English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You're pretty good

You're pretty good translate Turkish

787 parallel translation
You're a pretty good kid.
Sen iyi bir çocuksun.
- Yeah, you're pretty good, eh?
- Sahi mi? Oldukça sıkısın demek?
That's pretty good. "Seems to me you're doing excellently without any assistance."
Bak sen. "Ben konuşmasam da, sen kendi başına pekala idare ediyorsun."
You'll find they're good neighbors, once they get over being mad at you for being so pretty.
Hepsi iyi komşulardır, Bence güzelliğinden dolayı deliye dönebilirler.
When your pals get pulled in they're gonna make a pretty good guess you did the singing.
Dostlarını içeri aldığımızda ötenin sen olduğunu kolayca tahmin edeceklerdir.
You're pretty good.
Sen çok iyisin.
You're pretty good with that whip.
O kırbaçla oldukça iyisin.
- You're looking pretty good, kid.
- İyi görünüyorsun evlat.
You're pretty good at talking.
Konuşmakta çok iyisin.
You're in pretty good shape to be so down and out.
Karşılık verecek kadar güçlü görünüyorsun.
You're pretty good with a blowtorch.
Sen kaynak işlerinden anlarsın.
You haven't been much help, but you're in pretty good shape.
Pek destek almadın ama oldukça iyi durumdasın.
- I hear you're pretty good now.
- Şimdi çok iyi olduğunu söylüyorlar.
You're pretty hard to find when the news is good.
İyi haberler varken seni bulmak çok zor ki.
If the cops find out we're together or if you try to cross me up... You know, you make pretty good targets from where I sit.
Eğer polisler birlikte olduğumuzu öğrenirlerse veya bana engel olmaya çalışırsanız bilirsiniz, oturduğum yerden sizi hedef tahtasına çeviririm.
Because you're pretty, with a good family name.
Önemli bir aileden gelen güzel bir kadın olduğun için.
You're lookin'pretty good.
Oldukça iyi görünüyorsun.
I MEAN THIS, UH... YOU KNOW, YOU'RE PRETTY GOOD AT HORSESHOES.
At nalı yarışmasında iyisindir.
You're pretty good.
Bayagi iyisin.
I should have remembered, you're pretty good in a barroom fight.
Bar kavgalarında iyi olduğunu hatırlamalıydım.
I bet you're pretty good.
Bahse girerim oldukça iyisin.
You're giving those cons a pretty good head start.
Onlara yeteri kadar mesafe verdiniz.
And you're pretty good at it.
- Bu işte de gayet iyisin.
It was a good acting job, and you're very pretty.
İyi oyunculuktu ve sen çok iyiydin.
You're pretty good with the mortar.
Havan topunu iyi kullanıyorsun.
Harris, you're pretty good right there.
Harris, daha fazla ilerleme.
You're pretty good with that gun when you're sober.
Ayıkken iyi silah kullanıyorsun.
- You're makin'it up pretty good so far.
- Öyle mi? Şimdiye dek görmedim.
Oh, you're pretty good yourself.
Sen de çok iyisin.
- You're pretty good with that racket.
- Raketi iyi kullanıyorsunuz.
If you're a good journalist, it can be pretty fruitful. I've been lucky.
Eğer becerebiliyorsan gazetecilik fena para kazandırmaz.
- You're a pretty good player.
- İyi oyuncusun.
" Oh, you're pretty good, jesse, but fats is better.
Onun adı Roger Simpson Leeds.
- You're feeling pretty good tonight.
- Bu akşam çok neşelisin.
You're pretty good at this.
Bu işi çok iyi yapıyorsun.
- You're a pretty good-looking kid.
- Sen de bayağı yakışıklı çocuksun.
You're pretty good at finding fault in others, but you better watch your own steps.
İnsanları yönlendirmekte bayağı başarılısın ama adımlarına dikkat et, ensendeyim.
Even if I can't see, I've a pretty good idea what you're up to!
Göremiyor olsam da, neyin peşinde olduğunuz hakkında güzel fikirlerim var.
You're involved pretty good.
Çoktan karıştın.
You're a pretty good cook, Slim, and I don't bother you.
İyi bir ahçısın, Slim, ve ben seni rahatsız etmiyorum.
You're pretty good with that knife.
Çok iyi bıçak atıyorsun.
You're doin'pretty good for her.
Sen bu işte çok iyisin bence.
You ´ re pretty good.
Çok iyisiniz.
You're pretty good at sewing, Ichi!
Bayağı güzel dikiyorsun, Ichi!
They're all pretty good if you don't mind being hungry again an hour later.
Bir saat sonra tekrar acıkmanın sakıncası yoksa hepsi oldukça iyidir.
You're pretty good at that, figuring like the killer.
Çok güzel bir katil tasviri.
You're pretty good-looking for a cop.
Bir polis için baya güzel görünüyorsun.
And you're a pretty good soldier, most of the time.
Sen de oldukça iyi bir askersin, çoğu zaman tabi.
I always said you're a pretty good cook.
Her zaman iyi bir aşçı olduğunu söylemişimdir.
You're pretty good, Joe.
Oldukça iyisin, Joe.
But you're a pretty good man after all, Lyedecker.
Fakat yine de iyi bir adamsın, Lyedecker.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]