English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You all set

You all set translate Turkish

1,710 parallel translation
So are you all set for your big photo shoot, Kyle?
Büyük fotoğraf için hazırmısın, Kyle?
I'm not your waitress, but are you all set here?
Sizin garsonunuz degilim ama bir arzunuz var mi?
Mama, you all set over there? Yes. Perfect.
- Anne orda her şey tamam mı?
Make sure you set up all the tables and everything.
Her şeyin ve tüm masaların hazır olduğundan emin olun.
You know, over on Sunset, they got a memorial site all set up for her.
Biliyorsun, Sunset taraflarında anma yeri kurmuşlar kadın için.
You set him up All right, all right.
- Onun vurulmasını... - Tamam, tamam.
Okay. Well, then, you're all set for the 16th.
Tamam, o zaman 16'sını onaylıyorum.
- You're all set.
- Hazır.
Well, rumors of a haunted film set... free publicity, especially when you're making a horror movie I mean, it's already all over the internet.
Bedava reklâm. Özellikle de korku filmi çekiyorsanız. İnternette her yere yayıldı bile.
All right, Brian, what do you think we should set as a goal?
Evet Brian, ne ile başlamak istersin?
We're gonna move you to Exam 3 to do the procedure, but you're all set.
Prosedürü yapmak için seni 3. muayene odasına alacağız. Gitmeye hazırsın.
He's willing to drop all the charges if you promise never to set foot in the Silver Dollar again.
Hakkınızdaki bütün suçlamaları düşürecek ama bir daha Silver Dollar'a ayak basmamaya söz vermeniz gerekiyor.
So you set this all up for me?
Bunların hepsini sen mi planladın?
There's a lean-to that we've been using for shade, and everyone says that it would be all right if you set up camp there, for now.
Gölgesinden yararlandığımız bir çardak var, bizimkiler kampını şimdilik oraya kurmanın bir sakıncası olmadığını söylüyorlar.
Mr Spears, you're all set.
Mr. Spears, her şeyiniz hazır.
You were all set to marry that little, blond thing, become a tax lawyer with two kids, a beer gut, and a little Mcmansion in the suburbs.
Tam da sarışın güzel şeyle evlenmek üzereydin. 2 çocuklu, kamu avukatı bira göbeği ve varoşlarda küçük bir malikanede yaşayacaktın.
IMing, planning, hurrying, drinking to make happen, is all set at a moment when time itself takes center stage, when you can feel the weight of the year to come, mixed with the loneliness and missed opportunities of the years gone by.
Yaklaşan yılın ağırlığını hissedersiniz. Yalnızlık ve geçmiş yılın kaçırılmış fırsatları ile doludur.
The first time Abbas stuck a cigarette between... your fingers just so you could look at it you procured the matches from your own pocket a matchbox back then set you back by 50 paise all the gas you burnt up commuting to and from the cigarette shop the mouth freshener that you purchased
Abbas parmaklarının arasına ilk kez bir sigara sıkıştırdığında .. ona öylece bakabilirdin. Kibriti kendi cebinden çıkardın..
You bear a thirty percent stake in your brother's asthma trouble a silk Chinese tie estimated at forty thousand burnt mattresses set afire on four disparate occasions all because of a lit cigarette
.. uğradığın kayıplar bu yüzden! Karının hastalığı. Kardeşinin astım belasına % 30'luk bir katkıda bulundun..
- You know, I'm no Genius Bar, but I think that you're all set.
Bilirsin, Mac dahisi değilim ama bence tamamen hazırsın.
You're gonna invite me to all of your fancy parties, set me up with all your single friends, and, well, if I'm ever in the mood for muffins, you're gonna bake'em for me.
Tüm süslü partilerine beni de çağıracaksın, tüm bekar arkadaşlarınla aramı yapacaksın, ayrıca, canım kurabiye yemek istediğinde, hemen pişireceksin.
You think I can just tell you where I was and it's gonna set it all straight?
Nerede olduğumu sana söyleyince herşeyi açıklığa kavuşturacağını mı sanıyorsun?
Watch it, Wee Willie Winkie, you'll set us all alight.
Dikkatli ol Wee Willie Winkie, hepimizi yakacaksın.
You're all set.
Biletiniz hazır.
