English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You're here too

You're here too translate Turkish

602 parallel translation
You're Au Duh Lee out there but are you Au Duh Lee here too?
Dış dünya için Oh Deuri olabilirsin, ama burada değil.
You come in here out of the blue, and you're going too far with this.
Aniden odama dalıp haddini aşıyorsun.
And you're here too, where you belong.
Sen de buradasın, ait olduğun yerde.
You're staying here, too?
Siz de mi burada kalıyorsunuz?
Then you're visiting here too.
O halde burayı da ziyaret ediyorsunuz.
- See here, Julia... you're counting too much on my absent-mindedness.
- Bana bak Julia... dalgınlığıma çok fazla güveniyorsun.
Look-a-here, Effie, you're taking this thing too much to heart.
Bana bak, Effie, bunu fazla ciddiye alıyorsun.
- You're here too.
- Sen de buradasın.
You're too valuable here.
Burada çok gereklisin.
She's not here of course but you're quite at liberty to look around if you care too.
Burada değil elbette, fakat istersen etrafa bakmakta tamamıyla özgürsün. Teşekkür ederim.
Now, my dear friend, if you're worried about a paltry 92.82, my good friend here, Professor Pettigrew, will be only too happy to vouch for my financial stability.
Şimdi sevgili dostum, 92.82 dolar için endişeleniyorsan iyi dostum Profesör Pettigrew,.. ... maddi durumuma kefil olacaktır. Değil mi profesör?
Now I'll give you a piece of advice, there's only one family between here and Twin Buttes, and you're too late to do them any good.
Şimdi, size biraz tavsiyede bulunacağım... Burayla Twin Buttes arasında sadece bir aile var... ve sizin gecikmeniz onları etkiliyor.
You're the one who's going to get out of here... and out of New York too if you know what's good for you.
Buradan gidecek olan sensin.... hatta New Yok'dan da. eğer kendi iyiliğini düşünüyorsan.
- Hey, Zingaro, you're here too?
- Oh, Zingaro, hala burada mısın?
- Sheriff, I'm glad you're here too.
- İyi ki sen de buradasın şerif.
So you're here, too.
Sen de mi buradaydın?
Awful glad you're here, too.
Yanımda olduğun için çok mutluyum.
You mustn't be seen here, you're too conspicuous.
Seni burada görmemeliler Hasselbacher, çok dikkat çekiyorsun.
- You're here too?
- Sen de mi buradasın?
You're here too?
Sen de mi buradasın?
Good, you're here too.
Ah iyi, siz de buradasınız.
You're too old, you'II have a hard time here.
... "Sana zor gelir."
You're here too?
Siz de mi buradasınız?
"You haven't done any lately, and you're overdue." I'm sorry I got here too late.
"Ama son zamanlarda yapmadın ve geciktin." Geç kaldığım için üzgünüm.
What you're hoping is that she can stay out here wild but not too wild so you can see her every now and then.
Senin umduğun şey onun burada, vahşi doğada, ama çok vahşi değil, yaşayabileceği ve böylece sen de onu istediğin zaman görebileceksin.
Your pardon, Mr. Fletcher, even if you're a Yankee, because you came here with our Beauregard and you're a gentleman too.
Bağışlayın, Mr. Fletcher, bir Yankee olsanız bile,... buraya Beauregard ile geldiniz ve siz çok centilmen birisiniz.
You're too valuable here.
Burada çok değerlisin.
You were born here too, but your folks were born on the Korea peninsula, so you're Korean.
Japon'uz biz. Sen de burada doğdun ama ceddin Kore yarımadasında doğmuş, yani sen Korelisin.
Ah, Eumolpus, you're here too.
Eumolpus, sen de geldin, kardeşim.
You're too ill to remain out here any longer.
Orada kalamayacak kadar hastasın.
You're here too.
Siz de buradasınız.
I don't think you're going to find my clientele up here too interested in that sort of thing.
Buradaki müşterilerimin bu gibi şeylerle... pek ilgileneceğini sanmam.
You're here for that too?
Sen de mi bunun için geldin?
- You're here too, are you?
Sen de mi buradasın?
I know you're too smart to hide the money here.
Biliyorum, parayı buraya saklamayacak kadar akıllısın.
Don't forget : You're here too!
Unutma, sen de buradasın!
- You're here, too.
- Sen de buradasın.
I'm out there, spending too much money on clothes... trying to look like maybe I'm under 30 so somebody will hire me... and you're sitting in here, whining like an idiot.
Ben sokaklara çıkıp kıyafetlere bir sürü para veriyorum. Biri beni tutsun diye 30'dan küçük göstermeye çalışıyorum... sen de burada oturmuş aptallar gibi sızlanıyorsun.
They say you're mad here, too.
Burada kafayı yediğini söylüyorlar.
Miss Sek, how come you're here too?
Bayan Sek, Buraya nasıl gelirsiniz?
Oh, you're here too, the keeper of a fire that isn't even smoldering?
Sen de buradaysan, neden ateş için için yanmıyor?
You're too young to remember... but Blackwolf must have lost one million men here... last time he tried to invade.
Çok genç olduğun için... hatırlamayabilirsin ama Blackwolf son saldırısında burada 10 milyon adam kaybetmiş olmalı.
You're here too!
Sen de mi geldin!
So you're here too
Demek manitan da burdaymış!
You're charging way too much to be serving crap like that in here.
Burada böyle b * ktan şeyler satarak tarzınızı bozuyorsunuz.
All you campers, come in here. You're too far out.
Tüm kampçılar bu tarafa Çok uzaktasınız.
No, you're too essential here.
Hayır, size burada daha çok ihtiyaç var.
You're here too
Demek sizde burdasınız
Ah, you're here too.
Ah, siz de buradasınız.
You're not too ignorant to get out of the bed and walk over here and pull a set of window blinds down, are you?
O kadar da cahil değilsin, yataktan kalkıp, buraya doğru yürüyüp pencerenin panjurlarını aşağı çekebilirsin, değil mi?
You're here, too!
Siz de mi buradasınız? Evet, dışarı çıkmaya karar verdik.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]