?
I would think this manager wouldn't be too happy with you either.
Müdür buna izin verdiğin için sana da kızacaktır diye düşünüyorum.
I knew you wouldn't be able to handle it.
Kaldıramayacağını biliyordum.
Well, you wouldn't be the first person to have parents with misguided intentions.
Yanlış fikirlere sahip bir ailesi olan ilk kişi sen değilsin.
I know we agreed to, er... to you lot filming this, but wouldn't you be better employed - getting out there looking for him?
Bu olayı kaydetmeniz konusunda anlaştığımızı biliyorum ama onu arasanız daha iyi bir iş yapmış olmaz mıydınız?
All I know is you wouldn't be this mad if you didn't feel guilty about something!
Tek bildiğim, eğer bir şey hakkında kendini suçlu hissetmeseydin bu kadar çok sinirlenmezdin!
That there wouldn't be a White House without you.
Sizsiz Beyaz Saray'da olamayacağını.
Well, if you flew into a paradise, wouldn't be as effective, now, would it?
Cennet gibi bir yere gelseydin, burası kadar etkili olmazdı değil mi?
You wouldn't be making that argument if a female president had appointed her husband.
Eğer, kadın bir başkan kocasını tayin etmiş olsaydı bu tartışmayı yapıyor olmazdık.
If your op were going as planned, you wouldn't even be speaking to me.
Eğer operasyon planlandığı gibi gitseydi benimle konuşmazdın bile.
If you took me to Paris, you wouldn't be an asshole.
Eğer beni Paris'e götürseydin yavşak olmazdın.
Without you, there wouldn't be The Flash.
Sen olmasaydın Flash diye bir şey de olmazdı.
He wouldn't be up there if it wasn't for you.
Sen olmasaydın Mark o kürsüde olmayacaktı.
I thought if you really feel that strongly, you'd be brave, you wouldn't care what people thought.
Eğer o kadar hislerin o kadar güçlüyse, cesur olacağını ve insanların ne düşündüğünü umursamayacağını düşündüm...
You... you wouldn't be leaving it.
Hayır bırakmıyorsun.
- Have you met us? What are the odds we wouldn't be kidnapped by a giant mutant?
Dev bir mutant tarafından kaçırılan olmasaydık ihtimal neydi?
wouldn't you like to know 93
wouldn't you know it 35
wouldn't you say 361
wouldn't you 979
wouldn't you agree 153
wouldn't you think 16
wouldn't you say so 24
wouldn't you like that 23
you better 280
you bet 1064
wouldn't you know it 35
wouldn't you say 361
wouldn't you 979
wouldn't you agree 153
wouldn't you think 16
wouldn't you say so 24
wouldn't you like that 23
you better 280
you bet 1064
you betrayed me 168
you better watch out 49
you better stop 19
you belong here 47
you belong with me 25
you better be ready 19
you beauty 36
you believed in me 17
you betcha 185
you better believe it 88
you better watch out 49
you better stop 19
you belong here 47
you belong with me 25
you better be ready 19
you beauty 36
you believed in me 17
you betcha 185
you better believe it 88