And I was all set to feel bad about killing you.
Ve bende seni öldürdüğüm zaman üzülecektim.
We were sitting, eating breakfast, and all of a sudden the sunlight set you on fire.
Oturup kahvaltı yapıyoruk ve aniden güneş ışığı seni yaktı.
I've got all the food set up, so you, princess, are free.
Yemeği hazırladım, bu yüzden prenses, özgürsün.
Do that with all the photos and you're set
Tüm fotoğraflar için aynı şeyi yap ve portreni bitir.
You're all set, brother.
Her şeyin hazırlandı, birader.
Look, you tell me what you need, and we'll set you up, all right?
Bak, neye ihtiyacın varsa söyle, bizde ayarlayalım, olur mu?
Like when you all set me up?
Beni tuzağa düşürdüğünü unuttun mu?
Well, that's - - so the 200 large I was all set to pay you went to the photographer to keep these out of today's paper.
Şey.. aslında.. Çok değil bir 200'lük, fotoğrafçıyı, bunları basmaktan caydıracaktır.
Did you seriously expect me to show up here, move her body, put it somewhere else, set it on fire and make it all look like an accident?
Siz benden cidden buraya gelip, cesedi kaldırıp başka yere taşıyıp, ateşe verip, kaza süsü vermemi mi istiyorsunuz?
55, you're all set!
.
We know all about how you set mr. Monk up and switched the gun barrels.
Mr. Monk'a nasıl tuzak kurduğunu tabancanın namlusunu değiştirdiğini hepimiz biliyoruz.
You can't catch a hen and you're all set to get married? !
Bir tavuğu yakalayamıyorsun ondan sonra da... evliliğe hazır olduğunu mu düşünüyorsun?
Meanwhile, I came back to California, pointed the van east toward Newfoundland and set off across the continent on my way to see you, stopping all over the map to collect the memories of a whole spectrum of people your dad touched.
Bu arada ben Kaliforniya'ya geri dönmüştüm. Kamyonetimin yönü doğuya, Newfoundland'a çevrilmişti ve seni görmek için kıtayı boydan boya geçmek üzere yola koyulmuştum. Babanın temas kurduğu insanların bulunduğu bütün yelpazedeki anıları toplamak için harita üzerindeki her noktada duruyordum.
I just wanted to set the record straight and tell the truth because I have way too much respect for all of you to keep lying.
Her şeyi açıklığa kavuşturmak, gerçeği söylemek istedim. Hepinize saygı duyduğum için yalan söylemeyi sürdüremezdim.
So, are you, uh... are you all set to go?
Gitmeye hazır mısın?
Why don't you find me later on the set, all right?
Neden beni daha sonra sette bulmuyorsun, olur mu?
The track to the highway and you're all set.
Anayolu takip edin ve sonra gideceğiniz yere çıkarsınız.
- It's up to you, Peter. Either you leave now or I set up one of your random flashbacks. All right, all right, okay.
Evet, aslında karnım bütün gün boyunca benimle konuştu.
Good. You're all set.
Tamam, artık hazırsın.
Okay. You're all set.
Tamamdır, seninkiler hazır.
I want Manny to be right just as much as you do, but it's hard to understand why Krane would go to all the trouble of picking up a hooker on Van Buren Street just that he could race across town, and set Mary Stacey and her house on fire.
Bende senin kadar Manny'nin haklı çıkmasını istiyorum ama Leo Krane'in neden zahmete girip Buuren Caddesine gidip bir fahişe alıp Marry Stacey'i ve evini yakmasını anlayamıyorum.
You set it all up.
Tabiki anladın. Herşeyi sen planlıyorsun.
You're all set.
- Hepsi burada. - Buna gerek yok.
All right. We'll set you up in one of the interview rooms with a computer, some phone books and a phone.
Tamam, sorgu odalarından birine bilgisayar, telefon ve rehber koyarız.
All Right, I'm Gonna Set You Down, You Catch Your Breath, And Then We're Gonna Bag This Soul, All Right?
Tamam, Seni indireyim, bi nefeslen sonra gidip ruhu paket ederiz.
Yeah, it seemed like they're all set without you.
Evet, görünüşe göre sensiz de idare edebiliyorlar.
- Anyone else? You're all set?
Hazır mısın?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]